loading
close
SON DAKİKALAR

Haksızlığa karşıyım ama fazla da üzülemiyorum

Can Ataklı
Tarih: 20.01.2016
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı; Ne zaman ki saraydaki 'alçaklar, zalimler, hainler' diye bağırarak açıklama yaptı ben de o zaman öğrendim ki, bir kısım akademisyen Güneydoğu’da yaşanan olaylarla ilgili devleti (hükümeti) suçlayan bir bildiriye imza atmış.

Akademisyenlerin bildirisi ilk başta dikkatimi bile çekmemişti.
Ne zaman ki saraydaki “alçaklar, zalimler, hainler” diye bağırarak açıklama yaptı ben de o zaman öğrendim ki, bir kısım akademisyen Güneydoğu’da yaşanan olaylarla ilgili devleti (hükümeti) suçlayan bir bildiriye imza atmış.
Bildirinin içeriğine katılmıyorum.
İki nedenle:
Birincisi; dili ve üslubu rahatsız edici. Daha önce terörle mücadele edenleri AKP iktidarının kısa bir süre öncesine kadar suçladığı dili kullanıyorlar.
İkincisi; bildiriye imza atanların çoğunluğu “yetmezci” kesimden. Bugüne kadar AKP iktidarını ölümüne destekleyen, Türkiye Cumhuriyeti’ni karalayan, karşı devrime su taşıyanlarla dolu bu bildiriye imza atanlar.
Ancak bunların hiçbiri iktidara bir görüşünü açıkladığı için hedef gösterme, talimatla haklarında soruşturma açtırma, gözaltına aldırma hakkını tanımaz.
Türkiye’nin sorunu ilkeli olup olmamak.
Şu anda, zamanında iktidara adeta kul köle olanlar bizzat bu iktidar tarafından hırpalanıyor.
Ve bunların aklına şimdi hukuk, demokrasi, insan hakları, özgürlükler geldi.
Bunlar şimdi eskisi gibi “darbe, vesayet, postal” laflarını kullanmıyorlar.
Bizler, ilkelerimizi hiç bozmadan, demokrasi, hukuk, özgürlükler, insan hakları konusundaki görüşlerimizi korkmadan, cesaretle, samimiyetle dile getirirken, bu imzacıların çoğu hayasızca saldırıyor, bizleri demokrasi düşmanı, Kürt düşmanı, darbe yanlısı, vesayetçi ilan ediyorlardı.
Bunu yaparken son derece küstahça davranıyorlardı çünkü arkalarında dağ gibi AKP iktidarı vardı.
Şimdi belli ki çıkarları çatışmaya başladı.
AKP demokrasisinin, hukukunun artık para getirmediği gördüler ve çark ettiler.
Ama hala iktidarın demokrasi ve hukuka bağlı olduğunu zannettikleri için fikirlerini özgürce söyleyebileceklerini düşündüler.
Oysa demokrasi, hukuk, özgürlükler ve insan hakları konusunda sadece kendilerinden yana olanları kapsama alanı içinde tutan AKP şimdi bu kesime ağır bir darbe indiriyor.
Bu nedenle imzacılar ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Şaşkın haldeler. Korkuya kapıldılar.
Kimi imzasını geri çekiyor kimi yanlış anlaşıldığı söylüyor.
Elbette kendilerine yönelik haksız ve hukuksuz yaptırımlara gerçek bir yurtsever, demokrat, hukuka ve özgürlüklere saygılı insanlar olarak karşı çıkacağız. Yanlarında durmaya çalışacağız.
Ama kusura bakmasınlar, kendileri ettiler kendileri buluyorlar.
Bu ülkenin aydınları, gazetecileri, yazarları, akademisyenleri, üniversite rektörleri, her rütbeden subayları yalanla dolanla düzmece belgelerle hapse atılırken bunlar alkış tutuyordu.
Bizler elbette alkış tutmayacağız, “vurun” çığlıkları atmayacağız, ama üzülemeyeceğiz de.
Tabii bu arada, bu imzacılar gibi iktidarı demokrat sanmaya devam etmeyen bir kesim var. Onlar bunlardan da ilkesiz olduklarından tehlikeyi gördüler, tam bir bukalemun gibi renk değiştirip şimdi “devletçi “ kesildiler.
Onlar için söyleyecek söz bile bulamıyorum.
Bu kadar mı ilkesiz, korkak, kişiliksiz olabilirler.

---BUNU YAZMAK GEREK—

Adalet Bakanı haklıdır belki, hendekleri uzaylılar kazmış olabilir
Bu iktidara bayılıyorum.
Çünkü durum ne kadar aleyhine olsa da hiçbir şeye aldırmıyor.
Ne doğruları saklamaktan çekiniyor, ne 180 derece dönmekten gocunuyor, ne utanıyor.
Adalet bakanı Bekir Bozdağ Güneydoğu’da yaşananlara tepki gösterenleri eleştirirken “devlete karşı bir başkaldırı” olduğunu savunarak “Oralara kazılan hendekleri, tünelleri uzaylılar mı yaptı?” diye sordu geçenlerde.
Valla açık söyleyeyim, bakanı dinleyince “haklı olabilir” diye düşündüm.
Gerçekten de bu hendekler, tüneller, patlayıcı depoları, ateşleme düzenekleri uzaylılar tarafından yapılmış olabilir.
Buraya kadar geldiklerine göre muhtemelen teknolojileri de bizden çok üstündür. Bu nedenle bütün bu işleri bir gece içinde yapabilirler belki.
Zaten o hendeklerin, tünellerin uzaylılar tarafından bir gecede yapılmış olması lazım çünkü aksi takdirde her şeyden haberi olan devletimizin bunu çoktan fark etmiş olması gerekirdi.
O tünellerin, hendeklerin hazırlanması aylar sürer. Koca devletin, istihbaratın, MİT’in bunu görmemesi mümkün mü?
O halde rahatlıkla uzaylıları suçlayabiliriz.
Şimdi ister misiniz, iktidar bağımlıları buna inansın.

--ŞAŞIRDIM—

Cuma namazı saatinde dükkânlar lokantalar kapanıyor artık
İlk kez birkaç ay önce Üsküdar’da rastlamıştım.
Cuma namazı saatiydi. Bir lokantanın kapısında “Cuma namazı nedeniyle kapalıyız” yazıyordu.
Oysa içerde yemek yiyenler vardı, garsonlar da çalışıyordu.
Sadece içeri yeni müşteri almıyorlardı.
Sonra benzer duruma Ümraniye Meydanı’nda tanık oldum.
Dün Karaköy’den geçerken yine tam Cuma namazı saatiydi. Bazı lokantalar, dükkânlar aynı şekilde kapalıydı.
Tek başına çalışan esnafı anlarım, mecburen dükkânını kapatıp namazı gidebilir.
Ama her an onlarca kişinin girip çıktığı yerlerin kapatılması olacak şey değil. Üstelik tamamen kapatıp da gitmiyorlar, o sırada içerde kalan kalıyor, yeni müşteriye hizmet vermiyorlar.
Kapısında neredeyse sudan ucuz fiyata yüzlerce mont, pantolon asılı bir dükkânın ışıkları yanmıyordu, içerde oturanlar vardı, “Şunlardan birini nerede denerim?” diye sordum, adam “Cuma saatinde satış yapmıyoruz” dedi.
Bu nereden çıktı?
Cuma namazına gitmek başka, Cuma saatinde hizmeti durdurmak başka.
Dinciliğin geldiği nokta artık bu.

--SORDUM ÖĞRENDİM---

İstanbul’da neden çok uçak iptali var?
Lodos sert esiyor. Birkaç gündür haberlerde görüyoruz; “THY Lodos nedeniyle Atatürk Hava Limanı’ndan kalkacak 70 seferini iptal etti.”
Bu haberleri dinlerken aklıma takıldı. İstanbul’dan her gün yüzlerce uçak iniş kalkış yapıyor. Eğer bu lodos fırtınası çok etkiliyse neden tüm seferler iptal edilmiyor da bazıları iptal ediliyor.
Açtım sordum.
Meğer bu iptaller İstanbul’daki hava koşulları nedeniyle değil, uçağın ineceği yerdeki fırtına nedeniyle iptal ediliyormuş.
Diyelim THY uçağı Van’a gidecek. Eğer lodos fırtınası orada da varsa, uçak rüzgârı yandan alıyorsa tehlike yaratıyormuş. Bu durumda seferi ilk hareket noktasından iptal ediyorlarmış.
Bazı tanıdıklarım lodos fırtınası nedeniyle uçağa binmek istemiyor, korkuyor.
Bilsinler ki buradaki fırtına korktukları gibi değil, siz gideceğiniz yere bakın, tehlike orada.

--YENİ ÖĞRENDİM—

Sessiz Çığlık bugün hapisteki tek kumpas mağduru Murat Eren için toplanıyor
İktidarın Silahlı Kuvvetleri yıpratmak için başlattığı kumpas operasyonlarına karşı subay eşlerinin başlattığı “Vardiya bizde, sessiz çığlık” eylemleri devam ediyor.
Her cumartesi saat 13.00’de Beşiktaş’ta toplanan Vardiya Bizde üyeleri bu cumartesi ve önümüzdeki cumartesi gününü, hapiste kalan tek kumpas mağduru Pilot Yüzbaşı Murat Eren için yapma kararı aldı.
Yüzbaşı Murat Eren Atabeyler operasyonu denilen ve “derin devlete yönelik ilk atak” olarak nitelenen kumpas sırasında tutuklanmıştı.
Ergenekon ve Balyoz sanıklarının tahliye edilmesine rağmen Murat Eren hala tutsak hayatı yaşıyor.
Mahkemeler Eren hakkındaki bütün başvuruları “anlamsız” biçimde reddediyor.
Vardiya Bizde platformu da, Pilot Yüzbaşı Murat Eren’in uğradığı haksızlığı kamuoyunun gündemine bir kere daha getirmek amacıyla Sessiz Çığlık eylemini iki hafta üst üste bu konuya ayıracak.

--MERAK ETTİĞİM ŞEYLER—

Bu akademisyenlerden biri bile saldırıya uğrasa sorumlusu kim olacak?
Hükümeti kızdıran akademisyenler ağır bir baskı altında.
Cumhurbaşkanı günde birkaç kez ağzına geleni söylüyor.
Başbakan öyle.
Yandaş yalaka medya mal bulmuş gibi atlıyor.
YÖK harekete geçti, soruşturma yapıyor.
Savcılar aldıkları talimat gereği göz altılara başladı.
Bazı üniversitelerde imzacıların odalarına işaretler konuyor.
İşe mafya da bulaştı “kan duşu” yapmaktan söz edenler var.
Özetle, hükümeti kızdırmak şu an en istenmeyecek şey.
Peki bunca baskı altındaki akademisyenlerden herhangi birine bir şey olsa, ki olması artık çok kuvvetli olasılık, sorumlusu kim olacaktır?
Örneğin saraydaki “Fazla mı sertleştim” diyecek midir?
Listeler yayınlayanlar, kapılara işaret koyanlar, soruşturmalar açanlarla ilgili savcılar aynı cevvaliyetle harekete geçecekler mi?

Can Ataklı - Korkusuz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları