Kabe böyle ayaklar altına alınıyor
Can Ataklı; Çünkü bu dev binaların tam önünde, adeta ayaklar altına alınmış gibi görünen yer, İslam dünyasının en kutsal saydığı yer olan Kabe. Boğaziçi Üniversitesi’nde olayları kışkırtmak için iktidarın sarıldığı edebiyattaki “Kabe-i Muazzama” yani.
ANALİZ
Yüzde 63’ü cahil olan toplum, akıllı bir avuç genci taşlamaya kalkıyor
Yüzde 63’ü cahil olan toplum akıllı bir avuç genci taşlamaya kalkıyor.
Önümde bir araştırmanın özet raporu var.
K12 diye bilinen çok gelişmiş eğitim sistemi uzmanlarından Mehmet Asal’ın araştırmasının sonuçlarını yansıtıyor.
Hoş, iç açıcı sonuçlar değil bunlar.
Ancak ne yazık ki gerçek…
Ve o gerçeğin ışığında şöyle bir gerçek daha var.
Toplumun yüzde 63’ü, cahil sayılacak kadar eğitim almış görünüyor ve bu cahil kesim bir avuç akıllı genci, kendi cehaletleriyle taşlamaya kalkıyor.
İnsanın içi acıyor haliyle.
Biraz özetleyerek de olsa Mehmet Asal’ın bu çalışmasının en çarpıcı bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
2020 itibarıyla Türkiye’nin eğitim durumu sayısal olarak şöyle:
1- Okuma yazma bilmeyen 2 milyon 24 bin 979… Yüzde 3.
2- İlkokul mezunu (5 yıllık) 17 milyon 579 bin 747… Yüzde 24.
3- Okuma-yazma bilip okul mezunu olmayan 7 milyon 782 bin 603… Yüzde 11.
4- Diplomasız ilköğretim mezunu (8 yıllık) 5 milyon 678 bin 694… Yüzde 8.
5- Diplomalı ortaokul ve dengi meslek okulu 13 milyon 365 bin 564… Yüzde 18.
6- Diplomalı bilinmeyen 620 bin 860…Yüzde 1.
Toplamı 47 milyon 52 bin 447… Yüzde 63.
Bu insanlar dünya ölçeğinde bakıldığında “cahil sayılabilecek kesim” olarak tanımlanır.
Cahil olmayanların durumu da şöyle:
1- Lise ve dengi meslek okulu mezunu 15 milyon 426 bin 019… Yüzde 21.
2- Yüksekokul/fakülte mezunu 10 milyon 257 bin 791… Yüzde 14.
3- Yüksek lisans ve 5/6 yıllık okul, 1 milyon 83 bin 331… Yüzde 1.5.
4- Doktora yapmış 211 bin 581… Yüzde 0.5.
2019 yılında Türkiye nüfusunun yaklaşık 82 milyon olduğu kabul edilerek ve TÜİK resmi internet sitesinde yer alan 1 Eylül 2020 tarihindeki bilgiler esas alınarak yapılan hesaplamaya göre;
47 milyon 52 bin 447 nüfusa 6 yaşa kadar olan kesimi de (8 milyon) eklersek, 55 milyon insanımız eğitimsiz denilecek seviyededir. Diğer bir ifade ile nüfusumuzun yüzde 67’si eğitimsizdir ya da çok düşük eğitim düzeyindedir.
Toplam 82 milyonun sadece 27 milyonu ki, o da toplam nüfusun yüzde 33’ü etmektedir; lise ve üstü eğitim seviyesindedir.
Hiç okul bitirmemiş 6 yaş üstü insan sayımız 9 milyon 807 bin 582’dir.
Bunun çoğunluğunu (6 milyon 185 bin 858) kadınlar oluşturmaktadır.
Nüfus sayımı kayıtlarından anlaşıldığı gibi, eğitim durumuna göre, Türkiye’de en çok ilkokul mezunu bulunmaktadır. (17 milyon 580 bin)
Bizi kim mi yönetiyor?
Yüzde 63’ü cahil denebilecek düzeydeki halkın belirlediği iktidarlar.
Kalan yüzde 37’sinin ne yaptığı ise maalesef sonucu değiştirmemektedir.
Bu yüzde 63’lük cahil sayılabilecek kesime hitap edebilen, sadaka kültürü ve tevekkül aşılayıp dini, siyasi amaçla kullanan partiler bizi yönetmeye devam edecektir. Bunun adı nedir?
Kalitesiz, çoğulcu sözde demokratik sistem…
Bu yüzde 63’ün (47.5 milyon) en az yüzde 30’u (14 milyon kişi daha) diğerlerinin seviyesine gelmedikçe bu ülkede katılımcı demokrasi ve sonuçlarından ümit yoktur.
Nüfus artış oranları ve nüfus artışına paralel olarak, öncelikle bu yüzde 63’lük kesimin diğer kesime oranla daha fazla çoğalacağı dikkate alındığında, sonuç gelecek için de ümitsiz görünmektedir.
Yukarıdaki tabloda bazı sayısal sonuçlar değişse de aslında bu vurdumduymazlıkla eğitimde bir yere varamayacağımızın en bariz örneklerini teşkil etmektedir.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
KABE BÖYLE AYAKLAR ALTINA ALINIYOR
Bu fotoğraf yeni çekildi. Üzerinden bir yıl bile geçmemiştir.
İlk baktığınız anda devasa binaları görüyorsunuz değil mi?
Kaç katlı olduğunu saymanız mümkün değil.
Üstelik bir tane de değil, birçok gökdelen ve yüksek bina var bu fotoğrafta.
Amerika’nın en yüksek gökdelenlerinin olduğu Manhattan adasını andırıyor aslında.
Önce dev binalar göze çarpıyor ama aslında bu fotoğrafın çok daha büyük bir anlamı var.
Çünkü bu dev binaların tam önünde, adeta ayaklar altına alınmış gibi görünen yer, İslam dünyasının en kutsal saydığı yer olan Kabe…
Boğaziçi Üniversitesi’nde olayları kışkırtmak için iktidarın sarıldığı edebiyattaki “Kabe-i Muazzama” yani.
Bu fotoğrafa bakan her Müslümanın içinin cız etmesi gerek.
Çünkü en kutsal yer, sırf Arapların para aşkı nedeniyle nasıl küçültülmüş, nasıl itibarsızlaştırılmış, ancak tepeden bakınca anlaşılıyor.
Amerika için Washington’daki parlamento birası yani Capitol Hill, demokrasinin kabesi olarak kabul edilir.
Yani demokrasinin en kutsal yeri…
Amerikalılar, demokrasinin bu kutsal yerine duydukları saygı gereği, Washington’daki hiçbir binanın yüksekliğinin Capitol Hill’i geçmesine izin vermezler.
Elin oğlu demokrasiye duyduğu saygıyı bile böyle ifade ederken, Müslüman Arapların sırf para uğruna Kabe’yi bile küçültmekten çekinmemesi içimizi sızlatmaz da ne olur?
Tabii bir de şu var; Bu görüntüye bakınca Boğaziçi Üniversitesi’nde koparılan fırtınanın nasıl bir tahrik ve cehalet örneği olduğunu anlamak daha kolay oluyor değil mi?
YENİ ÖĞRENDİM
YILBAŞI İKRAMİYESİNİN GERİ ALINMASI SAYIŞTAY GÜNDEMİNE GİRDİ
Yaşadıklarımızı çok çabuk unutuyoruz veya peşini bırakıyoruz.
Ama ısrarlı takip edenler de var.
Örneğin Milli Piyango’nun (milli demek istemiyorum aslında) yılbaşı çekilişinde yaşananlar da unutuldu bir anlamda.
100 milyonluk büyük ikramiye çeyrek bilete çıkmış, ancak bu biletlerden her nasılsa sadece biri satılmış, üçü idarenin elinde kalmıştı.
Piyango şirketinin sahipleri de “sanki büyük bir alicenaplık yapıyormuş gibi” elde kalan 75 milyon lirayı Varlık Fonu’na devretmişti.
Tabii bu büyük haksızlık…
Aynı zamanda çirkin bir umut tacirliği.
İşte bu yapılanı unutmayanlar var.
Hukukun Egemenliği Derneği Onursal Genel Başkanı avukat Erdem Akyüz, Sayıştay’a başvurarak,“Satılmayan biletlere çıkan ikramiyenin, Varlık Fonu’na devrinin iptalini” istemişti.
Akyüz daha önce olduğu gibi büyük ikramiye, satılan bir bilete denk gelinceye kadar çekilişe devam edilmesi gerektiğini hatırlatmış ve paranın Varlık Fonu’na aktarılmasının hiçbir kural ve mevzuata uymadığını belirtmişti.
Başvurusunun işleme alındığını açıklayan Erdem Akyüz şu bilgiyi verdi;
“Sayıştay Başkanlığı; bu yolda yaptığımız başvurunun işleme alındığı yolundaki ilk cevabından sonra, bugün (29.1.2021 gün), DSTK 05/2021-69 sayı ‘İhbar/şikayet başlıklı yazısı, ikinci cevabi yazısı ile ‘4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca, kurumumuza yapılan başvurunuzun incelenmesi sonucunda; Milli Piyango Genel Müdürlüğü’nün yılbaşı çekilişi ile ilgili ihbar mahiyetinde bir başvuruda bulunduğunuz anlaşılmaktadır. Bu suretle, yılbaşı büyük ikramiyesinin dağıtılmayarak, bir başka kuruma devredilmesi yolundaki işlemin, Sayıştay Denetim Grup Başkanlığı tarafından incelemeye ve teftişe alındığı açıklık kazanmıştır. Bu özeni gösteren Sayıştay Başkanlığı’na teşekkür eder, konuyu kamuoyunun bilgisine sunmayı ve sonuna kadar takip etmeyi bir görev addederiz.”
Bakalım inceleme sonunda nasıl bir karar verilecek?
Saraydan müdahale gelecek mi, Varlık Fonu aleyhine bir karar çıkarsa uyulacak mı, piyango şirketine usulsüzlük nedeniyle bir yaptırım uygulanacak mı?
Bu soruların cevabını bilmiyoruz.
“Yeni” dedikleri Türkiye’de, böyle soruların cevaplarını tahmin etmek çok güç artık…
KOMİK
NİHAYET BEKLEDİĞİM BAŞLIK ATILDI
Bu yazıyı yazdığım sırada dolar 7.09 düzeyindeydi.
Belki siz bu yazıyı okurken 7 liranın altına düşmüş olabilir.
Bir ara 8 liraya kadar çıkan dolar ve tabii Euro, şu sıralar düşüş trendinde.
Gerçek faizler yüzde 20’lere çıkınca, döviz fiyatlarının yüksek düzeylerde kalması zaten mümkün değil.
Televizyon programlarımı da izleyenler, iktidar medyasının ekonomi konularında özellikle döviz fiyatlarında nasıl komik bir tutum izlediğini ve onlarla nasıl alay ettiğimi bilirler.
Ne zamandan beri “Dolar çakıldı manşetini bakalım ne zaman göreceğiz?” diye soruyordum.
Dün nihayet bu tahminim gerçekleşti.
İktidar medyasının ana gemisi Sabah, dün “Çakıldı” diyerek döviz fiyatlarındaki düşüşü okurlarıyla paylaştı.
Gerçi Sabah ve benzeri gazeteleri okuyanlar, döviz fiyatlarının uçtuğunu hiçbir zaman okumamışlardı. Biliyorlardı bilmesine de bunu gazete sayfalarında görmeye pek alışık değillerdi.
Bu nedenle muhtemelen Sabah okuruna bile bu “Çakıldı” manşeti komik gelmiştir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları