Kapıcılar, medyanın önünde konuşmaya korkuyor
Can Ataklı; Gerçi canlı yayınlanan bu toplantı sırasında vatandaşlardan da hayli eleştiri geldi. Örneğin, “Elbette apartman görevlilerinin de sorunları vardır ama onların kira, elektrik, su, ısınma gibi giderleri yok, asıl yoksul halkı daha çok görmeleri gerek” diyenler çoğunluktaydı.
FIKRA GİBİ
Yaşasın, Varlık Fonu tam not almış
İktidar medyasının şahı Sabah’ın ekonomi sayfasındaki başlığa bakınca önce “Nedir abaca?” diye sordum kendi kendime, sonra da kahkaha attım.
Başlık şöyleydi; “Türkiye Varlık Fonu tam not aldı.”
Güzel de Varlık Fonu nereden tam not almış acaba?
Onu da ikinci başlıkta görüyorsunuz;
“Devlet Denetleme Kurulu ve bağımsız kuruluşlar tarafından yapılan denetimlerde, Varlık Fonu’nun işlemlerinde mevzuata aykırılık bulunmadı. Şans oyunlarında kamu gelirinin arttığı vurgulandı.”
Sevince bakar mısınız?
Başında bizzat cumhurbaşkanı sıfatıyla AKP Genel Başkanı’nın oturduğu Varlık Fonu’nda mevzuata aykırı bir işlem bulunmamış.
Sevindikleri ve iftiharla manşete çıkardıkları bu…
Bir devlet kurumunda mevzuata aykırı işlem bulunmaması haber değildir ve olamaz da.
Çünkü bir devlet kurumunda asla ve kat’a mevzuata aykırı işlem yapılmaz, yapılamaz.
Bir kamu kurumunda yolsuzluk hırsızlık olmaz, olamaz.
Bir kamu kurumunda adam kayırma, torpil olmaz, olamaz.
Bir kamu kurumunda rüşvetle iş yapılmaz, yapılamaz.
Bunların asla olmaması medya için de asla haber değildir.
Çünkü işin normali budur.
Medeni ülkelerde durum böyledir.
Hukuk ve demokrasinin işlediği ülkelerde aksini düşünmek mümkün bile değildir, adama deli diye bakarlar.
Eğer bir kamu kurumunda mevzuata aykırı işlemler varsa, ancak o zaman bu medya için haberdir.
Eğer bir kamu kurumunda yolsuzluk, hırsızlık varsa medya o zaman haber yapar.
Eğer bir kamu kurumunda adam kayırma, torpil olursa medya o zaman konuyla ilgilenir.
Eğer bir kamu kurumunda rüşvetle iş yapılıyorsa medya o zaman konuyu manşetlere çıkarır.
İktidara yaranmak konusunda geldiğimiz noktaya bakar mısınız?
Başında Erdoğan’ın oturduğu bir kamu kurumunun denetlenmesi ve temiz çıkması, iktidar medyasını çok sevindiriyor.
Aslında bunu tersten okursak pek çok kamu kurumunun denetimlerde temiz çıkmadığının da itirafıdır bu.
Temiz olmayan kurumları haber yapamayanlar, sanki bunlardan biri temiz çıkınca “Yaşasın, nihayet bulduk bir tane” havasındalar.
Yine tersten gidelim.
Asla olmaz tabii de Varlık Fonu’nda kazara “ya mevzuata aykırı bir işlem” bulunsaydı?
“Asla olmaz” dediğim mevzuata aykırı işlem değil, bunun haber yapılması elbette.
Bir usulsüzlük saptama cesareti gösterseydi Devlet Denetleme Kurulu, bırakın haber olmasını, öğrenilmesi bile mümkün olmazdı değil mi?
Ki zaten o denetlemeyi kim yaptıysa anında uçar giderdi de kimsenin ruhu duymazdı.
Haberdeki bir başka ayrıntıya göre, Varlık Fonu’nun genel müdürü de durumdan pek memnunmuş.
Özellikle şans oyunları nedeniyle kamu gelirinin arttığını söylemiş.
Kamu; halk, toplum demek…
Şans oyunları nedeniyle kamu gelirinin arttığı söylemek bana göre çok ayıp.
Çünkü bu tanımdaki gelir artıyorsa demek ki “şans oyunu” adı altında halkın cebinden daha da fazla para çekiliyor demektir.
İnançları gereği ahlak ve maneviyata çok düşkün olduklarını her fırsatta dile getiren iktidar yetkililerinin, kumardan gelen gelirlerle “kamu gelirini artırdık” diye övünmeleri nasıl bir trajikomik durumdur böyle…
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
KORKUSUZ farkı budur
SÖZCÜ’ye ayıp olmasın, KORKUSUZ’un ağabeyi sayılır ama bir küçük dokundurma yapmadan edemeyeceğim.
10 Ağustos 2020 tarihli KORKUSUZ Gazetesi’nin 5’inci sayfasına bakın lütfen.
En tepedeki yazının başlığı ne?
“Milli Piyango casino oldu”
Onlarca yıl bu milletin umudu olan Milli Piyango biliyorsunuz, sırf para uğruna bir holdinge satıldı.
O holdingin ortak olduğu bir yabancı şirket de Milli Piyango’nun yarı sahibi oldu.
10 Ağustos’taki yazımda, Milli Piyango’nun yeni sahipleri eliyle bir tür casinoya (kumarhane) döndüğünü belirtmiştim.
Satıldıktan sonra Milli Piyango’nun internet sitesine her biri casinolarda kollu canavarlara (slot makineleri) benzeyen oyunlar konduğunu, çok sayıda kişinin tıpkı kumarhaneler döneminde olduğu gibi bu kez de sanal ortamda büyük paralar kaybedebileceğini, bunun da umulmadık dramlara neden olacağını dile getirmiştim.
Şimdi bir de bundan beş ay sonrasına 16 Ocak 2021 tarihli SÖZCÜ Gazetesi’nin birinci sayfasına bakın.
Ne diyor?
“Kumar evlere girdi”
SÖZCÜ; manşetinde Milli Piyango’nun internet sitesindeki kollu canavarlara dikkat çekmiş.
Çok da iyi yapmış aslında.
Çünkü bu işin mutlaka önüne geçilmeli.
Milli Piyango özelleşti diye başına buyruk bir kumarhaneye dönmemeli.
Her gün bu haberi bir köşesine koysa bile yeridir.
Ama lütfen bir hakkı da teslim edin.
KORKUSUZ bu duruma SÖZCÜ’den tam beş ay önce dikkat çekmiş.
Canımı sıkan o günden bu yana SÖZCÜ’den başka bir gazetenin duyarlılık göstermemesi.
Bu konu, bir-iki yıl içinde göreceksiniz çok büyük bir sosyal yaraya neden olacak.
O zaman mı herkesin aklı başına gelecek?
Diğer yazıda okuduğunuz Varlık Fonu Genel Müdürü’nün şans oyunlarından gelen kamu gelirinin artmasından duyduğu memnuniyet, işte halkın bu şekilde kumara itilmesidir.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
İşte AKP mantığı: Parasını ben veriyorsam üniversiteler de benimdir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nda oturan Mustafa Şentop, üniversitelerle ilgili son derece “ilginç” görüşler ileri sürmüş.
Aslında buna görüş denmez pek.
Şentop’un söyledikleri iktidar zihniyetinin bir yansıması o kadar.
Bir televizyon programında, (gerçi bunlara program deniliyor ama aslında propaganda, tek başlarına çıkıp canlarının istediğini söylüyorlar) kendisine Boğaziçi Üniversitesi Rektörü’ne yönelik eleştiri ve eylemler sorulunca “çok maddi” bir cevap vermiş Meclis Başkanı.
İktidarın en değer verdiği şey para.
Şentop da parayı öne sürmüş üniversitelere rektör atanması konusunda.
“Kamu üniversiteleri tamamen Hazine’den, devlet tarafından, vatandaşların vergisiyle finanse edilen üniversitelerdir” demiş Şentop ve eklemiş;
“Finansmanını bütünüyle devletin yaptığı kurumların, kendi kendilerini tam olarak yönetmesi düşünülemez.”
Hesapta üniversite öğretim üyesi olan Şentop ne yazık ki “üniversite nedir” kavramından habersiz.
“Parayı verenin düdüğü çaldığı yer” olarak görüyor üniversiteleri ve bilimsel bağımsızlıktan, özerklikten zerre hazzetmediğini dile getiriyor.
Ülkenin toplam kalitesi adına ne hazin bir durumdur bu böyle.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Kapıcılar, medyanın önünde konuşmaya korkuyor
Kemal Kılıçdaroğlu, dün İstanbul Sefaköy’de apartman görevlileri ile konuştu.
Gözlediğim kadarıyla çok önemsemişti parti yöneticileri bu toplantıyı.
Kılıçdaroğlu da apartman görevlilerini öve öve bitiremedi, “Sizin hakkınızı sonuna kadar koruyacağımdan emin olun” dedi.
Gerçi canlı yayınlanan bu toplantı sırasında vatandaşlardan da hayli eleştiri geldi.
Örneğin, “Elbette apartman görevlilerinin de sorunları vardır ama onların kira, elektrik, su, ısınma gibi giderleri yok, asıl yoksul halkı daha çok görmeleri gerek” diyenler çoğunluktaydı.
Toplantıya CHP İstanbul örgütü tam kadro katılmıştı.
İl başkanından belediye başkanlarına kadar herkes oradaydı.
Sadece üç televizyon kanalı bu konuşmayı canlı yayınladı.
Erdoğan öksürdüğünde bile “canlı yayına geçen” ve bunu savunmak için “Ama biz haber kanalıyız, dünyada da bu böyledir” diyen medya organlarının hiçbiri canlı yayın yapmadı.
Toplantı ile ilgili en çok dikkatimi çeken nokta, Kılıçdaroğlu’nun apartman görevlilerini dinleyeceği bölümün medyaya kapalı olmasıydı.
Anlaşılan apartman görevlileri iktidardan korkuyorlar.
Yapacakları şikayetlerin iktidar medyası tarafından izleneceğini ve başlarına iş açılacağını düşünüyorlar.
Türkiye tam bir korku ortamına girmiş durumda.
Bunları dünkü Tele1 yayınında da dile getirdikten sonra bir arkadaşım aradı.
“Korktukları konusunda haklısın, ancak neden korktukları konusunda farklı düşünüyorum” dedi.
Ben de “Neyi farklı düşünüyorsun?” diye sordum.
Güldü ve şunu söyledi; “Bu toplantıya katılanların hepsini kastetmiyorum ama İstanbul’daki apartman görevlilerinin çoğunluğu bugüne kadar hep AKP’yi destekledi. Şimdi muhtemelen daha önce AKP toplantılarında da boy gösterenler, Kılıçdaroğlu’na dert yananlar olarak görünmelerinden korkuyorlardır.”
Doğru olabilir mi?
Ne bileyim?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları