Can Ataklı yazdı, CHP İstanbul’u gerçekten “kesin” alabilir mi?” Bu sorunun cevabını vermek şimdiden kolay değil...
Yandaş medyaya bakıyorum, birkaç gündür CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile dalga geçmeye çalışıyor. Kimi yazılarında “rüya görüyor” diyor kimi karikatürler çiziyor, kimileri de ekranda “Vay hayalci” diye konuşuyor.
Dalga geçmelerinin nedeni, Kılıçdaroğlu’nun geçen hafta söylediği “İstanbul’u kesin alacağız” sözleri.
Kemal Kılıçdaroğlu bu konuşmasında İstanbul’da artık AKP’nin sonunun geldiğini, CHP’nin çıkaracağı adayla İstanbul’u alacağını söyledi.
CHP İstanbul’u gerçekten “kesin” alabilir mi?” Bu sorunun cevabını vermek şimdiden kolay değil.
AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi sorunları çözmeyen ama görsel olarak başarılı gibi görünen pek çok iş yaptı. Gerçekten çok başarılı işleri de yok değil elbette. Sonuçta AKP, 1994’ten bu yana ama Refah ama Fazilet Partisi olarak İstanbul’un yönetiminde. Bunca sürede başarılı işler de olmaması da zaten mümkün değil. Bunlara teşekkür etmek gerekir.
Ancak unutulmamalı ki, çağdaş demokrasilerde aynı siyasi görüşün çok uzun iktidarda kalması, beraberinde statükoyu, çıkarcılığı, yolsuzluğu, güç zehirlenmesini de getirir.
O nedenle çağdaş demokrasilerde, iktidarlar başarılı olsalar bile mutlaka değiştirilir. Ki yeni bir kan, yeni bir heyecan, yeni bir ruh gelsin ve eskisinden daha iyi işler yapsın diye.
Bu nedenle Ankara ve İstanbul’da pek çok kişinin, şu anda bir alternatif göremese bile artık AKP yönetiminden sıkıldığını söylemek yanlış olmaz. Konuştuğum pek çok kişi “Bir şey yapmıyorlar diyemem ama, artık yeter, yeni bir alternatif görmek istiyoruz” diyor.
Şahsi kanım, şu anda “imkânsız”mış gibi görünüyorsa da AKP’nin İstanbul’da ve hatta Ankara’da kaybedeceği yönünde.
Kemal Kılıçdaroğlu ile “rüya görüyor” diye dalgasını geçenlere geçmişten bir örnek vermek isterim. Yıl 1989. Tüm ülkede “yerel seçimler” yapılıyor. Dönemin iktidarı ANAP’ta ciddi bir kan kaybı var. Ancak İstanbul’da Dalan fırtınası esiyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan ANAP’taki düşüşe rağmen bırakın yerini korumayı tam tersine sürekli yükseliyor.
Nerede? Anketlerde.
Hiç unutmuyorum, o tarihlerde üst üste “bugün seçim olsa” anketleri yapılıyordu. Gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanıyordu. Dalan önce yüzde 40’lardaydı, seçim günü yaklaştıkça anketlere göre oyu yükseldi, yükseldi, yüzde 60’lara kadar çıktı.
CHPliler tıpkı bugün gibi “Dalan’a karşı kazanamayız” psikolojisi içindeydi. Öyle ki kimse aday olmak bile istemiyordu, seçim hezimeti kesindi çünkü!
Bir doktor, Nurettin Sözen çıktı ortaya, aday oldu. Herkes alay ediyordu Sözen’le. “Yazık, o müthiş tıp kariyerini de yerle bir edecek” diye üzülüyordu kimi yakınları.
Sonunda seçim günü geldi çattı. Sonuç CHP’li Sözen yüzde 40’larda oy aldı, Dalan, partisi gibi yüzde 20’lerde kaldı. Oysa Dalan kutlama için Belediye’de pasta yaptırmış, şampanyalar getirtmişti. Seçimden üç gün sonra belediye mührünü Sözen’e verip çıktı gitti o binadan.
CHP 1989’da bir mucizeyi gerçekleştirmiş, “yüzde 60’la yeniden seçilecek” denilen Dalan’ı yenmişti. CHP’liler 23 yıl sonra bu olayı hatırlarsa kazanma hırs ve inançları biraz daha artar belki.
*****
“Şunu demek istedi” ne demek?
Bana göre insan ilişkilerindeki en nezaketsiz cümlelerden biri şu: “Anlıyorum, şunu demek istiyorsunuz.” Bu ağzımıza çok yapışmış bir cümle. TV’lerdeki tartışma programlarında da sıkça kullanılıyor. Sunucu görüşünü açıklayan kişiye dönüp “Yani şunu demek istiyorsunuz” deyiveriyor.
“Şunu demek istiyorsunuz” demek aslında “Siz iyi anlatamadınız, ben tercüme edeyim” anlamına gelir.
Haydi sunucular, bunu bilmedikleri ya da canlı yayın heyecanı içinde söylüyor. Peki bir iktidar partisinin koskoca üstelik anayasa profesörü milletvekiline ne demeli?
AKP’li Burhan Kuzu “Şunu demek istedi” diyerek Başbakan’a tercümanlık yapıyor.
Başbakan kuvvetler ayrılığından yakındı, ama bu sözleri ve özellikle söyleyiş tarzı eleştirildi ya, Burhan Kuzu da ne yapsın “Başbakan gaf yaptı” diyemeyeceği için herhalde “Şunu demek istedi” diyerek durumu kurtarmaya çalışıyor. Yani Başbakan “meramını anlatacak” kadar iyi konuşamıyor.
Her şeyi bir kenara bırakın, böyle nezaketsizlik olur mu?
*****
GÜNÜN SÖZÜ
Uzaya fırlatılan Göktürk-2 uydusu istihbarat çalışmalarına yardımcı olacakmış. Böylece muhtemel “İstihbaratı kim verdi?” belirsizlikleri için cevap bulunmuş oldu: “Uzaydan geldi!” (Gani Yıldız)
*****
Kılıçdaroğlu Mustafa Sarıgül’le el sıkışmış
Yaklaşık 1.5 yıl sonra yapılacak yerel seçimler için CHP şimdiden çalışmaya başladı. Ancak özellikle büyük kentlerde sıkıntılı bir durum var. Çünkü bu kentlerde aday olacak isim bulunmasında sorun yaşanıyor.
Bunun iki nedeni var.
Birincisi, tıpkı 1989’daki gibi “nasıl olsa kazanamayacağız” duygusu içindeki CHP’liler aday bulamıyor. Gerçi adı adaylık için geçen bazı isimler var ama, kimse onların seçim kazanacağına inanamıyor.
İkincisi Gürsel Tekin dışında hiç kimse cesaret edip ortaya çıkamıyor, çünkü seçilebileceğine inanamıyor. Şu anda İstanbul için adı en çok öne çıkan isim Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül.
Bütün anketlerde Sarıgül açık ara önde çıkıyormuş. Çok normal. Çünkü psikolojik olarak CHP’den umudunu kesen kesimler, ancak yeni bir adayın rüzgâr estirebileceğine inanıyor. Sarıgül’den başka kimsenin adı geçmediği için de doğal olarak, beğense de beğenmese de birçok CHP’lide “İstanbul’u ancak Sarıgül’le kazanırız” fikri hâkim.
Ancak Sarıgül’ün bir handikapı var: CHP’li değil. Üstelik daha önce “ihraç edildiği” için partiye dönüşü bir prosedüre bağlı. Sarıgül’ün bu prosedürü aşmasında sıkıntı var. Kulağıma gelen dedikodulara göre, Sarıgül adaylığa çoktan razı ve hatta hummalı bir çalışma içinde. Sarıgül’ü cesaretlendirenlerin ise bazı medya patronları ile bazı TÜSİAD üyeleri olduğunu duyuyorum.
AKP’den rahatsız olan, CHP’nin ise etkisiz kaldığını düşünen bazı sermaye çevreleri ancak Mustafa Sarıgül’ün İstanbul’u kazanacağına düşünüyormuş.
Bu nedenle artık düğmeye basılmış.
Operasyonu yürüten eski DSP’li bakanlardan Hüsamettin Özkan, Kemal Kılıçdaroğlu ile Mustafa Sarıgül’ü 20 gün kadar önce bir araya getirmiş.
Bu toplantıda Sarıgül’ün CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olması konusunda el sıkışılmış.
Kılıçdaroğlu’nun yılbaşından sonra konuyu partinin diğer yetkilileri ile konuşacağı ve Sarıgül’ün CHP’ye dönmesi için gerekli olan yasal prosedürü başlatacağı söyleniyor.
Vatan/Can Ataklı