Can Ataklı; Sadece sıradan vatandaşlar bu tartışmanın neresinde olduklarını fark etmiyorlar. Yeni Anayasa sloganını ortaya atan iktidar partisi AKP.
GELİN BUGÜN ŞU YENİ ANAYASA KONUSUNA AYRINTILI OLARAK GİRELİM
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Kimin anayasayı neden yeniden yazmak istediğini bilen var mı?
Halkı aslında pek ilgilendirmese de son yılların en çok tartışılan konusu anayasa.
Kastedilen ise “yeni bir anayasa.”
Halkın ilgisini çekmiyor diyorum ama, aslında elbette anayasa halkı direkt ilgilendiriyor.
Sadece sıradan vatandaşlar bu tartışmanın neresinde olduklarını fark etmiyorlar.
Yeni Anayasa sloganını ortaya atan iktidar partisi AKP.
2007 seçimlerinden bu yana “yeni bir anayasa yazmak” için çırpınıyorlar.
Peki, neden yeni bir anayasa?
AKP’nin savunması şu; “Bu anayasayı askerler yaptı. Oysa 1982’deki darbeden bu yana çok şey değişti. Artık Türkiye’nin bir sivil anayasaya ihtiyacı var. Türk halkı askerin anayasasını istemiyor.”
Kulağa hoş gelmesine rağmen bu savunma doğru değil.
Çünkü, diğer yazıda da göreceksiniz, 1982 Anayasası’nın 117 maddesi değişti. En önemlisi ruhu değişti. Artık üzerinde “asker izi” pek kalmadı.
Ayrıca kaldıysa bile 177 maddeden 117’si değiştirilmiş, yani sivilleşmiş. Kalan maddelere bakılır. Hâlâ asker izi taşıyan veya demokrasiye aykırı görünen madde varsa, nasıl bundan önce rahatlıkla değiştirilmişse şimdi de aynısı yapılır.
Yeni anayasa konusunda yıllardır söylediğimiz gerçek aslında şu; Bu iktidarın amacı bir sivil anayasa yazmak, askerin izini kaldırmak değil, bu iktidar ilk üç maddenin değişeceği bir anayasa istiyor.
Yani üniter yapının korunduğu, laikliğin temel ilke olarak savunulduğu anayasanın ortadan kalkmasını istiyor.
Bunu açıkça söyleyemediği için de dolambaçlı yolları kullanarak halkın duygularını sömürmeyi amaçlıyor.
Şimdi hem siyasilere, hem akademisyenlere hem de bu yazıyı okuyanlara açıkça sormak istiyorum;
Bunca anayasa tartışması içinde nasıl bir anayasa istendiğini bilen var mı?
Başta iktidar partisi olmak üzere anayasanın yeniden yazılmasına “evet” diyen siyasi partilerin ortaya “taslak bir anayasa” koyduğunu gören, duyan, bilen var mı?
Yok.
Sadece AKP için 2007’de hazırlandığı söylenen ama iktidar partisinin de bir türlü sahiplenmediği bir taslak var ortada, o kadar.
Televizyonlardaki tartışmaları herkes izliyor.
Bu tartışmalardan da bir şeyler öğrenen, anayasa hakkında fikir sahibi olan, yeni bir anayasanın nasıl olacağını anlayan var mı?
O da yok.
Varsa yoksa “yeni” anayasa, “sivil” anayasa, bir de yeni çıktı “milli” anayasa.
İçerik. Sıfır. İktidarı anlıyorum da muhalefet bu orta oyununa nasıl alet oluyor, işte onu kavramak mümkün değil.
BUNU YAZMAK GEREK
1982 Anayasası’nın 117 maddesi değiştirildi
Yeni anayasa tartışmaları yaparken 1982 Anayasası’nın bugüne kadar kaç maddesinin değiştirildiğini de bilmek gerek.
Bu anayasa 17 defa değişikliğe uğradı. Anayasanın 117 maddesi değiştirildi.
En önemlisi anayasanın giriş bölümü 1993 yılında değiştirildi, burada geçen “12 Eylül ruhu ve kutsal devlet” tanımlamaları metinden çıkarıldı.
Bu konuda “kaynak” olarak yararlandığım, şu an CHP milletvekili olan Mustafa Balbay’ın 11 Eylül 2011’de Silivri zindanında rehin tutulduğu sırada yazdığı bir yazıyı paylaşmak istiyorum;
177 maddelik 1982 Anayasası’nın 113 maddesi değiştirildi. İlki 1987, sonuncusu Mart 2011 olmak üzere, tam 17 kez küçük ya da büyük anayasa değişikliği yapıldı.
1987’de siyasi yasaklar, ağırlıklı olarak 67, 75, 175. maddeler ve geçici 4. madde değişti. 12 Eylül’ün siyasi yasak koyduğu politikacılara hakları bu değişikliklerin ardından halkoylamasıyla geri verildi.
1993’te özel televizyonların yayına başlamasıyla birlikte anayasanın 133. maddesi değiştirildi.
1995’te dönemin Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un birleştiriciliğinde, tüm partilerin eşit katılımıyla meslek odalarından sendikalara kadar siyasi haklarda önemli genişleme sağlayan değişiklikler yapıldı. Bu anayasa paketinde, 33, 52, 53, 67, 68, 69, 75, 84, 85, 93, 127, 135, 149, 171. maddeler ve Başlangıç değişikliği vardı.
1999’da Devlet Güvenlik Mahkemeleri’yle ilgili 143. madde değişti. Bu yıl ayrıca 47, 125, 155. madde değişti.
Anayasadaki tek pakette değişiklik rekoru Ecevit’in başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin. Özünde “AB’ye uyum” paketi olarak yapılan bu değişikliklerle ölüm cezası da kaldırılmıştı. 3 Ekim 2001’teki bu pakette Başlangıç, 13, 14, 19, 20, 21, 22, 23, 26, 28, 31, 33, 34, 36, 38, 40, 41, 46, 49, 51, 55, 65, 66, 67, 69, 74, 87, 89, 94, 100, 118, 149 ve geçici 15. madde vardı. Aynı yıl 21 Kasım’da da 86. madde değişti.
3 Kasım 2002 seçimlerini AKP’nin kazanması, partinin genel başkanı Erdoğan’ın ise yasaklı olmasının getirdiği tablonun ardından anayasada 8. kez değişikliğe gidildi. 76 ve 78. maddeler değişti.
AKP iktidarı döneminde, anayasa ile iktidar karşı karşıya gelince, anayasada oynama yapıldı.
2004’te 10, 15, 17, 30, 38, 87, 90, 131, 143, 160. maddeler, 2005’te 133, 130, 160, 161, 162, 163. maddeler, 2006’da 76. madde, 2007’de yeni geçici 17. madde, 77, 79, 96, 101, 102. maddeler, 2008’de 10. ve 42. maddeler değişti.
12 Eylül 2010’da halkoyuna sunulan 16. değişiklikte 10, 20, 23, 41, 51, 53, 54, 74, 84, 96, 125, 128, 129, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 156, 157, 159, 166, geçici 15, yeni geçici 18, 19. maddeler vardı. Bu paketin sonuçları hâlâ tartışılıyor.
Son olarak da 17 Mart 2011’de sporun geliştirilmesi başlıklı 59. madde değişti.
ANALİZ
Başkanlık Erdoğan için neden çok önemli?
Yeni anayasayı bir kenara bırakın, Erdoğan adeta saplantı halinde Başkanlık sistemine geçmek için bastırıyor.
Aslına bakarsanız başkanlık sistemine geçmektense bugünkü sistemin aynen devam etmesi Erdoğan için daha iyi.
Çünkü başkanlık sistemi, sanıldığı gibi tek bir kişinin her şeyi yönettiği sistem değil.
Tam tersine bir başkan var ama denetim de çok güçlü.
Başkan istediği her şeyi yapacak güçte değil. Gerek yasama meclisi veya meclisleri gerekse yargı ve en önemlisi özgür medya başkanlık sisteminin en önemli filtreleri.
Bazı başkanlık savunucuları sık sık bunu dile getirerek “Erdoğan daha iyi olduğu için başkanlık sistemini istiyor, başkan olduğunda bugünkü yetkileri olmayacak, bunu bile bile bir kişi başkanlık ister mi?” diye kafa karıştırıp halkı kandırmaya çalışıyor.
Erdoğan da bunu bildiği için “Türk tipi başkanlık” diyerek yetkisi çok başkanlığı istiyor üstü kapalı olarak. Bunun olması çok zor.
Peki asıl neden ne?
Erdoğan işin kötüye gittiğini görüyor. Bugünkü sistemde partisi Meclis’te azınlığa düştüğü an işlediği anayasa suçları nedeniyle yargılanacağını ve ömür boyu hapisten çıkamayacağını biliyor.
Bu nedenle gerginliği sürekli diri tutarak, başkanlık sistemini tartıştırarak iktidarının sürmesini sağlamaya çalışıyor.
Kazara başkanlık sistemini getirirse de rahatlayacağını ve eskinin hesabının sorulmayacağını düşünüyor.
Korkunun ecele faydası olur mu?
Bugüne kadar pek örneği yok.
ŞAŞIRDIM
AKP’nin 330’u bulması çok kolaymış
Daha önce de yazmıştım, “Herhalde Erdoğan anayasa için 330 oyu alacağına inanıyor” demiştim.
Muhalefetten kayma olabilir mi? Olur tabii. Özellikle MHP’nin yarıya yakınının yeni anayasaya olumlu oy vermesi şaşırtıcı olmaz.
HDP duruma bakar, özerklik anayasaya girerse destekte tereddüt etmez.
CHP içinden de bir iki kişinin çıkma olasılığı vardır.
Yandaş yazarlar ise daha net ama şantaj kokan ifadeler kullanıyorlar.
Söyledikleri şu; “Erdoğan seçim kararı alabilir. Bu durumda HDP’nin baraj altı kalacağı kesin. MHP bile barajı geçemeyebilir. Bu durumda iki partili bir Meclis olur. Bu Meclis’te AKP bırakın 330’u 367’yi bile bulabilir. Erdoğan’ın bu restini görmek istemeyen MHP ve HDP’liler (Aman başımız derde gireceğine verelim şu anayasaya evet oyunu) diyebilirler.”
Türkiye’nin haline bakar mısınız. Genel seçimler bile şantaj aracı haline geldi artık.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
CHP’nin ürkekliği yürekleri paralıyor
Yeni anayasa yazılması konusunda, ne yaptığını hiç anlamadığım, yaptıklarını da şaşkınlıkla izlediğim parti Cumhuriyet Halk Partisi.
Partinin genel başkanı ve sözcüleri “yeni bir anayasayı” kendilerinin de istediğini söylüyorlar.
Ama kırmızı çizgilerinin olduğunu ekliyorlar.
Bu kırmızı çizgi; anayasanın ilk üç maddesi. CHP’ye göre bu üç madde asla değiştirilemez. İyi güzel de, zaten o ilk üç madde değişmeyecekse, yeniden bir anayasa yazmaya gerek yok ki.
Bugüne kadar 177 maddeden 117’si nasıl değiştirilmişse, demokrasiye, özgürlüklere, insan haklarına aykırı kalan hangi maddeler varsa bir çırpıda değiştirilir.
Sanıyorum CHP “asker anayasasını savunuyor” propagandasının etkisi altında kalarak ürkek bir tavır sergiliyor.
Ama bu ürkek tavır bilmeli ki sağduyulu, uygar, aydın insanların da yüreğini paralıyor.
Oysa CHP korkmamalı.
İktidarın “algı operasyonunun” kuyruğu olarak “ben de varım, ama şartlarım var” abesliğinden kurtulmalı.
Anayasada beğenmediği, aykırı gördüğü maddeleri ortaya koymalı ve bunlarla ilgili değişiklik planını oluşturmalı ve halka bunu iyi anlatmalı.
İktidarın tamamen halkı kandırmaya yönelik “anayasa uzlaşma masası” masalına daha fazla alet olmamalı. Ki zaten kalktı, iyi de yaptı, ama asla tekrar oturmamalı.
Yazıyı CHP üzerinden yazdım ama MHP ve hatta HDP için de geçerlidir bu önerilerim.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
“60 maddede anlaştık” ve “eşit üye” palavrası ile kandırmayın
Bu iktidarın iyi becerdiği konuların başında “gündem yaratmak” ve ele geçirilmiş medyayı vahşice kullanarak “algı yaratmak” geliyor.
“Yeni anayasa” bunlardan biri, belki de en önemlisi.
İktidar yıllardır halkı “yeni” kavramı ile aldatıyor.
Sanki yeni bir araba, yeni bir ev der gibi yeni anayasa dayatması ile beyinleri yıkıyor.
Tuhaf olan AKP dışı siyasi oluşumların bir türlü akıllı kararlar alamayıp iktidarın peşinden koşmaları.
Biraz aklı olan herkesin gördüğü gerçekler muhalefet tarafından ya fark edilmiyor ya da iktidarın algı operasyonlarından çok etkilendikleri için korkak davranıyor ve “çağın gerisine düşmeyelim, AKP’nin yenilikçiliğinin altında ezilmeyelim” kaygısına düşüyorlar.
Örneğin şu “60 maddede anlaştık, oradan devam edelim” söylemi tam bir aldatmaca.
İktidar yeni anayasa tartışmasını sürekli gündemde tutmak için bir “uzlaşma komisyonu” kurdu. Geçen dönem parlamenterleri bu masada oturarak güya yeni anayasayı yazmaya başladılar. Mevcut anayasada da olan maddeler bir iki kelime veya noktalama işareti değişikliği ile sanki yeniden yazılmış gibi sunuldu kamuoyuna.
“Öyle değil” diyen çıksın o maddeleri göstersin herkese, bakalım eskiden farklı ne var?
İkincisi, saraydakinin Afrika’da yine tekrarladığı “eşit komisyon” aldatmacası.
Diyor ki “Bir komisyon kuruldu. Bizim mecliste 317 üyemiz var. Ama anayasa gibi hassas bir konuda iktidar ağırlığı olmasın diye her partiden üçer temsilci alındı. Komisyonda muhalefetin 9 bizimse 3 temsilcimiz var. Ama biz buna aldırmıyoruz, yeter ki Türkiye yeni bir anayasa kazansın.”
Ne kadar güzel, ne kadar safiyane değil mi?
Oysa durum öyle değil. Komisyonda AKP anlaşmış gibi görünebilir. Asıl karar verici ise Meclis Genel Kurulu. Orada verilecek önergelerle üzerinde anlaşılmış bütün maddeler delik deşik edilir.
Buna karşı “O zaman 330 bulunmaz” diyenler olacaktır.
Hiç merak etmeyin, iş o aşamaya gelmişse zaten iktidar 330’u bulmuştur. Zaten başka türlü o aşamaya hiç getirmezler.
Can Ataklı - Korkusuz