Can Ataklı yazdı, ''Öcalan 'serbest bırakılmasını' mı istiyor? Özerk bölge ya da federasyon veya bağımsız bir Kürt devleti mi talep ediyor?''
Abdullah Öcalan ile resmi pazarlıkların başlamasından sonra yandaş medyada ve kendini liberal gibi gösteren Türkiye sevgisizi çevrelerde “Aman sürece bir şey olmasın” paniği başladı.
Terör lideriyle ne görüşüldüğünü, teröristin ne istediğini, devlet görevlilerinin bir taviz verip vermediğini hiç merak etmeyenler tutturmuş, “Aman sürece yönelik bir provokasyon olmasın” diyor. Hani “sakınan göze çöp batarmış” örneğindeki gibi üstüne bir de Paris’teki üçlü kadın cinayeti gelmesin mi? Koronun bağırtısı daha da yükseldi.
Hemen söyleyeyim, kimse endişe etmesin. Sürece bir zarar gelmez.
Belli ki bunun planı programı yapılmış, riskler hesaplanmış. Sonuçta görüşme yaptığınız kişi hapiste, yani el altında. Sorun iktidarın bu konudaki kararlılığıdır. Eğer gerçekten sorunu çözmek istiyorsa, bu uğurda siyasi geleceğini bile riske atmaya hazırsa neden süreç zarara uğrasın?
Ancak defalarca söylediğimi tekrarlamak istiyorum.
Gizli kapaklı pazarlıklarla sorun çözülmez. Ekranlara salınan ve ne istendiğini, ne olacağını söylemek yerine güya “derin analizler” yapan, sadece kafa karıştıran Türkiye sevgisizlerinin söylemleri ile bir yere varılamaz.
Sorun sandığımız ya da yandaşların bize dayattığı gibi zor ve karmaşık değil. Madem bir pazarlığa oturuldu, soru basittir:
İmralı’daki terör örgütü lideri ne istiyor? Eğer sorunu çözecek kadar örgütüne hâkimse, lafını geçirebilecek iktidara sahipse, ne söylüyor?
Bunu bildiğimiz zaman sorunu çözmek o kadar da zor değil. Apo yani Abdullah Öcalan “serbest bırakılmasını” mı istiyor? Özerk bölge ya da federasyon veya bağımsız bir Kürt devleti mi talep ediyor?
Bunların bilinmesi gerek.
İktidar sözcülerinin “Önce silah bıraktırmak istiyoruz, görüşmeler bu yöndedir, hemen bir sonuç beklemeyin” yönündeki açıklamaları kandırmacadan ibarettir.
30 yıldır saldıran bir terör örgütü şimdi ne olmuştur ki, silah bırakmak için masaya oturmuştur? İnandırıcı tarafı yoktur bu savın. Çok belli ki gelinen aşamada gerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti gerekse terör örgütü bazı koşulları konuşuyor. Ne kadar saklanırsa, sorun o kadar çözülmez ve içinden çıkılmaz hâle gelecektir. Muhalefet de “afaki destek ve kredi açmak” yerine artık teröristlerle yapılan pazarlıkların içeriğini öğrenmek için gücünü kullanmalıdır.
*****
Paris’e sorumlu aramanın anlamı yokHepimiz işi gücü bıraktık Paris’teki üçlü kadın cinayetini kimin işlemiş olabileceği üzerine kafa patlatıyoruz. Bu elbette olacak ama pratikte bir sonuç alınmayacağı açık. Ya Fransa istihbaratı failleri belirleyecek veya yakalayacak ya da bir örgüt bunu üstlenecek. O zamana kadar yapacağımız her konuşma havanda su dövmektir.
Failler ortaya çıkmadıkça gazete ve TV’lerde daha epey bir zaman “çok derin” yorumlar okur, analizler dinleriz.
Ancak dikkat ediyorum, bu derin yorum ve analizleri yapanlar genellikle iktidar yanlısı yazar çizer, akademisyen veya sözde liberaller. Ortak noktaları, eğer terör örgütüne bazı tavizler veriliyorsa, kamuoyunu buna hazırlama...
Şu anda adeta beyinler yıkanıyor. “Kan dursun da” diye başlayan cümlelerle terör örgütü de lideri de masum aktivistler gibi sunulmaya çalışılıyor. Umarım ve dilerim Türkiye yakın bir gelecekte bir oldu bittiyle karşılaşmaz.
*****
Amatör spora kapılar kapanabilirYıllarca birlikte çalıştığım, şimdinin başarılı Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan aradı. Büyükşehir Yasası’nda gözden kaçan ve amatör sporları çok ilgilendiren bir konuyu dile getirdi.
Tartan “Bu yasayla, özellikle amatör spor dallarına büyük katkı sağlayan ilçe belediyelerinin bu olanağı tamamen ortadan kalkacak. Sadece futbol değil; basketbol, voleybol, hentbol başta olmak üzere bütün branşlardaÖ Çünkü yeni yasa, belediyelere bu konuda kaynak kısıtlaması getiriyor” dedi.
Tartan nüfusu 500 bin olan ancak her gün kent merkezi kimliği ile 1.5 milyona yakın nüfusu ağırlayan Konak Belediyesi’nin, amatör sporlara yılda 3-4 milyon TL civarında bir katkı sağladığını, spor malzemelerini de eklediğinizde bu katkının 5 Milyon TL’ye yaklaştığını belirterek “Gençleriniz sadece spor yapmıyor, sosyal iletişim yaşıyor, kahve köşelerinden ve kötü alışkanlıklardan büyük ölçüde uzaklaşıyor. Yasa geçerse, kaynak aktarımı vergi gelirlerinin binde yedisi ile sınırlandığı için bu kaynak yıllık 300-400 bin TL düzeyine inecek” diye konuştu.
Bunun sadece beş bine yakın sporcunun ortada kalması değil, amatör sporun da göz ardı edilmesi anlamına geldiğini de söyleyen Tartan şöyle dedi: “Bu yüzden başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, milletvekillerine ilgili kurumlara ve elbette federasyonlarımıza önemli görevler düşüyor. Geleceğe umutla bakmak isteyen Türk gençleri adına bunu talep ediyorum.”
*****
Trafik cezaları nasıl tebliğ ediliyor?İstanbul trafiğinde hafif de olsa bir ferahlama var. Bunda “ısrarlı yazılarımın payı olabilir mi” diye düşünmeden edemiyorum. Varsa ne mutlu.
Örneğin çekici terörü ile ilgili nihayet bir adım atılması bile başlıbaşına çok güzel. Artık ilçe emniyet müdürlüklerine ait vakıflar canları istediği gibi araç çekemeyecek. Daha doğrusu hiç çekemeyecek. O hak ellerinden alındı. İmtiyaz, benim “Trafik mafyası gibi” diye tanımladığım İstanbul Trafik Vakfı’na ait ama, bu bile önemli bir adımdır, kararı alanları kutlarım.
Sıkıntı yaratan bir sorun da sürücülerin haberi olmadan yazılan cezalar. Bunların büyük bölümü fenni muayeneye gidildiğinde ya da araç satışında ortaya çıkıyor. Trafik yetkilileri “ceza tebliğ edildi” diyorlar ama pek çok kişi böyle bir tebligat almıyor. Oto kiralama şirketleri de bundan şikâyetçi.
Oto kiralama filosu olan bir okurum “Araçları fenni muayeneye götürdüğümüzde borçla karşılaşıyoruz” diyor. Ama okurumun asıl şikâyeti şu: “Bu cezalar resmen tebliğ edilmediği için cezaya neden olan kiralayıcı kişi ya da kurumdan bunu tahsil edemiyoruz. Aracı kiralayan itiraz ediyor ve haklı olarak bir belge istiyor. Bu belge olmayınca da kiralama şirketlerine ekstradan maddi yük biniyor.”
Şu gıyapta cezaların tebligatı da bir düzene girmeli artık.
*****
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Aramızda fitne, fesat olmazsa 13 dönem daha iktidarız” demiş. Sizin aranızda bir şey olup olmamasına gerek yok Sayın Arınç; muhalefetin içindeki fitne, fesat devam ettiği sürece iktidarsınız! (Gani Yıldız)