Küçük intikamlardan bile vazgeçmiyorlar
Can Ataklı: Seçimi kaybedince bayıldıkları Hamidiye suyunu bile değiştirip Fransız suyuna geçenlerden de başka ne beklenir ki.
ACAYİP YAZILAR
Enflasyonda “Valla bana göre böyle işine gelirse” dönemi!
Enflasyon rakamları açıklandı.
Sonuç harika.
Tam bir yıl sonra enflasyon ilk kez tek haneli rakama düşmüş.
Bu şu demek; Bugüne kadar enflasyon çift haneliydi, yani yüzde 10’un üzerindeydi, şimdi tek haneli, yani yüzde 10’un altında.
Milletçe çok mutlu olduk tabii.
O kadar mutluyuz ki, açlık sorunumuz da bitiyor artık, bundan sonra önümüze rakamları koyup onları yiyeceğiz.
Tabii bir sürü münafık da var.
Neymiş “İğneden ipliğe her şeye bu kadar zam yapılmışken enflasyon nasıl olurmuş da bu kadar düşük çıkarmış” diye soruyorlar.
Neyse ki yandaş tetikçi yazarlarımız var, sağ olsunlar bu münafıkların ağzının payını hemen veriyorlar.
“Siz” diyorlar “Ne kadar da cahilsiniz, üstelik neden bu vatanı sevmiyorsunuz da böyle abuk sabuk değerlendirmeler yapıyorsunuz” diye soruyorlar, tabii o münafıklar ne diyeceklerini bilemiyorlar.
Bu tetikçiler gayet güzel anlatıyorlar.
Mantıkları da çok basit ve çok zekice.
Enflasyon geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 24.5 oranında artmış.
Şimdi ise artış yüzde 9 nokta bilmem kaç olmuş.
Daha ne istiyormuşuz?
İktidarımızın güzide tetikçileri bu durumu neredeyse “enflasyon eksiye düşüyor” diyecekler de o kadarını söylemeye utanıyorlar her nasılsa artık.
Halkımız iktidardın bu söylemini sessiz sedasız dinliyor dinlemesine de bir yılda enerjiye yüzde 60’ın, gıdaya 40’ın, diğer bazı mal ve hizmetlere yüzde 20’nin üzeri zam yapılmışken enflasyonun bu kadar düşük açıklanmasını elbette anlamıyor, ne çare ki şimdilik yapacağı bir şey olmadığı için yüreğini kabartarak bekliyor.
Gerçeğin değil de beyanın kabul edilmesi dayatmasına içinden gülüyor ve “Dur bakalım. Görürsün sen” diye geçiriyor içinden.
Sonuçta Türkiye’nin bir tane istatistik kurumu var, başına da aileye yakınlardan biri oturtulmuş, muhtemelen badem bıyık, ona ne söyletilirse o kabul ediliyor.
Konuyu en güzel özetleyen sözlerden birini bu yazıyı yazmaya başladığım sırada Namık Koçak söyledi.
Profesör İstatistik Enstitüsü’nde çalışan eski bir öğrencisine rastlamış.
“Nasıl beceriyorsunuz bunu?” diye sormuş.
Öğrencisi “Neyi hocam” diye sorunca cevaplamış profesör “Fiyatlar bu kadar artarken enflasyonu nasıl bu kadar düşük bulabiliyorsunuz?”
Öğrencisi gülmüş “Hocam aslında değişen bir şey yok ki” demiş ve cümlesini tamamlamış “Hesaplama yöntemini değiştirdik o kadar.”
Tabii duruma bakarsanız hesaplama yönteminin değişmesiyle de bu sonuçları almak o kadar kolay değil.
Sonuçta “Valla bana göre böyle, böyle söylüyorum işte” yöntemi galip gelmiş oluyor.
Durumu güzel anlatan bir fıkra ile bitireyim yazımı.
70 yaşlarındaki adam doktora gitmiş.
“Çok mutsuzum doktor” demiş.
“Hayrola” diye sormuş doktor.
Adam “Eşimle” demiş “ayda bir kere birlikte olabiliyorum.”
Doktor “Ne var bunda” demiş “Gayet sağlıklı olduğunuzu gösterir bu, sizi üzen ne?”
Adam boynunu bükmüş “İyi de doktor bey, arkadaşlarla konuşurken onlar haftada bir iki kere birlikte olduklarını söylüyorlar, bu da beni mutsuz ediyor” demiş.
Doktor basmış kahkahayı ve reçeteyi söylemiş; “Düşündüğünüz şeye bakın, siz de söyleyin.”
Bizim güya istatistik kurumumuz da “söylüyor” işte.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
New York Atatürk Korosu Carnegie Hall’da sahneye çıkıyor
Amerika’da yaşayan bir dostum aradı.
Dedi ki “Burada çok güzel bir şey olacak, haberin var mı?” diye sordu.
Ne olduğunu bile soramadan “Şimdi sen New York Atatürk Korosu’nu bilmiyorsundur” diye hafiften aşağılayıcı bir eda ile devam etti sözlerine.
Ne yalan söyleyeyim, bilmiyordum.
İstanbul Devlet Konservatuarı ve İTÜ Konservatuarı müzik bölümünü bitiren Nedim Katkı 2008 yılında kurmuş bu koroyu. Çeşitli klasik eserleri olduğu kadar Türk sanat ve halk müziğinden de eserleri icra eden koro New York’ta çok büyük ilgi görüyormuş. Dostum “Bunları öğrendiğine göre şimdi asıl büyük haberi veriyorum” dedi.
“Atatürk Korosu 2 Kasım’da Carnegie Hall’da sahneye çıkıyor. Bu çok büyük bir prestij hepimiz için”
Ben de “Çok güzel, bunu Türkiye‘de duyurmak benim için de büyük keyif olacak” cevabını verdim. Sonra da “Sakın Carnegie Hall’u da anlatma biliyorum” dedim az önceki tavrına nazire olarak. Türkiye’nin New York’taki gururu diyebileceğim Atatürk Korosu’nun böyle bir dev mekanda konser verecek olması çok büyük bir başarı.
Carnegie Hall 1891 yılından inşa edilen, geçirdiği yangından sonra bir süre okul olarak kullanılan, 1983’ten bu yana en büyük konserlerin verildiği Amerika’nın olduğu kadar dünyanın da en büyük konser salonu.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Küçük intikamlardan bile vazgeçmiyorlar
Bu iktidarın temel niteliklerinden biri intikamcı duygular beslemeleri.
Büyük küçük hiç fark etmiyor.
Kime kafaları bozuluyorsa mutlaka can acıtmaktan çekinmiyorlar.
Son örneğini Sırrı Süreyya Önder olayında gördük.
HDP’li eski milletvekili 2013’te Kazlıçeşme’de düzenlenen Nevruz etkinliğindeki konuşması nedeniyle “Terör örgütü propagandasını yapmak” suçundan 3 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Önder bir süredir hapisteydi.
Ancak Anayasa Mahkemesi kendisine yapılan başvuru üzerine bu mahkumiyetin hak ihlali olduğuna karar verdi.
Bu durumda Sırrı Süreyya Önder’in hemen tahliye edilmesi gerekiyordu.
Ancak ilgili mahkeme bu konuda karar vermeden mesaisini bitirdi ve üyeleri evlerine gitti.
HDP’li eski milletvekili bu nedenle geceyi yine hapiste geçirdi.
Ertesi gün hemen karar alınması beklenirken mahkeme heyeti nedense savcılıktan görüş istedi.
Ancak o görüş geldikten sonra Önder tahliye edildi.
Böylelikle 24 saat kadar olsa da “Kendilerinden olmayan!” birinin burnunu sürtüp kendilerince intikam almış oldular.
Seçimi kaybedince bayıldıkları Hamidiye suyunu bile değiştirip Fransız suyuna geçenlerden de başka ne beklenir ki.
ÇOK GÜLDÜM
Pazar için üç güzel fıkra
Bu hafta Yıldırım Tuna’dan gelen üç fıkrayı sunuyorum.
Keyifli pazarlar dilerim;
Kıymetli eşya
Evin hanımı işe yeni başlayan hizmetçiye evdeki eşyaların değerini anlatıp onlara dikkatli davranmasını sağlamak için “Bak şu yemek masası ve sandalyeleri var ya taa 14. Lui’nin sarayına kadar uzanıyor dikkat et” demiş.
Hizmetçi “Merak etme hanımım” diye cevap vermiş, “Sizler bilmezsiniz tabii, ama bizim evdeki eşyalar her ay muntazaman taa icra dairesinin yed-i emin deposuna gider gider ve geri gelir onlara bile hiçbir şeycikler de olmuyor valla!..”
Kahve getir len CEO..!
Genç sekreter büyük bir holdingde işe başladığı ilk gün masasındaki telefonu kaldırıp “Çabuk bana bir kahve getir..!” diye emretmiş..
“ S..Seni salak..!” demiş telefonu açan adam, “Yanlış numara çevirdin… Kiminle konuştuğunu biliyor musun?..” Yeni sekreter korku içinde “ Hayır?” demiş. Telefondaki ses “Ben bu holding’in CEO suyum aptal” diye kükreyince kız korkusunu belli etmemeye çalışarak “Peki siz benim kim olduğumu biliyor musunuz bay öküz?” diye sormuş. Holdingin CEO’sundan “Aa..Hayır.. Nereden bileyim?” cevabını alınca “Piyuvvv!” demiş rahatlayarak.. Ve telefonu gülerek kapatmış.
Kızım 18 yaşında
Kızım Işıl 18 yaşını bitirdiği gün gelip otomobilimi istedi.
Saat 11’de evde olmasını söyleyince “Artık 18 yaşındayım” dedi.
“İstersem sabaha karşı eve geleceğimi sen söylemiştin ama baba” diye devam etti. “Haklısın” dedim, “Sen istediğin saate kadar kalabilirsin ama otomobilim 6 yaşında, onun en geç 11 de garajında olması lazım..!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları