Can Ataklı, Bakarsınız bir hafta 10 gün sonra “Yahu siz bunlarla mı sorunu çözmeye çalışıyorsunuz, siz de hiç mi akıl mantık yok” deyiverir...
Terör lideri Apo ile yapılan resmi pazarlıklarda “Apo ne istiyor?” diye sormuştum dün.
Yazının çok ilgi çektiğini söylemeliyim. Çok sayıda mesaj aldım.
Örneğin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bizzat arayarak kutladı ve “Asıl merak edilmesi gereken soruyu sormuşsunuz. İşte biz de bunu söylüyoruz” dedi.
Nedense yüzlerce gazeteci her gün yazıyor, TV ekranlarında konuşuyor, ama herhâlde “merak” kavramı ortadan yok olmuş ki, hepsi derin analizler yapıyor da bu soruyu sormuyor. Bunun yerine güya sorunun kökenine iniliyormuş gibi yapılarak laf salatalarıyla halkın zihni bulandırılıyor.
Onca konuşma ve görüş beyan etme içinde atılan adımın ne olduğunu, hangi sürece zarar verilmemesi gerektiğini anlayamıyoruz.
Ama başımızda demoklesin kılıcı gibi duran bir “aman süreci baltalamayalım” söylemi var. Soru mu sordun, koro hâlinde saldırı başlıyor “Her şey çok güzel olacak, sen ne karıştırıyorsun şimdi?”
Bunlara karşı Apo ile yapılan resmi pazarlıklarda “nelerin hiç konuşulmadığı” konusundaki bilgi kirliliği ise had safhada. Özellikle yandaş kişilerden nelerin konuşulmadığını ya da nelerin asla yapılmayacağını öğreniyoruz.
Örneğin terör lideri Apo’nun cezaevi koşullarında bir iyileştirme olmayacakmış. TV verilerek bir adım atılmış sadece. Ayrıca Başbakan da açıkladı, Apo’nun rahatı yerinde. 12 metrekarelik hücresinde yatağı falan bile varmış.
Yine terör liderinin bir eve nakli de asla söz konusu değil. Bunu yıllardır söyler PKK yanlıları. Benzetme ise Mandela’dan. Çünkü o da yıllarca bir adada hapis tutulduktan sonra bir çiftlik evine nakledilmişti. Sonunda Mandela bir milyon kişinin katıldığı bir törenle mahkûmiyetini çektiği çiftlik evinden çıkmış halkının yanına gitmişti. Ardından biliyorsunuz Mandela Güney Afrika Cumhuriyeti Başkanı olmuştu.
Hükümlülükle ilgili benzetme olabilir ama Mandela’nın durumu ile Apo’nun durumu aynı değil. Güney Afrika’da azınlıkta olan beyazların iktidarı vardı. Siyahların vatandaşlık hakları sınırlıydı, seçme seçilme hakları yoktu, beyazlara karşı ikinci sınıftılar ve ayrı bölgelerde otururlardı. Bugün Türkiye’deki Kürtlerin durumu böyle değil.
Pazarlıklarda bir başka hiç konuşulmayan konu ise terörist Apo’nun serbest bırakılacağı imiş. Böyle bir şey olmayacakmış. Kürtler bağımsız bir devlet istemiyor bu nedenle ayrılma ya da özerk bölge de konuşulmuyormuş.
Eeee, peki ne konuşuluyor?
Bunlar yoksa terör lideri neden masaya otursun ki?
Mantık çok basit. Siz terörü bitirmek ve teröristlerin silah bırakmasını sağlamak için terör lideriyle masaya oturuyorsunuz. “Silahı bırak” diyorsunuz. Elbette bunu söylerken bazı şartlar ileri sürüyorsunuz. Terör lideri de buna karşı bir şey söylüyor değil mi?
İyileştirme yok, ev hapsi yok, serbest bırakma yok, bağımsızlık ya da özerklik yok.
Peki ne var?
Ciddi cevap bekliyorum, öyle derin tahlillere aklım ermiyor çünkü.
*****
Bu nasıl örtülü ödenekCHP Parti Meclisi üyesi ve Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Hurşit Güneş dün bir bilgi notu göndermiş. Güneş ekim ayında bir yılda 1 milyar lirayı geçen örtülü ödenek harcamalarının nereye gittiğini sorduğunu hatırlatarak “Herhâlde bu soruyu sorunca rahatsız oldular ve kasım ayında örtülü ödenek harcamalarını frenlediler” diyor.
Prof. Dr. Güneş’e göre ekim ayında 125 milyon lira olan örtülü ödenek harcamaları kasım ayında 48 milyona düştü. Ancak aralık ayında bu rakam tekrar 126 milyon liraya çıktı.
Güneş “Aralık ayı verisi gösteriyor ki kasım ayındaki düşüş tamamen örtülü ödenekle ilgili iddialarımızı örtbas etmek için yapılan kısa süreli stratejik bir manevraymış. Çünkü aralık ayındaki örtülü ödenek harcamaları ekim ayını bile geçti ve 2012 toplam örtülü ödenek harcaması 1.2 Milyar TL’ye ulaştı” diyor
Aralık ayı ve yıl sonu örtülü ödenek harcama verilerinin Suriyeli muhaliflere silah sevkiyatı ile ilgili kaygıların yerinde olduğunu gösterdiğini ileri süren Hurşit Güneş, hükümeti Suriyeli muhaliflere silah sevkiyatını örtbas etmeye çalışmakla suçluyor.
*****
Apo’ya televizyon verilmesi iyidirTTerör lideri Abdullah Öcalan 1999’dan bu yana İmralı’daki hapishanede kalıyor. İdama mahkûm edilmişti, idam cezası kaldırılınca ağırlaştırılmış müebbet hapis mahkûmu statüsüne geçti.
Geçen haftaya kadar Apo’nun gazeteleri okuyabildiğini ama televizyonunun olmadığını, sadece TRT’yi alan bir radyosu olduğunu öğrenmiş olduk. Şimdi hücresinde artık televizyonu da var. Bazı haber kanallarını izleyebilecek.
Şu bir gerçek ki, terörün bitirilmesi için pazarlık masasına oturtulan bu terör lideri 13 yıldır dünyadan kopuk. Gazeteleri okuyabiliyor, bazı belgeler kendisine veriliyor ama TV ekranlarında neler olup bittiğini görmüyordu. Kendisine destek veren ya da karşı çıkanları izleyemiyor, neler söylediklerini de bilmiyordu. Şimdi artık TV’leri izleyerek Kürt sorunu hakkında konuşulan çoğu incir çekirdiğini doldurmayacak tartışmaları da izleyebilecek.
Böylelikle artık bilgi sahibi olabilecek.
Bakarsınız bir hafta 10 gün sonra “Yahu siz bunlarla mı sorunu çözmeye çalışıyorsunuz, siz de hiç mi akıl mantık yok” deyiverir.
*****
Yolunuz düşerse güzel gözleme yersinizGözlemeye bayılırım. Hele kıymalısına. Ama kıyması iyi olmalı, bol olmalı ve en önemlisi kavrulmuşundan değil çiğ kıymadan yapılmalı. Pek çok yerde gözleme yedim, ama Maltepe’de bir yer buldum, gerçekten bu kadar güzelini hiç yememiştim.
Yolu düşüp de gözlemeye de meraklı olana tavsiye ederim.
Küçücük bir dükkân, bir kadın sabahtan akşama gözleme açıyor. Kıyması bol, çiğden yapıyor, hamuru çok ince ve gerçekten hakkıyla pişiriyor.
Tabii gitmesi biraz zor. E5’ten Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne giden yola giriyorsunuz, adı Eski Üsküdar Caddesi, bu yolun üzerinde sağda Anadolu Gözleme. Eski Gülsuyu PTT’sinin karşısı olarak tarif ediyorlar.
Ben bir gece Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne gittiğimde bulmuştum. Geçen hafta yine yolum düştü, aynı keyifle yedim.
İyi bir şey yapanlar dünyanın bir ucunda da olsa mutlaka bulunuyor.
Türkan Saylan Kültür Merkezi deyince, yakında gerçekleşeceğini umduğum çok ilginç bir proje için tiyatro sanatçısı ve yönetmen Özcan Alpar’la çalışıyorum. Çok seveceğinizi sanıyorum.
Vatan/Can Ataklı