Nitelikten söz edildiğini duydunuz mu hiç?
Can Ataklı: Medeni yaşamda gösteriş yok, devlet gücüyle hava atmak yok.
BUNU YAZMAK GEREK
Bunlar bizim için artık hayal
Çoğunuz mutlaka dikkat ediyordur.
Başta AKP genel başkanı olmak üzere iktidarın önde gelen isimleri yaptıkları her şeyin önüne mutlaka bir “en” koymayı çok seviyor.
En büyük
En yüksek
En güzel
En yeni
En milli
En harika
En ileri
En, en , en, en.
Hep nicelik.
Nitelikten söz edildiğini duydunuz mu hiç?
Hayır, öyle bir kaygıları yok çünkü.
Toplumun gözünü parlatsın, algı yaratsın, seçimlerde oy getirsin, bu yetiyor iktidara.
Oysa medeni ülkelerde durum çok farklı.
Oralarda şatafat, israf, gösteriş, kibir yok.
Tam tersine her şey olabildiğince mütevazı.
Hatta öyle ki biraz masraflı, biraz şatafatlı ise bir şey, oradaki yöneticiler utanıyorlar bile.
Medeni ülkelerde yüzlerce koruma ile gidip gelmiyor hiçbir devlet yöneticisi.
Oralarda insanları diledikleri gibi itip kakamıyor kimse.
Medeni yaşamda gösteriş yok, devlet gücüyle hava atmak yok.
Kralı, kraliçesi de, cumhurbaşkanı, başbakanı da kendini asla devlet gibi görmüyor.
Medeni ülkelerde yöneticiler kendilerine en iyi yalakalık yapanları değil, ülkesine en yararlı işleri yapanları el üstünde tutuyor.
Bu açıdan bakınca 1500 yıl gerideyiz medeni ülkelerden.
“Hayır, ne münasebet” diyorsanız, diyebiliyorsanız, aşağıdaki fotoğraflara bakın ve en az birinin son 20 yıldır ülkemizde yaşanıp yaşanmadığını söyleyin elinizi vicdanınıza koyarak.
İşin kötüsü bugünkü iktidar zihniyeti sürdükçe bu fotoğraflardaki davranışlardan biri bile ülkemizde asla yaşanmayacaktır.
NOSTALJİ
Türkiye de bir zamanlar hayli medeni bir ülkeydi
Sanıyorum birçok kişi yandaki fotoğraflara bakıp derin bir iç geçirdikten sonra “Bizler ne zaman bunlar gibi olabileceğiz” demiştir.
Tabii yaşı biraz fazla olanlar ise biraz da öfkeli biçimde “Biz de böyleydik, ülkeyi ne hale getirdiler, kalitemizi nasıl yerle bir edip tüm değerlerimizi öldürdüler” diye hayıflanacaktır.
Yaşı 40’a kadar olanlar için elbette çok şaşırtıcıdır ama Türkiye çok değil 30 yıl öncesine kadar aynı medeni ülkeler gibiydi.
Elbette her ülkede olduğu gibi bizde de kimi densizler vardı ama özellikle kamu alanında çalışan üst düzey yöneticiler, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları tıpkı şimdiki medeni ülkelerde olduğu gibi davranırlar ve topluma da örnek olurlardı.
İşte bunlardan birini size sunmak istiyorum…
Sene 1942.. Babam, başbakan. Aynı zamanda, Fenerbahçe Başkanı.
Ankara’dayız. Fenerbahçe’nin maçı var. Kardeşim ve dayımla birlikte maça gitmek istiyoruz. Ama havamız olsun diye, bizi babamın götürmesini istiyoruz.
Babamdan çekindiğimiz için söyleyemiyoruz, anneme söylüyoruz. Annem, babama aktarıyor, “çocukları maça götür” diyor. Babam, “peki” diyor.
Hep birlikte başbakanlık makam aracına biniyoruz, stada geliyoruz. Şeref tribününe oturup, sahayı en güzel yerden seyredeceğimizi düşünürken babam şoföre sesleniyor, “Şurada dur” diyor. Cüzdanından para çıkarıyor, dayıma veriyor “Haydi bakalım çocuklar, gişenin önüne geldik, gidin biletinizi alın” diyor!.”
Oğlu anlatıyor bunu..
Şükrü Saracoğlu’nun oğlu Yılmaz Saracoğlu…
Başbakan, Fenerbahçe Başkanı..
“Avanta almayacaksın” diyor..
Alt tarafı bilet..
Evladına bile ayarlamıyor..
“Her ne almak istiyorsan, mutlaka parasını ödeyeceksin” diyor…
“Suistimalin büyüğü küçüğü olmaz” diyor..
Ve seneler geçiyor..
Başbakanlar değişiyor… Fenerbahçe başkanları değişiyor..
Kadıköy’de maç var. Sonradan Fenerbahçe başkanlığı koltuğuna oturacak olan Faruk Ilgaz, stada girmek üzere geliyor. O sırada gözü takılıyor, bilet kuyruğunda bekleyen, yaşı hayli ilerlemiş, bastonlu bir beyefendi görüyor.
Dikkatlice bakıyor, o da ne ? Bilet kuyruğunda bekleyen beyefendi, Şükrü Saracoğlu!..
Çünkü, seneler geçiyor ama, evladına bile avanta vermeyen başbakanın, zihniyeti aynı kalıyor.
BENİM NOTUM: Gözleriniz yaşardı mı? Bugün böyle yapabilecek birini tanıyor musunuz? Başka sorum yok.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları