Can Ataklı yazdı, Türkiye’de medya marifetiyle müthiş bir oyun oynanıyor. Ne olduğunu bilmediğimiz bir dizi görüşme “barış” diye sunuluyor...
Diyarbakır’da üç cenaze için tören yapıldı. Yüz binlerce kişi katıldı. Bütün medya, köşe yazarları koro hâlinde “Hiçbir olay çıkmadı, kimse provokasyona gelmedi, aklıselim galip geldi” diye haykırdı.
Çünkü ‘provokasyon’dan o büyük kalabalığın olay çıkarması, taşlı sopalı saldırıların olması, dükkânların yağmalanması, polisin gaz bombası atması, tazyikli su sıkması anlaşılıyor.
Bunlar olmadığına göre “çok şükür” diyeceğiz yani.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kırmızı bültenle, üstelik terör suçu nedeniyle aradığı kişilerin adı olan pankartlarda “Hepimiz Sakine’yiz” yazması ve herkesin elinde sallanması önemli değil tabii, o bir provokasyon değil, barış.
Neyse ki PKK bayrağı varmış ama Apo posteri yokmuş.
Sevinçten havalara uçuyoruz, “Yaşasın, o kadar vakur davrandılar ki Apo posteri açmadılar, kendilerine milyonlarca şükran sunarız.”
Hepsini geçelim.
Diyarbakır’daki büyük törenin çok sakin ve huzur içinde geçmesinin tek nedeni var.
Asker ve polis kentten tamamen çekildi. Ortalıkta üniformalı tek kişi gezmedi.
Meydanda ne zırhlı araçlar ne TOMA’lar vardı. Onlar olmayınca da hiçbir olay yaşanmadı.
Devletin tamamen çekildiği bir ortamda hiçbir olay çıkmamasını “provokasyon olmadı” diye tanımlamak, bundan önceki olayları kışkırtanın bizzat devlet olduğunu da kabullenmektir. Bunun başka izahı var mı?
Türkiye’de medya marifetiyle müthiş bir oyun oynanıyor. Ne olduğunu bilmediğimiz bir dizi görüşme “barış” diye sunuluyor. Ekranlara salınmış sözde aydınlar, akademisyenler, köşe yazarları bilinçlere sanki Türkiye’de bir iç savaş yaşandığını kazıyorlar.
Türkiye’de bir iç savaş yok. Bir grup terörist kan döktü ve döküyor. Bunun yanında ise yıllarca ihmal edilmiş, bazı dönemlerde eziyet çektirilmiş bir Kürt halkı var.
Şu anda sistemli biçimde yapılan, bu iki konuyu birbirine karıştırarak zaten kafası muhallebiye dönüştürülmüş geniş yığınları iyice etkisiz hâle getirip, uluslararası dayatmaları hayata geçirme çabasıdır.
İç savaş yanıltmasıyla, terörü kutsayan ve kimsenin itiraz edemeyeceği biçimde “barış” sloganını kullanarak Türkiye sevgisizliğini gösterenler bir gün bunun yarattığı hasarın altında kalacaklardır elbette ama ülkenin göreceği zararı asla karşılayamayacağımız da ortada.
*****
İki gün İzmir’deyizŞu sıralar programının çok yoğun. Mustafa Mutlu ile Kâğıthane ve Maltepe’den sonra Babaeski’ye gittik. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin düzenlediği halkla sohbet toplantısında konuştuk.
Babaeskililerle çok hoş ve fikri olarak çok verimli bir gün geçirdik.
Bugün ve yarın ise İzmir’deyiz.
Bugün Karşıyaka Platformu’nun düzenlediği bir seri panelde konuşacağız. Karşıyaka Opera Sahnesi’nde saat 10.30’da başlayacak panel dizisinin programını sizlerle paylaşmak istiyorum:
1. Oturum: Cumhuriyetin Kuruluş Felsefesi ve Yargı. Saat: 10.30-12.00
Yöneten: Avukat Murat Ergün Konuşmacılar: Prof. Dr. Süheyl Batum - CHP Eskişehir Milletvekili, Avukat Celal Ülgen - TBB Yönetim Kurulu Üyesi ve ben.
2. Oturum: Hukuk/Yargı Tekliği - Arabuluculuk ve Dil. Saat: 13.15-14.45
Yöneten: Avukat M. Fatih Ülkü, Konuşmacılar: Orhan Bursalı, Gazeteci Yazar, Av. Doç. Dr. Ümit Kabasakal - İstanbul Barosu Başkanı, Emine Ülker Tarhan - CHP Grup Başkan Vekili ve Ankara Milletvekili
3. Oturum: Basın Etiği ve Yargı. Saat: 15.00-16.30
Yöneten: Avukat M. Talat Ünlü, Konuşmacılar: Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, CHP İzmir Milletvekli ve PM Üyesi, Avukat Dilek Akagün Yılmaz, CHP Uşak Milletvekili ve Mustafa Mutlu. Pazar günü ise Buca Atatürkçü Düşünce Derneği’nin halkla sohbet toplantısında Mustafa Mutlu ile birlikteyiz yine. Bu kez CHP Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler de bizimle birlikte olacak. Bu toplantı Buca Eğitim Fakültesi Konferans Salonu’nda saat 14.30’da başlayacak.
Bütün bu toplantılara tüm İzmirlileri davet ediyorum.
*****
Hastanenin telefonu değişmiş amaGeçen hafta Avcılar Murat Kölük Hastanesi’nin telefonunun hiç açılmadığını ve mesaja düştüğünü ama bu kez de mesaj kutusunun dolu olduğu mesajı dinlediğimi yazmıştım.
Yazım üzerine Türkiye Kamu Hastaneleri Birliği İstanbul Bakırköy Bölgesi Genel Sekreteri Doç. Dr. İhsan Bakır’dan bir mesaj aldım. Bakır hastanenin telefonunun (212) 4147171 olduğunu açıklıyor.
Peki (212) 5097979 No’lu telefon nereden çıktı? Bakır’a göre o numara değişmiş ama Google’dan arama yapınca bazı sitelere yapıştığı için eski numara çıkıyormuş.
O günü bir daha anlatayım. Önce bilinmeyen numaralar, 11818’i aradım. 509’lu numarayı verdi. Bu numara açılmayınca cep telefonundan internete girdim. İlk sıradaki sitede de aynı numara vardı. Dün hastanenin resmi internet sitesine de girdim, orada 414’lü numara vardı.
Hastane yönetiminin Google’daki ve bilinmeyen numaralar şirketlerindeki düzeltmeleri yapmaları gerekiyor.
*****
Üzüldüm tabii ama ibret olsun diye de yazıyorumBir okurumdan çok ibretlik bir mesaj aldım. Konusu sanal kumar. Bu okurum ne yazık ki iradesine hâkim olamamış ve büyük paralar kaybetmiş. Herkese ders olması için bu mesajı sizlerle paylaşıyorum:
“Değerli Can Ataklı. Lütfen yazın ama lütfen. Çok farklı ancak çok can yakan bir konudan bahsetmek istiyorum.
Benim evim, yuvam, her şeyim maddi ve manevi olarak dağılmış durumda. Neden mi, kısaca anlatayım. Sanal ortamda poker siteleri mevcut ben de böyle bir aptallık yaparak kendimi sanal pokere kaptırdım. Önceleri çok vermem dediğimde bir de baktım 3- 5 ay gibi kısa sürede 15- 20 bin lira zarara girmişim.
Ve bu hırs giderek artıyor bankadan para yatırıp oynadıkça sistemde kendi adamları ve el görme sistemleri ile sizi bitiriyorlar.
Evim, arabam gitti. Yazın, başkalarının canı yanmasın. Kurtaracağım dedikçe batıyorsunuz. Bu sitelerin hukuki hiçbir dayanağı yok. Dağıtılan ellerin tamamı kurmaca. Lütfen yazın, ben bittim, evim, eşim, yuvam her şey bitti. Başkalarının canı yanmasın.”
Ne diyeyim, “bu kadar akılsızlığın sonu bu olur” desem vicdanım elvermiyor, hiç olmazsa başkalarının kulaklarına küpe olsun.
Vatan/Can Ataklı