loading
close
SON DAKİKALAR

Sadullah Ergin, CHP’nin adayı değil

Can Ataklı
Tarih: 13.04.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Erdoğan’ın söyleyecek hiç lafı kalmadı, yanlışlarını düzeltmeyi topluma müjde olarak sunuyor.

ANALİZ

Erdoğan’ın söyleyecek hiç lafı kalmadı, yanlışlarını düzeltmeyi topluma müjde olarak sunuyor

Seçime 32 gün kala Erdoğan da partisinin seçim bildirgesini açıkladı.

Vaatlerini sıraladı.

Bol bol kendisini övdü, Türkiye’yi dünya lideri yaptığını, her şeyin en iyisinin kendi döneminde yaşandığını söyledi.

Ancak bütün söyledikleri içinde neredeyse yeni hiçbir şey yoktu.

Buna karşı herkesin her şeyi unutacağı varsayımından yola çıkarak yaptığı yanlışları düzeltme vaatlerini birer müjde gibi sundu.

AKP 21 yıldır iktidarda.

Ancak partinin genel başkanını dinlediğinizde sanki 21 yıldır ülkeyi yöneten birini değil, yeni kurulmuş ve iktidara koşmaya çalışan bir partinin liderini dinler gibi oluyorsunuz.

Oysa Türkiye’nin içine düştüğü ağır krizlerin, pahalılığın, enflasyonun, sosyal dengesizliğin, dış politikadaki açmazların tek sorumlusu kendisi.

AKP Genel Başkanı örneğin KPSS’de mülakatın kaldırılacağını söyledi.

Bunu büyük bir müjde olarak sundu, yandaş medyanın kalemleri “Çok yerinde bir karar böylelikle bir adaletsizlik giderildiği gibi, gençlerdeki ‘torpil bulamadan işe giremem’ endişesi artık ortadan kalkacaktır” diye yazılar döşendiler.

Oysa KPPS’den sonra mülakat yapılmasını getiren bu sayede canları kimi istiyorsa işe alan bu iktidardı.

Erdoğan en önemli hedeflerinin enflasyonla mücadele olacağını söyledi.

Enflasyon bizzat kendi yarattığı garip ve dünyada eşi benzeri olmayan bir ekonomik teori nedeniyle tek rakamlı haneden üç rakamlı haneye çıktı.

AKP Genel Başkanı, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin revize edileceğini” açıkladı.

Sistemi getiren kendisi, bunu Türkiye’nin kurtuluşu için tek çare olduğunu söyleyen kendisi şimdi burada revizyon yapacak olmasını, ki bunun nasıl olacağını söylemiyor, müjde olarak sunması gerçekçi olamaz.

Yine Erdoğan vaat ve müjde olarak başta ekonomi olmak üzere her konuda şeffaflık olacağını söyledi.

Bugüne kadar her şeyin üzerini kapatan, bilgi vermekten, soruları cevaplamaktan, bilgileri kamuoyu ile paylaşmaktan kaçan kendisi.

Saray yazarları, “Erdoğan faiz vurgusu yapmadı” diye yazılar yazdılar.

Bunlara göre Erdoğan seçimden sonra “piyasa dostu” bir ekonomik sistem deneyecekmiş.

Bir anlamda “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” teorisinden vazgeçmiş.

Müjdeye bakar mısınız?

İşin diğer tarafı, Erdoğan faiz söylemini dini değerler üzerinden işledi tek adamlık yaptığı son beş yılda, bu durumda “Faiz haramdır, biz nas ne diyorsa onu yaparız” iddiasındaydı.

Demek ki şimdi bundan vazgeçiyorsa dini anlayışını da mı terk ediyor?

Erdoğan’ın “müjdeler” açıkladığı seçim bildirgesi aslında şunu gösteriyor;

Erdoğan artık topluma umut verecek hiçbir proje, yenilik sunamıyor.

Hamaset üzerinden toplumu etkilemeye çabalıyor.

Müjde olarak söylediği de 21 yılda yaptığı yanlışların bazılarından döneceğini açıklamasıdır.

OKURDAN MESAJ

Üstünkörü yapılan işlerden bıktık

Sürekli okurlardan Abdullah Cenkçiler, Türk Telekom’la yaşadığı bir sorunu bir türlü çözemeyince çareyi CİMER’e başvurmakta bulmuş.

Başına geleni, yazdığı mesajdan okuyalım;

Bodrum-Aktur’daki konutumuzda 252……194 numaralı sabit telefon ve bağlı olduğu internet arızasının giderilmesi için defalarca yaptığımız başvuruya istinaden 7 gün sonra Türk Telekom’un bir teknisyeni geldi ve ‘Daha önce yan tarafta inşaat çalışması yapılırken 10’luk kablo koparılmıştı, kablonun diğer ucu da yok arıza bundan kaynaklanıyor’ dedi.

Peki ‘Neden yedi gün beklediniz?’ diye sorduğumda kem-küm! etti.

Sonra Türk Telekom’a ait iki dağıtım kutusu arasına toprak üstünden kablo çekerek sözde geçici olarak arızayı giderdi!

Tarafımca yapılan incelemede dağıtım kutuları kablo irtibatlarının gelişi güzel yapıldığı, bize gelen kablonun da toprağın 20 cm kadar altına korumasız olarak döşendiği tespit edilmiştir. Telefonun icadından bu yana yeraltına döşenen kablolar büz (künk) veya plastik boru içine alınır, bunun mümkün olmadığı durumlarda hiç değilse kablo güzergahı boyunca kum dökülür üzerine de enine tuğla yerleştirilir. Böylece burada kazı yapan işçilerin kazma darbelerinden kablo korunmuş olur.

Ne yazık ki böyle yapılmamış üstelik konut bahçelerinin bulunduğu kopması veya hasar görmesi çok olası güzergaha telefon kablosu ilgili şartname ve kurallara aykırı olarak serilmiştir.

Sonuç: Tam tamına 7 gün telefonumu ve buna bağlı interneti kullanamadım.

Gereğini arz ederim. Abdullah CENKCİLER (Elk. Y. Müh.)

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Muhalefet seçimi kazanırsa neler tarih olacak

İYİ Parti seçimin kazanılması halinde “tarih olacak” şeylerin bir listesini hazırlamış.

Okuyalım:

– VPN tarih olacak.

 Çocukların aç uyuması tarih olacak.

– Gençlere telefon sormak tarih olacak.

 Nefretten beslenen siyaset tarih olacak.

– Yandaşlar, rantçılar, saray danışmanları tarih olacak.

 Umutsuzluk tarih olacak.

– Kaçak yayından maç izlemek tarih olacak.

 Pudra şekeri severler tarih olacak.

– Altın varaklı makamlar tarih olacak.

 İstibdat tarih olacak.

– Taksi beklemek tarih olacak.

 Kareli ceket tarih olacak.

– Paralı kalemşorlar tarih olacak.

 Milli bayramlarda hasta olmak tarih olacak.

– İnsanını yaşatmayan devlet anlayışı tarih olacak.

 Silivri’nin soğuğu tarih olacak.

– Müziğin sesini kısanlar tarih olacak.

 Issız sokaklarda tedirgin yürümek tarih olacak.

– Cehalet tarih olacak.

 Zorunlu mitingler tarih olacak.

– Tedirgin yürümek tarih olacak.

 Biat kültürü tarih olacak.

AÇIKLAMA

Millet Partisi, önceki günkü okur mesajına itiraz etti

Bir okurumun mesajını paylaşmıştım önceki gün.

Okurum özetle, “Oy pusulasında Millet Partisi de var, Millet İttifakı’na oy verecek olanların kafası karışabilir” diyordu.

Bu mesaj üzerine Millet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Karakaya’dan bir düzeltme yazısı aldım.

Karakaya; Millet Partisi’nin 1948 yılında kurulduğunu belirterek, “Yazınızda ‘Millet İttifakı’ dediğiniz Altılı Masa’nın, kullandığımız Millet Partisi ismimizi kullanma hakkı yoktur. Nev zuhur Altılı Masa’nın itiraz hakkını bırakın; hukuken bu ismi kullanması dahi abesle iştigaldir, hakkı yoktur ve bu bir hukuk skandalıdır” diyor.

“Yazınızda; ‘AKP, MİLLET İTTİFAKI ismine YSK’da itiraz etmişti’ yazmışsınız” diyen Karakaya şöyle devam etmiş:

Bunun hiçbir doğru tarafı yoktur; bu itirazı AKP değil ‘Millet İttifakı’ ismini, ismimiz olduğu için kullanamazsınız diye Millet Partisi olarak itiraz etmiştik.”

Karakaya “Millet Partisi’ni kimin kurduğunu bilmiyorum” şeklindeki cümlem üzerine de partinin Cumhuriyet tarihinin iki mareşalinden biri olan Fevzi Çakmak tarafından kurulduğu bilgisini vermiş.

(NOT: Burada hata benim, seçime katılan Millet Partisi’nin eski Millet Partisi olduğunu fark etmemişim.)

Sonuçta pusulalarda kafa karışıklığı yaratabileceği düşüncesiyle yazdığım bir yazıydı. Amacım 75 yıllık partiyi rencide etmek değildi. Üzdüysem özür dilerim.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Sadullah Ergin, CHP’nin adayı değil

Daha önce yazdığımı tekrarlayayım önce:

AKP’nin cemaatle en kirli işleri yaptığı dönemin sembol isimlerinden o zaman Adalet Bakanı olan Sadullah Ergin’in Ankara’dan aday gösterilmesini yanlış buluyorum.

Bu kişi bir başka yerden de aday gösterilebilirdi.

Ancak şunu da bilmeliyiz.

Sadullah Ergin, CHP’nin adayı değildir.

Bu kişi DEVA Partisi ile yapılan anlaşma gereği “CHP listesinden” aday gösterilmektedir.

Seçim bittikten sonra Sadullah Ergin gibi CHP listelerinden gösterilen tüm başka parti adayları kendi partilerine döneceklerdir.

Bu gerçeğe rağmen özellikle saray medyası CHP’li bazı hassas seçmenleri iyice tahrik etmek için ısrarla “Sadullah Ergin CHP’nin adayı” başlıkları atıyor.

Önceki gece neredeyse 20 dakika yandaş bir kanalın ekranında “CHP Sadullah Ergin’i neden aday yaptı?” başlığı sabitlendi.

Bu tür tahrikler en azından meslek ahlakına uygun değildir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları