loading
close
SON DAKİKALAR

Sanki Türkiye’deki Amerikan valisi gibi hesap vermiş

Can Ataklı
Tarih: 13.12.2015
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı; Lafa gelince Türkiye’nin süper güç olduğunu söylerler, uygulamada ise boyunlarını bükerler. Yazık bu ülkeye…

Başbakan Ahmet Davutoğlu Amerika Başkan Yardımcısı Joe Biden ile bir telefon görüşmesi yapmış.
Yandaş medya bu telefon görüşmesini çok önemsedi.
Zaten bu takımın söylediği ile yaptığı birbirini hiç tutmaz.
Lafa gelince müthiş birer Amerikan karşıtıdırlar.
Kendilerine muhalefet eden herkesi “Amerikancı” diye suçlarlar, Amerika’yı muhalefeti yöneten “üst akıl” olarak niteleyip bunun üzerinden hakaretler savururlar.
Ama sıra kendilerinin Amerika ile ilişkilerine gelince akan sular durur. Sanki dünyanın en önemli işini yapıyor pozlara girerler.
Açın bakın arşivleri. Ya da hafızalarınızı tazeleyin.
Saraydaki de böyle değil mi? Amerika başkanı ile görüşmesini ne kadar önemsediğini ve bunu halka anlatırken nasıl gururlandığını gözlerinizin önüne getirin.
Neyse, konumuz başka, en başta dediğim gibi Davutoğlu ABD Başkan Yardımcısı ile görüşmüş.
Görüşme “medyaya bilgi” olarak yazılı açıklama ile duyuruldu, biz de oradan öğrendik zaten.
Başbakanlık basın müşavirliğinden yapılan açıklamayı önce sizlerle paylaşmak istiyorum;
Başbakan Davutoğlu, Irak bağlantılı gelişmeler hakkında karşı tarafın talebi üzerine ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile telefon görüşmesi yaptı. Sayın Başbakanımız, Irak'ın toprak bütünlüğü ve egemenliğini büyük bir hassasiyetle savunduğumuzu ve aynı hassasiyeti tüm ülkelerden beklediğimizi vurgulamış, Türkiye'nin DAEŞ'le mücadele bağlamında dost Irak Hükümeti'ne, Bağdat ile eşgüdüm içerisinde katkı vermeye devam edeceğini ifade etmiş, bu hususları bir mektupla Başbakan Ebadi'ye ilettiğini, ayrıca halihazırda Bağdat'ta bulunan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan'ın, Başbakan Ebadi ve Dışişleri Bakanı Caferi ile bir araya gelmekte olduğunu kaydetmiştir."
Açıklamadan anladığımız şu ki, Biden “beni bir arasınlar” demiş. Çünkü açıklamada “karşı tarafın talebi üzerine” dendiğine göre Amerika tarafı direk telefon etmiyor, Türkiye’nin aramasını istiyor. Bunun üzerine kendisi telefonla aranmış. Yapılan görüşmede Davutoğlu Biden’a adeta tekmil verir gibi Musul konusunu anlatmış.
Açıklamayı okurken canım çok sıkıldı, içim ezildi, bir Türk vatandaşı olarak rencide oldum.
Davutoğlu Amerika’nın bir eyalet valisini andırır tavırla Amerikan Başkan Yardımcısına hesap veriyor. Biden da dinliyor, “hımmm” diyor ve “Bir gelişme olursa tekrar arayın” diye telefonu kapatıyor.
Acaba Davutoğlu bırakın süper güçleri herhangi bir ülkenin başbakanına kendini aratıp da “anlat bakalım” diyebilir mi?
Lafa gelince Türkiye’nin süper güç olduğunu söylerler, uygulamada ise boyunlarını bükerler.
Yazık bu ülkeye…

--DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER—

Lokanta dediği AVM lokantalarıymış
Saraydakinin oğlu İtalya’da bir gazeteye röportaj vermişti. Hani bir Amerikalı “Hiçbir resmi işi olmayan Bilal Erdoğan nasıl dolar milyarderi oldu?” diye sormuştu.
Bu röportaj ona cevap aslında.
Bilal Erdoğan inşaat şirketi olduğunu anlattıktan sonra “Benim ayrıca İstanbul’da 5 lokantam var” demişti.
Neymiş bu lokantalar bakalım; Oda tv bulmuş bu lokantaları; Bilal Erdoğan'ın restoran yatırımları yaptığı şirketi Doruk Izgara adını taşıyormuş.
Şirket, “Gülhane Döner” markasıyla Cevahir AVM, İstinye Park AVM, Akbatı AVM, Akasya AVM ve Zorlu Center'da dükkânlara sahipmiş.
Aslına bakarsanız yeni bir “gemicik” olayı ile karşı karşıyayız. Diğer mahdum bey de bir gemi satın almıştı. Babası geminin küçüklüğünü bahane ederek “ne gemisi gemicik o” demişti.
Sonra o gemicik doğurdu, doğurdu beşkardeş haline geldi. Üstelik yeni kardeşler “gemicik” olamayacak kadar da büyük gemiler. Hepsi de, yalansa dedikoducuların dilleri kopsun, İsrail’e mal taşımaya başladı. Mal hazır, olanaklar hazır, rakip yok. Harika iş yani.
Şimdi bu lokantalar AVM’lerin “foodcourt” denilen kullanım alanları herkese açık bölgelerinde ya, baba bunu küçük görüp “Canım lokanta dediğine bakmayın, lokantacık onlar, hepsi 10-15 metrekarelik yerler” diyebilir.
Ama AVM lokantası deyip geçmeyin sakın, çok büyük kâr yapıyorlar. Bu nedenle AVM’de küçücük bir tosçu açmak için bile millet birbirini yiyor.

---MERAK ETTİĞİM ŞEYLER---

Hangi AVM’lerde kaç önemli AKP’linin dükkânı, lokantası var
AVM’lerin en kalabalık ve en çok satış yapılan yerleri yiyecek içecek bölümleri. Pek çok dükkân gelip geçen kalabalığı sadece seyrederken yiyecek içecek dükkânlarının önünde kuyruklar oluşuyor.
Doğaldır, çoğu “ucuz gibi görünen” gıda maddeleri satıyor. Millet de sıcak ve temiz bir ortamda kısa sürede karnını doyuruyor, biraz oturup sohbet etme olanağı buluyor, güzel zaman geçiriyor.
İstanbul’da başlayan AVM yapma tutkusu giderek Türkiye’nin her yerini sardı. Bugün İstanbul’da 112 Türkiye toplamında ise 349 AVM var. Yapılanlarla birlikte yeni yılda AVM sayısı 411 olacak.
Bu AVM’lerin yiyecek içecek bölümlerindeki dükkânların kiraları metrekare başına 65 ile 245 dolar arasında değişiyor. Yani 20 metrekarelik bir yerde tost ayran satan bin dükkânın aylık kirası 5 bin doları buluyor.
Gittiğim pek çok AVM’de, çok önemli AKP’lilerin dükkânları, yiyecek içecek bölümlerinde yerleri olduğunu duyuyorum. Hatta bazılarında bunların isimlerini de veriyorlar.
Merakım şu; AVM’lerde dükkanı olan kaç AKP’li yönetici var?
Bunlar arasında bakanlık, Meclis bakanlığı yapmış olanlar var mı?
Milletvekillerinden kaç tanesinin böyle dükkânlara sahip?
Mal ve hizmet satan veya lokantası olan önemli AKP’lilerin hiç kira ödemediği ya da sembolik bir para verdiği doğru mu?
Devletin en tepelerinde oturan bazı kişilerin çocuklarının AVM’lerde sonradan icat edilen “seyyar tezgâhların” sahipleri olduğu doğru mu?
Bazı büyükşehir belediye başkanlarına ait çok büyük alana yayılan kafeteryalara bedava yer verilmemesi halinde AVM’lerin ruhsat alamadığı iddiaları gerçek mi?

--BUNU YAZMAK GEREK—

İşte hâkim bu ama sonu ne olur bilemem
İzmir Karşıyaka Adliyesi’nde görevli hâkim Murat Aydın, haksız ve hukuksuz yere hapse atılan Can Dün¬dar ve Er¬dem Gü¬l’¬e bir mektup yazmış.
Mektubu Sözcü yazarı, Uğur Dündar’ın köşesinde okudum.
Hâkim Murat Aydın, mektubunun başında daha önceki birçok hukuksuzluğa değindikten sonra şöyle diyor; Tüm bu ya¬şa¬nan¬la¬rın; hu¬kuk, ada¬let, yar¬gı adı¬na ya¬pıl¬dı¬ğı söy¬len¬di¬ğin¬de içim ezi¬li¬yor. “Bun¬lar hu¬kuk ve ada¬let ise ben ne ya¬pı¬yo¬rum? Be¬nim inan¬dı¬ğım, için¬de ol¬du¬ğum, ya¬şa¬ma¬sı için her gün çır-pın¬dı¬ğım hu¬kuk bu mu?” İçin¬de bu¬lun¬du¬ğum mes¬le¬ğe, 30 yı¬la ya¬kın¬dır eği¬ti¬mi¬ni alıp uy¬gu¬la¬ma¬sı¬nı yap¬tı¬ğım hu¬kuk bi¬li¬mi¬ne olan ai¬di¬yet duy¬gu¬mu yi¬ti¬ri¬yo¬rum.”
Türkiye’de hala öyle hâkimler var.
İşte hiçbir siyasi önyargı içinde olmadan tamamen hukukun üstünlüğünü ilke edinmiş, bu uğurda her şeyi göze almış, inandığı yolda yürüyen dürüst namuslu ilkeli bir hukuk adamı.
Ne mutlu Türkiye’ye ama, çok kısa bir süre sonra bu hâkimin “darbeci, vesayetçi, paralelci” olduğu yolunda bir tezvirat başlatılacaktır. Ardından da “sen misin bunları söyleyen” denilerek başına bin bir iş açılacaktır.
Falcılık falan yapmıyorum, bugünkü iktidarın yapısı bu çünkü. Dürüstlüğü, namusu, cesareti affetmez.

--FIKRA GİBİ---

65 gözaltı kararı var 43’ü çoktan gitmiş bile
Hükümetin cemaate yönelik operasyonları hız kesmeden sürüyor. Polis dün de eş zamanlı olarak 10 ilde operasyon yaptı, aralarında eski AKP milletvekili İlhan İşbilen’in de bulunduğu birçok kişi gözaltına alındı.
Ancak ilginç olan, dün yakalanmak için aranan 65 kişiden 43’ün bulunamadığı bu kişilerin çoktan yurtdışına gittiği anlaşıldı.
Demek ki cemaatçiler artık çok daha tedbirli davranıyor.
Polis dün yapılan operasyon için “tepe yönetimi” tanımını kullanmış. Yani cemaatin daha üst düzey yöneticileri hedefte demek ki.
Bu arada insanın aklına AKP denince “vazgeçilmez” olarak bilinen Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik’in de önümüzdeki günlerde benzer bir operasyona uğrayacakları konuşuluyor.
İki isim AKP’de cemaate en fazla hizmet eden kişiler olarak biliniyor.

Can Ataklı - Korkusuz 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları