Can Ataklı; Aslında seçim yenilense de yenilenmese de ortada bir tek gerçek var. O da; saraydakinin işinin artık bittiğidir.
Haziran seçimleri saray ve AKP için sonun başlangıcıydı. AKP 13 yıldır tek başına sürdürdüğü iktidarı 7 Haziran’da kaybetti.
Ancak iktidarı boyunca hiçbir demokratik kurala uymayan, hukuku, anayasayı, yasaları ayaklar altına alan, insan hak ve özgürlüklerine sadece “benden mi değil mi” gözüyle bakan bir iktidarın sandıkta seçimi kaybetmesi üzerine çekip gitmesi mümkün değildir.
İktidarı, kendi çıkarları ve ideolojileri gereği “olmazsa olmaz” kabul edenlerin “halk bizi seçmedi” diyerek o koltukları boşaltmaları, bu zihniyetin doğasına aykırıdır.
Nitekim AKP de öyle yaptı. Saraydakinin olağan üstü çabasıyla hiçbir bir hükümet kurulamadı ve yeniden seçime gidildi.
Aslında seçim yenilense de yenilenmese de ortada bir tek gerçek var. O da; saraydakinin işinin artık bittiğidir.
Direnebilir.
Ülkeyi kaosa sokmak için her şeyi göze alabilir.
Anayasal yetkileri kullanma adı altında o yönettiği partinin iktidarda kalmasını bir süre daha sağlayabilir.
Ama artık bitmiştir.
1 Kasım tıpkı 7 Haziran gibi bunun tescillenmesi olacaktır.
Aylardır bunu yazıyorum ve söylüyorum.
Tabii herkes haklı olarak “Tamam AKP gidiyor ama cumhurbaşkanının gitmesi o kadar kolay değil, o nasıl gidecek?” diye soruyorlar.
Haklılar. Çünkü anayasamız gereği Cumhurbaşkanı’nı görevden almak kolay değil.
Cumhurbaşkanı istifa ederek gidebilir.
Ağır bir hastalık geçirir ve sağlık nedenleriyle makamı boşaltabilir.
Ya da hakkında vatan hainliği suçlaması yapılır ki bunun için meclisin dörtte üçünün “evet” oyu kullanması gerekir.
Gelelim püf noktasına. Bir de şu yapılabilir.
Anayasanın 101. Maddesi şöyle diyor; Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Bu maddede iki kelimelik bir değişiklik yapılır.
“Halk tarafından” yerine “TBMM tarafından” denilir.
Hemen altına geçici bir fıkra eklenir; “Bu anayasa değişikliğinin kabul edilmesini takip eden 15 gün içinde TBMM yeni Cumhurbaşkanı’nı seçer. Yeni Cumhurbaşkanı seçildiği an eski Cumhurbaşkanı’nın görev süresi sona ermiş sayılır.”
Bitti mi?
Bitti. Saraydakinin elinde direnecek hiçbir şey kalmaz.
Tabii bunun için Meclis’te 367 oy gerek. O zaman bir kerede sorun biter. Yok 330 bulunursa bu kez referanduma gidilir ki, zaten iş cumhurbaşkanını indirmeye gelmişse bunun hakta da karşılığı var demektir.
--DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER—
Medyanın susturulması yeni seçime hazırlık olabilir
İpek Medya’ya hükümet tarafından el konmasının elbette birinci amacı, muhalefet eden her sesin kısılmasıdır.
İktidarın, özellikle sarayın hiçbir muhalefete tahammülü yok.
Ancak, artık herkesin bildiği bir gerçeği elbette saray ve AKP de biliyor. O da 1 Kasım’da AKP’nin yine kaybedeceği gerçeği.
Şundan adım gibi eminim ki, AKP 1 Kasım’dan sonra da tıpkı Haziran seçimlerinden sonra yaptığını yapacak ve hükümetin kurulmaması için çabalayacaktır.
Eğer koşulları uygun görürlerse mayısta yeniden seçime gitmek için yine Anayasayı kullanmaları sürpriz olmaz.
İnanın bu kez daha da sertleşecekler, her tarafa saldıracaklar ve kaos ortamı yaratmak için ellerinden geleni yapacaklardır.
Özellikle sarayın baskısı ile yeniden bir seçim kararı alınması aşamasında buna karşı çıkışların en cılız biçimde kalması için de şimdiden önlemler alacaklardır.
Bana göre bunlardan biri cemaat medyasını susturmak.
Eskiden bütün kirli işleri birlikte yapsalar da cemaat medyası iktidara ve saraya yönelik çok ciddi muhalefet yapıyor.
Bu medya susturulduğunda geriye sadece Doğan Grubunun CNN’i ve Halk TV ile birkaç muhalif uydu kanalı kalıyor.
Yani bir kez daha seçime giderken bir iki kanal dışında nereyi izlersek izleyelim saraydakini, AKP’yi ve yapılanların ne kadar iyi olduğunu anlatanları göreceğiz.
Medyaya baskıya bu gözle de bakın.
--ÖNERİ—
Vatan Partisi bir hamle yapmalı
Vatan Partisi 1 Kasım seçimlerine de katılıyor.
Ancak seçime çok az zaman kalsa bile bir hamle yapabilir ve kamuoyunda büyük sempati toplayabilir.
Önerim şu; Vatan Partisi bu seçime katılmamalı ve üyelerini CHP’ye oy vermeye çağırmalı.
“Olmaz ki, CHP düzen partisi, üstelik Vatan Partisi’nin önceki işbirliği önerilerine kulak tıkadı” denilebilir.
Ancak şu gerçeği de görelim. CHP- Vatan Partisi arasında en üst düzeyde görüşme sağlandı. Ancak bir sonuç çıkmadı.
Son seçimlerde Vatan Partisi 161 bin oy aldı. Genelde çok küçüktür bu sayı ama küçümsemiyorum çünkü birçok yerde AKP kıl payı farkla bir milletvekili çıkardı. Vatan Partisi’ne giden oylarla durum terse dönebilirdi.
Geliyorum önerimin can alıcı yerine. 1 Kasım’da AKP’nin 276’yı geçmesi çok zor. Bu durumda hükümetin kurulamaması ve tekrar seçime gidilmesi olasılığı var. Olmasa bile hangi partiler arasında olursa olsun bir koalisyon hükümetinin uzun ömürlü olması çok zor.
Yani bir koalisyon olsa bile 18 ay içinde bir erken seçim kaçınılmaz olabilir.
İşte 1 Kasım’da Vatan Partisi CHP’ye destek verirse, bir sonraki seçimde CHP ile seçim işbirliği yapmaları kolaylaşacaktır. Bu da Meclis’e CHP listelerinden Vatan Partisi adaylarının girmesi demektir.
--BUNU YAZMAK GEREK—
Cumhuriyet Bayramı’nı da kirletiyorlar
Bugün en büyük ve önemli günümüz.
Bugün Cumhuriyet’in ilanının, aydınlık Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum günüdür.
Bugün Atatürk Cumhuriyeti’ni dönüştürmek, Türkiye’yi bir Arap devletine çevirmek isteyenler bile eğer iktidardaysalar bunu Cumhuriyet’in kuruluş felsefesi, devrim ve ilkelerine borçlular.
Çünkü o Cumhuriyet’in demokratik yapısından, insan hak ve özgürlüklerine saygısından, hukukundan yararlanarak iktidara geldiler.
O iktidarın başı saraydaki kişi, 13 yıllık iktidarı boyunca her yıl Cumhuriyet Bayramı’nı değersizleştirmek, içini boşaltmak için elinden geleni ardına koymadı.
Kimine hasta diye katılmadı, kiminde bir bahane uydurup törenleri engelledi, katılmak zorunda kaldıklarında da suratından düşen bin parça oldu.
O kişi şimdi kalkmış “Bu yıl 81 ilden 10’ar kişi saraya gelecek. Böylelikle ilk kez Cumhuriyet Bayramı Cumhur’la birlikte kutlanacak” diyor.
Ayıptır. Vallahi ayıptır.
Sanki bu halk en büyük bayramını bugüne kadar hiç kutlamamış da saraydaki bu yıl lütfedip bayram kutlatıyor.
Her değerimizin içini boşalttınız, kendine göre yorumladınız, kirlettiniz, ama bari istemeseniz de şu günde Cumhuriyet’ten uzak durun.
--KAFAMI BOZAN ŞEYLER—
Baktılar pabuç pahalı tehditler başladı
AKP’li bakan çıkmış diyor ki “Seçimde tek başımıza iktidar olamazsak her şey kötüye gider. Evlatlarınız iş bulamaz, kömür dağıtımında sorun çıkar, yardımlar kesilir.”
Öteki “Tek başımıza iktidar olamazsak mayısta seçim kaçınılmaz olur” diye ahkâm kesiyor.
Bir diğeri “Yine kaosu seçmeyin. Terör bitsin istiyorsanız bizi tek başımıza iktidara getirin” diye adeta esiyor.
Bunlar tehdittir.
Pabuç pahalı gelmeye başlayınca işi tehdite hatta şantaja kadar götürüyorlar.
Hiç olmazsa biraz daha dik durun da Burhan Kuzu gibi “Emanet oy” isteyin.
Saraydakinin ikide bir söylediği gibi “delikanlı” olun.
Ama belli ki delikanlılık falan kalmamış. Gideceklerini anladıkları için “Allah ne verdiyse” diyerek herkese saldırıyorlar.
Can Ataklı - Korkusuz