Şimdi böylesine zarafete pek rastlayamıyoruz
Can Ataklı; 2 yıllık eğitim veren enstitülerde en az ilkokulu bitirmiş öğrencilerin Türk giyim ve el sanatları konusunda bilgi ve becerilerini geliştirmeleri sağlanıyor.
BUNU YAZMAK GEREK
Kaldırın artık 65 yaş yasaklarını
Yazımın başlığı “65 yaş” diyor ama bu kapsama “12 yaş altı” çocukları da katmak gerekiyor.
Korona yasakları içinde en akıllara ziyan olanı 65 yaş ve üstü olanlara uygulanan yasaklar
Hiçbir mantığı olmayan bu yasaklar bir yıla yakın süredir uygulanıyor.
Yararı olmadığı kesin.
Ancak bıraktığı hasar artık onarılamayacak kadar büyüyor.
Bir kere bu yasak anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı.
İkincisi bilimsel verilere aykırı.
Üçüncüsü insan hak ve özgürlüklerini de ihlal ediyor.
Böyle bir yasak medeni ülkelerde asla uygulanmıyor.
Hiçbir medeni ülke yıllarca toplum için çalışmış, emek vermiş, alın teri dökmüş, vergi ödemiş, yeni nesiller yetiştirmiş yaşlı insanlarına karşı zulmetmeyi düşünmüyor bile.
Bizimkiler hariç.
Ayrıca tüm medeni ülkelerdeki sayısal veriler gösteriyor ki tüm toplum içinde koronaya karşı en az yakalanan yaş grubu 0-14 ile 65-79 arası.
İnternetten Polimetre Araştırma Şirketi’ni bulup bu konudaki son verilerine bakabilirsiniz.
Tabloları geçen cuma günü Tele1’deki programımda yayınlamıştım.
65 yaş üstü olanlar belki topluma saygıları nedeniyle günde sadece 3 saat sokağa çıkabilme hakkına bile razı olabilecekler, ama o üç saat içinde öyle ağır hakaretlere, aşağılanmalara maruz kalıyorlar ki tahammül edilir gibi değil.
Bir kere, korona konusunda son derece beceriksiz olan iktidar 65 yaş üstü olanları koronayı yayanlar olarak lanse etti.
Bu yüzden daha genç olanlar, yaşlı insanlardan sanki vebalıymışlar gibi kaçar oldular.
Torunlarını dedelerine, anneannelerine göstermeyenler bile var.
65 yaş üstü olanlar, izinli saatlerinde toplu taşıma araçlarına binemiyor.
Yasak saati başlarken AVM’lerdeki ve marketlerdeki “65 yaş üstü olanlar lütfen çıksınlar, kendilerine satış yapılmayacaktır” anonslarına maruz kalıyorlar.
Böyle bir rezillik olabilir mi?
Yasaklar 12 yaş altı çocuklar için de çok saçma.
12 yaş altı çocuklar yasak saatleri arasında yanlarındaki ebevenleriyle toplu taşıma araçlarına binemiyor, AVM’lere ve marketlere giremiyor.
Bir anne veya baba çocuğunu bırakacak yeri yoksa, alışverişe gidemiyor, toplu taşıma aracına binerek çocuğunu doktora götüremiyor örneğin.
Kendisi de 65 yaşın üzerinde olan ve 12 yaş altı torunlara sahip AKP genel başkanını, bu saçma sapan yasağı bir kere daha düşünmeye ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “Kaldırın bunu” talimatı vermeye davet ediyorum.
ÇOK GÜLDÜM
Bu pazarın fıkraları
Bu hafta sizleri yine Yıldırım Tuna’dan gelen fıkralarla baş başa bırakıyorum
Ayı avının böylesi
İki adam ayı avı için dağda bir kulübe kiralamışlar, biri tüfeğini alıp ava çıkmış, diğeri şömineyi yakmış keyifle konyağını yudumlamakta..
Ava giden avcımız kulübeden biraz uzaklaşır uzaklaşmaz dev bir ayıyla burun buruna gelmiş, heyecanla ateş edip kurşun da hayvanı sıyırınca yaralı ayı müthiş bir kızgınlıkla kaçan avcıya saldırmış..
Can havliyle elindeki tüfeği de fırlatıp kulübeye doğru koşan avcı, her saniye büyük bir hızla ona daha da yaklaşan ayıdan kurtulmak için koşmuş, koşmuş, tam pençeyi yiyecekken kulübenin eşiğine takılıp yere kapaklanmış, o sırada ayı da kulak patlatan naralarla hemen arkasından dalmış kulübeye, adam korkuyla yerden yay gibi fırlayıp açık pencereden dışarı zıplarken “ Heyy..!” diye seslenmiş korku ve hayretle elinde konyak kadehi ile titreyerek olayı izleyen arkadaşına, “Ben bir tane daha bulup gelene kadar sen bunun postunu falan yüzüver..!”
Tavşanın savunması
Kurt sürüsü bir dişi, bir erkek tavşanı takip edip sık çalılıkta sıkıştırmışlar. Bir süre nefesini tutup durum değerlendirmesi yapan erkek tavşan dişisine dönüp “Kaçalım mı?” diye sormuş, “Ya da istersen birkaç gün bekleyip sayıca çoğalıp şunlara saldıralım?”
Fil hafızası
Filler asla unutmaz.. Yıllar geçse de en ufak detayı hatırlarlar..
Boş versene be abi, bak bi borç ver hafızaları anında sağır duvar köftehorların..
KOMİK
Çaydanlık değil Alaattin’in Sihirli Lambası
Bu fotoğraf sosyal medyada dolaşıyordu.
Aslında yeni de değil.
Tamamen espri amaçlı yapıldığı belli.
Ama çok komik değil mi?
Tabii otomobil kullanan ve gösterge panelindeki işaretlerden anlayanlar için.
NOT: Herkesin arabası yok. Bilmeyenler de olacaktır mutlaka. Gösterge panelinde bu işaret yandığında “yağ bittiğini” haber verir. Uzun süre böyle gitmek motorun yanmasına neden olabilir.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Şimdi böylesine zarafete pek rastlayamıyoruz
Geçenlerde Beylerbeyi Sarayı’nın hemen yanındaki Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü’nün otoparkına bırakmıştım arabamı.
Çıkmadan önce binanın içindeki müze gibi düzenlenmiş geniş bir avlu ve camekanlar içinde sergilenen objeler olduğunu görünce içeri girdim.
Yöneticilerden biri görüp tanıyınca ilgilendi ben de sorular sorma fırsatı buldum.
Olgunlaşma Enstitüleri 1945 yılında kurulmuş. Şu anda 11 ilde 12 enstitü varmış.
2 yıllık eğitim veren enstitülerde en az ilkokulu bitirmiş öğrencilerin Türk giyim ve el sanatları konusunda bilgi ve becerilerini geliştirmeleri sağlanıyor.
Ayrıca geleneksel Türk giyim ve el sanatları alanlarında araştırma, geliştirme, değerlendirme, arşivleme ve üretim çalışmaları yapan kişiler yetiştirilerek Türk el sanatlarının yaşatılması sağlanıyor.
Enstitü yöneticileri pandemi nedeniyle eğitimin bu yıl biraz aksadığını ancak sınırlı da olsa derslerin devam ettiğini söylediler.
Girişteki avluda sergilenen Türk sanatı örneklerini izlerken geçmiş yılları hatırladım.
Türkiye’de moda devleri oluşmadan ve dünya modasının ünlü markaları ülkemize gelmeden önce Olgunlaşma Enstitülerinde pek çok ünlü isme muhteşem kıyafetler dikilirdi.
Olgunlaşma defileleri de büyük sükse yapardı.
Olgunlaşma Enstitülerinin revaçta olduğu yıllarda ortaya konan eserlerin güzelliği ve o dönemlerin kadınlarının zarafeti de bir başkaydı.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları