loading
close
SON DAKİKALAR

Tek bir soru bile sormamışlar

Can Ataklı
Tarih: 22.11.2012
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı yazdı, ''AKP milletvekilleri hükümete tek bir soru önergesi bile vermemiş. Hiçbir soruları mı yok, yoksa sormaya mı çekiniyorlar?''

TBMM’nin görevi yasaları yapmak ve icrayı yani hükümeti denetlemektir. Meclis denetlemeyi yazılı ve sözlü soru önergeleri, meclis araştırma önergesi ve genel görüşme (gensoru) önergesi gibi yollarla yapar.

Bunların dışında bütçe görüşmelerinde de Meclis hükümetin tüm hacamalarını ele alır, denetler, onaylar veya onaylamaz, yenisi için yetki verir.

Bir eski milletvekili dostum “Aslına bakarsan Meclis’in tek denetleme organı soru önergeleridir, milletvekilleri ancak soru önergeleriyle varlık gösterebilir, gerisi komisyon çalışmaları ve Meclis Genel Kurulu’dur, ama orada sadece oylamaya katılmış olurlar” demişti.

Soru önergeleri neden çok önemli?

Çünkü hükümetler uygulamalarını, bunların gerekçelerini her zaman açıkça kamuoyu ile paylaşmazlar. Hükümetler hatalı işlerini de açıkça ilan etmezler.

Hükümetin denetimindeki devlet görevlilerinin, yasa dışı işlemleri, hatalı tutum ve davranışları, yanlışları eğer didiklenmezse pek ortaya çıkmaz.

Hele medyanın baskı altında olduğu dönemlerde, bazı gerçekleri öğrenmek çok zordur.

İşte soru önergeleri sayesinde kamuoyuna açıklanmayan bilgi ve belgeler “anayasal zorunluluk” olarak ortaya dökülür.

Anayasa’nın 99’uncu maddesi milletvekillerinin verdiği yazılı sorulara hükümetin en geç 15 gün içinde cevap vermesini şart koşar.

Ancak Meclis internet sitesinde de görülebileceği gibi AKP hükümeti kendisine iki yılda yöneltilen 10 bin 333 soru önergesinin yarıdan fazlasına ya hiç cevap bile vermemiş ya da 15 günlük süreden çok sonra, hatta aylar sonra cevap vermeyi uygun görmüş.

Şimdi çok garip bir bilgi vermek istiyorum. 10 bin 333 yazılı soru önergesinin 5275’ini CHP milletvekilleri vermiş. MHP milletvekilleri 4059 yazılı soru önergesi yöneltmiş. 904 yazılı soru önergesi de BDP tarafından verilmiş. 95 yazılı soru önergesi ise bağımsız milletvekillerinden gelmiş.

Topladığınız zaman 10 bin 333 oluyor.

Peki burada bir parti eksik değil mi?

Eksik tabii.

AKP milletvekilleri hükümete tek bir soru önergesi bile vermemiş. Biri bile soru sormamış.

Sorun iktidar milletvekillerinin “her şeyden memnun” olması değildir.

Her şeyden memnun olsanız bile aklınıza takılan, merak ettiğiniz, açıklanmasında yarar umduğunuz bir tek konu çıkmaz mı?

AKP milletvekillerinin soracak hiçbir soruları mı yok, yoksa sormaya mı çekiniyorlar?

*****


İsrail’deki Türkler’den mesaj

Kurulduktan sonra Türkiye’den de birçok Yahudi İsrail’e göç etti.

İsrail’deki Türk Yahudiler Türkiye ile ilişkilerini kesmedikleri gibi İsrail’de ciddi bir Türk lobisi oluşturuyorlar. Sanıyorum bütün gazetecilere olduğu gibi bana da İsrail’deki Türkiyeliler Birliği’nden bir mesaj geldi.

İsrail’deki Türkler çatışmalarda tek suçlunun İsrail olmadığını belirterek “Türkiye’deki ön yargı, kin ve nefret duygularını uyandıracak üslupta yansıtılıyor, bu bizi çok üzüyor” diyorlar. İsrailli Türklerin dikkat çektiği noktalar şunlar:

- Gazze’den İsrail’e 1000’in üzerinde roket atıldı.

- Kudüs başta olmak üzere birçok İsrail kentinde çok büyük hasarlar oluştu.

- İsrail halkının yüzde 45’i bu roket saldırılarının etkisi altında.

- İsrail’de ölü sayısının az olması halkın güvenlik konusunda aldığı çok iyi eğitim sayesindedir.

- İsrail yüksek teknolojisi sayesinde roketlerin atıldığı noktaları. saptayabiliyor ve sadece bu noktaları vuruyor.

- Türkiye’yi çok seviyoruz ve Türk halkının gerçekleri öğrenmesini istiyoruz.

- Türk hükümetinin sadece İsrail’i suçlaması bizi çok üzmektedir.

*****

Din dersinde cinler periler olmaz

Bu yıl müfredata sokulan Kuran dersleri ile ilgili bir babaanneden aldığım mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum. yorum yapmayacağım:

“Sevgili Can Ataklı; Hükümet’in, 4+4+4 yeni müfradatı; ‘Dindar nesil yetiştireceği’den yola çıkılarak, bugünkü gelinen durumu aklım almıyor. Din dersine giren hocasının anlattıkları karşısında, 4 sınıfa giden torunumun kafası allak bullak olmuş hâlde. Akşam yatağa girip ışıkları söndürdüğümüzde, yanıma sokularak; ‘Babaanne din öğretmenimiz bugün yine cin, peri, şeytanı anlattı bize. Çok korkuyorum ben. Şimdi burda mı onlar? Işığı yakalım mı babaanne? Ne yapmazsak çarpmazlar bizi?’

Ben de din dersi verilme taraftarıyım. Fakat pericilik, cincilik, şeytancılıktan uzak, tüm dinlerin nasıl ve hangi ihtiyaçtan doğduğu gerçeği öğretilme arzusuyla. Psikolojileri bozulmakta olan küçücük beyinler, bu tür dogmatik, ucuz hayalci inançlarla şartlandırıldıkça, akıllar daha da tutsak olacak diye düşünüyorum. İktidar, din kalıntılarından medet umarak mı kuşatacak ülkeyi? Kapatılan oda ışıklarımız değil sorun. Taze beyinlerin ışığını söndürmeye aday hocalar istemiyoruz okullarımızda. N. T.”

*****


Umut Oran’ın 168 sorusuna hiç cevap verilmemiş

Salı günü Ergenekon ve Balyoz davaları ile ilgili suç duyurusunda bulunan ancak yargının dönüp bakmadığını Orhan Aykut’un mektubunun bir özetini paylaşmıştım.

Konuyu ilk önce mayıs ayında Ergenekon tutuklusu Org. Bilgin Balanlı’nın mektubuna dayanarak yazmıştım.

O yazı üzerine CHP Milletvekili Umut Oran da bir soru önergesi vermişti.

Orhan Aykut’tan mektup gelince Umut Oran’ı arayıp “Soru önergenizin cevabını bana da gönderebilir misiniz?” diye sordum.

Umut Oran “Adalet Bakanlığı bu soru önergesini 6 ay geçmesine rağmen hâlâ yanıtlamadı” dedi.

Bu bilgiyi alınca “Nasıl olur, 15 gün içinde yanıtlaması gerekmiyor muydu?” dedim.

Umut Oran “Anayasaya göre öyle ama, hükümet soru önergelerine cevap vermeyi keyfi hâle getirdi, ister yanıtlıyor istemezse yanıtlamıyor, bazılarını ise çok gecikmeli olarak yanıtlıyor” cevabını verdi. “Yanıtlanmayan başka önergeleriniz var mı?” diye sordum.

Çok ilginç bir cevap verdi.

Umut Oran ikinci dönemine girdiğimiz yasama yılında 282 yazılı soru öngeresi vermiş.

52’sine yasal süre olan 15 gün içinde cevap verilmiş. 62 yazılı soru önergesinin cevabı yasal süre çok aşıldıktan sonra gelmiş.

Kalan 168 yazılı soru önergesine Başbakan ve ilgili bakanlar henüz bir cevap vermemişler.

Demokrasimiz çok mu ileri gitti ne?

*****


Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Artık her önüne gelen inşaat yapamayacak” demiş. Nasıl yani? Sadece AKP binasının önüne gelen mi yapabilecek? (Gani Yıldız)

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları