loading
close
SON DAKİKALAR

MHP’liler Bahçeli’ye ne diyecek?

Can Ataklı
Tarih: 03.10.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Bir tarafta muhalefetin cılızlığı ve pasifliği diğer tarafta iktidarın fütursuzluğu baş döndürüyor. Önceki gün ise aslında zihinlerimizde var olan bir sahtekârlığın itirafı ile karşılaştık.

ANALİZ

Sahtekârlığın itirafı

Siyasette trajik günler yaşıyoruz.

Bir tarafta muhalefetin cılızlığı ve pasifliği diğer tarafta iktidarın fütursuzluğu baş döndürüyor.

Önceki gün ise aslında zihinlerimizde var olan bir sahtekârlığın itirafı ile karşılaştık.

Salı günü partisinin grup toplantısında her zaman yaptığı gibi muhalefete çok ağır sözler söyleyen bununla da yetinmeyip CHP’yi, Halk TV’yi ve 4 gazeteciyi adeta “indirin bunları” talimatıyla hedef gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli aynı akşam meclis resepsiyonunda kalabalığı yararak yanına gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e “üzülmüyorsunuz değil mi, bazen siyaset gereği konuşuyoruz” dedi.

Özgür Özel de olanca nezaketle “Olur mu öyle şey, herkes düşündüğünü söyler aslolan sevgi ve saygıdır” diye karşılık verdi.

Nedir bu?

Ne olacak, siyasi sahtekârlığın, iki yüzlülüğün itirafıdır.

Bunun adı asla siyasette yumuşama, gerginliği azaltma veya nezaket değildir olamaz.

İki tavır arasındaki dağlar kadar fark aslında Türkiye’deki siyaset erbabının 85 milyon insanı salak yerine koymasıdır.

Bahçeli ve Özel’in sözlerinden her şeyin aslında bir tiyatro oyunu olduğunu anlıyoruz.

Türkiye çok büyük bir pasta.

Bu pastayı yemek için sözde değişik fikir ve görüşteki insanlar bir araya gelmişler, hesapta birbirlerini yiyor gibi görünüyorlar ama aslında birlikte tüm milleti yiyorlar.

Bütün bunlar sadece bir kişiye çok yarıyor.

O da AKP Genel Başkanı Erdoğan.

Millet geçim derdinde.

Millet can derdinde.

Millet ayakta kalma derdinde.

Siyaset ise sahtekârlık üzerine kurulmuş bir oyunun parçası.

Erdoğan, tüm yetkiyi ve gücü ele geçirmiş olarak bu büyük tiyatronun yönetmeni konumunda.

Yönetmen hiç değişmiyor, siyasi parti lideri ya da milletvekili olan figüranlar gidip geliyor.

Sonuçta bu milletin kanı emiliyor.

Bu millet birbirine düşürülüyor.

Bahçeli’nin itirafı bana göre bir kırılma noktasıdır.

Tiyatro oyunu itiraf edilirken, öte yandan “İsrail’le savaş” masalı uydurularak millet birlik ve beraberlik ruhu içinde Erdoğan’ın arkasında toplanmaya çağrılıyor.

Bütün muhalefet seyrediyor.

Koca bir millet çaresiz seyrediyor.

Açık yazayım, bunca yıllık hayatımda tüm ülkenin bu kadar çaresiz kaldığına hiç tanık olmadım.

Büyük sıkıntılarkrizler hatta darbeler yaşandığında bile bir çıkış yolu öngörülebiliyordu.

Ama şimdi durum farklı.

Balık baştan kokmuyor, tümüyle çürümüş halde.

“Çare tükendi” demek gelmiyor içimden ama bu kez galiba çok zor artık.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Ordu’yu delik deşik ediyorlar

Başlığı okuyunca silahlı kuvvetler zannetmeyin, onu çoktan delik deşik ettiler zaten, sözünü ettiğim Ordu, Karadeniz’in doğa harikası ili Ordu.

TEMA’nın raporuna göre, 1991 yılında turizm merkezi ilan edilen Ordu’nun şu doğal özellikleri var;

- Burada bulunan mendereslerin dünyada eşi ve benzeri yoktur.

- Bu bölge yeraltı su kaynakları ile çok zengindir. Çölleşmeye doğru giden Türkiye’de, Karadeniz Bölgesi su rezervi anlamında en önemli bölgelerden birisidir.

- Perşembe Yaylası, UNESCO miras adayı olarak gösterilmiştir.

Şimdi sıkı durun; AKP iktidarı Ordu’da yüzlerce maden arama ruhsatı verdi.

Özellikle altın aranıyor.

Maden arama ruhsatı alan şirketler, “Doğaya dokunmuyoruz şu anda sondaj çalışmaları yapılıyor” diyorlar ama Ordu’nun her tarafında hummalı bir çalışma var.

Altına rastlanması halinde siyanürle üretim yapılacak elbette.

Ordu halkı, köylüler ve doğa severler ayakta, her gün protesto gösterileri yapılıyor, mahkemelerde davalar açılıyor.

Ama her zamanki gibi “para” üstün geldiği için iktidar kulak asmıyor.

Sivil toplum kuruluşlarının raporlarına göre en değerli bölge olan Aybastı Perşembe Yaylası ve Korgan Yaylası sınırında tarım alanlarının yüzde 76’sı meralarının yüzde 64’ü nadir canlı tür çeşitliliği, doğal ve kültürel özellikleriyle tabiatı koruma alanı, milli park gibi statülerle koruma altına alınmış alanlarının yüzde 91’i arkeolojik sit alanlarının yüzde 94’ü ve tohum-meşcere alanlarının tamamı için arama ruhsatı verildi. Sadece bu yaylada 600 sondaj yapma yetkisi var.

Zihniyet hep aynı; dur durak yok, para gelecekse doğamız ve geleceğimiz tarumar edilebilir.

ŞAŞIRDIM

İlaçta böyle numarayı da ilk kez görüyorum

İlaç sanayi çok şaibeli bir sektör, bizde değil, dünyada böyle.

Hatta öyle ki “silah sanayinde bile görülmeyen şeytanlıklar ilaçta yaşanır” görüşü bile yaygındır.

Bir dostumun başına gelen olayı anlatmak istiyorum, gerçekten de ilaç konusunda ne numaralar yapıldığını öğrenince çok şaşırdım.

Bu dostumun gut hastalığı vardı.

Tekrar yakalanmamak için “idame tedavisi” olarak her gün 300 miligramlık Ürikoliz adlı ilacı kullanmak zorunda.

3 ay kadar önce üretici ilaç firması 1 kutuda bulunan ilaç miktarını 50 tabletten 100 tablete çıkarıp fiyatını da makul ölçüler dışına taşarak 320 TL yapmış.

Ancak ne hikmetse SGK 50 tabletlik Ürikolize destek verirken tablet sayısı 100’e çıkınca desteği kesmiş.

Yani hastalar bugüne kadar kullandıkları ilacı artık kendi paralarıyla almak zorunda.

Piyasada artık 50 tabletlik Ürikoliz bulunamıyor.

“İnanılır gibi değil” diyorsunuz değil mi?

Valla iktidarda AKP varsa inanılır her şeye.

SOSYAL MEDYADAN

Kafalar karışınca senaryolar çoğalıyor

Ortadoğu cehenneme döndü, Erdoğan bir gün Yunanistan’a bir gün İsrail’e girmekten söz ediyor.

Türkiye savaş korkusu ile Erdoğan’ın arkasında hizalanmak isteniyor sanki.

Herkesin kafası karışık, kimse neler olabileceğini tahmin bile edemiyor.

Böyle durumlarda “komplo teorileri” ürer her yerden pıtrak gibi.

Sosyal medya hesaplarımdan birinde okuduğum son komplo teorisine hayli güldüm.

Sizinle de paylaşayım;

Amerikalıların deprem oluşturabildikleri anlaşılıyor.

Güneydeki ve Dedeağaç’taki yığınaklar tamamlanıyor

8 Zırhlı Tugayı teçhiz edecek şekilde zırhlı araç ve teçhizat verilen güneyimizdeki 80.000 kişilik PYD gücünün düzenli ordu haline getirilmesi de tamamlandığında önce İstanbul’da büyük bir deprem yaratılacak.

Bu deprem sonrası oluşan büyük yıkım sonrasında PYD güneyden yaklaşık 5 Zırhlı Tugay gücüyle saldıracak.

Türkiye bu saldırıyı önlemeye çalışırken çoğunluğu bilinçli olarak Gaziantep, Kilis, Hatay, İskenderun, Adana, Mersin bölgesinde yığılmış olan içerideki Suriyelilerle iç karışıklık çıkartılacak, güneydeki Zırhlı Birlikler taarruzunu engellemek için Türkiye savunmaya geçtiğinde Yunanistan Trakya’ya ve Batı Ege’ye saldıracak.

Aynı aşamada Rum Kesimi Kıbrıs’tan saldıracak yani 3 cepheli bir saldırıya maruz kalacağız.

Ne diyeyim, Allah hepimize akıl fikir versin.

Ne yazık ki ülke için iyi bir şeyler yapmak yerine böyle komplo senaryoları ile uğraşıyoruz.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

MHP’liler Bahçeli’ye ne diyecek?

Meclis’in açılışında aslında daha önce de tanık olduğumuz bir olay yaşandı.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, DEM Parti sıralarına giderek tokalaştı.

Gerçi Bahçeli önceki yıllarda da benzer bir nezaket gösterisi yapmıştı.

Ancak bu kez farklı.

Çünkü MHP genel başkanı son seçimlerden bu yana DEM Parti milletvekillerini “Meclisteki PKK” olarak tanımlıyor ve partinin kapatılarak bu milletvekillerinin meclisten atılmasını istiyor.

O halde Bahçeli’nin DEM Parti sıralarına gidip milletvekillerinin elini sıkmasını şöyle bir başlıkla tanımlayabilir miyiz?

“Devlet Bahçeli, PKK’lı teröristlerle el sıkıştı.”

MHP’lileri hoplatır değil mi böyle bir başlık.

Ama gerçek bu değil mi?

Her ne kadar Devlet Bahçeli, siyasetteki bir sahtekârlığı itiraf ettiyse de MHP seçmeninin bu olayı nasıl tepki vereceğini çok merak ediyorum.

OKURDAN MESAJ

Bu tapunun delinmesi gibi bir şey

Tarihimizden gelen “tapu delinmez” deyimini bilirsiniz mutlaka.

Devletin ya da egemen güçlerin vatandaşın malına mülküne el koymasına karşı söylenmiş bir sözdür.

Nice krallar, imparatorlar, diktatörler bile tapulu mala dokunmanın, çökmenin en kötü şey olduğu konusunda birleşmişlerdir.

Ama iktidarın “yeni Türkiye” dediği ülkemizde “tapu delinmesi” olayları yaşanıyor.

Hatay’da depremzedelerin isyanını her halde hatırlıyorsunuzdur.

Bugün de Balıkesir’den bir okurumun gönderdiği mektubu paylaşmak istiyorum.

Birlikte okuyalım;

Sayın Ataklı.

Balıkesir Merkez Hava Limanı terminali için 2013’de DHMİ’ce “Acele Kamulaştırma” kararıyla isteğim dışı elimden alınan, emlak vergisini her yıl “arsa vergisi” olarak yatırdığım 162 m² hisseli arsam için devletim 11 sene sonra  1565 TL arsa bedelini hesabıma yatırmış. Yani 42 Euro.

Üzerine villa ev yapılabilecek, şimdi üzerinde devasa milyarlık uçak terminal binası olan, şehir merkezli bir arsaya devletçe biçilen değer olan 42 Euro’yla bir çift terlik anca alınır.

Tüm hissedarların (30 kişi) terminal binasına giden 4500 m2 (4,5 dönüm) arazisi için toplam 70 bin TL verildi. Neredeyse bir memurun bir aylık maaşı. Vefat eden bir hissedarın 165 m2 arsası için 3 mirasçısı 500’er lira almışlar. Bir koca devlet çıkardığı kanunlarla vatandaşını neden böyle mağdur eder, anlamış değilim. Adalet bu işlemin neresinde?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları