Tarih:
30.08.2017
7 Haziran son serbest seçim miydi?
Çiğdem Toker: 7 Haziran’ın, gördüğümüz son serbest seçim olacağında ise zerre tereddüt görünmüyor.
“Daha yapılmadan kazananı belli olan seçimlere meşruiyet kazandıran aktörler olamayız. (...) Güçlü bir toplumsal muhalefet sergilenmezse, bundan sonra yapılacak hiçbir seçim serbest, adil ve eşit olmayacaktır.”Bu ifade -ve başlıktaki soruya ilham veren vurgu- bir anamuhalefet milletvekiline ait.
Yer; CHP’in bayraksız amblemsiz düzenlediği Adalet Kurultayı.
Eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel’in yönettiği “Geçimde Adalet” başlıklı panelin konuşmacılarından Faik Öztrak’ın konuşması, içeriğindeki uyarılar ama daha çok somut öneriler nedeniyle, özel bir dikkati hak ediyor.
Korkut Boratav, Abdüllatif Şener, Nesrin Nas, Faik Öztrak, İbrahim Halil Sugözü, Mete Gündoğan’ın katıldığı panel, 2019’a hangi ortamda gittiğimize ayna tuttu.
2019’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin, OHAL altında, “bu YSK” ile ne kadar adil ve eşit koşullarda gerçekleşebileceğini sorduğum dünkü yazı konusunun, ertesi gün de güçlü ifadelerle tartışılması ümitvardır.
Kötüye gidişi durdurmak
Şaibeli 16 Nisan referandumu ile başlangıcı üç yıl öncesine dayanan anayasal düzen değişikliği derinleşti. Güçler ayrılığı, yasama, yürütme, yargı arasında, sembolik düzeyde bile olsa denge denetim mekanizması, kâğıt üzerinde bir miktar kalsa da fiilen, “kentsel dönüşüm” benzeri bir yıkıma uğratıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na özel görev vererek TBMM’deki milletvekillerinin dokunulmazlığını resmen ortadan kaldıran; MİT’i Cumhurbaşkanı’na bağlayan değişiklikler başta olmak üzere, sistemsel değişiklikler yapan 694 sayılı son OHAL KHK’siyle de otoriter tek adam rejimi kurumsallaşmıştır.
Adalet Kurultayı kapsamındaki söz ettiğim panelde Öztrak, kötüye gidişin 7 Haziran seçim sonuçlarının iktidarın reddiyle başladığını vurguluyor. Kötüye gidişin durdurulması için sadece Meclis değil, meşru her alan ve mecranın sivil toplum kuruluşlarıyla oluşturulacak platformların kesintisiz olarak kullanılması gerektiğinin altını çiziyor.
Her türlü başkanlığa göre, demokratik standartlar açısından çok daha ileri bir noktada olan demokratik parlamenter rejime dönüşün nihai hedef olduğunu söyleyen Öztrak’ın somut önerileri şöyle:
Adalet ve özgürlük sözleşmesi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na özel görev vererek TBMM’deki milletvekillerinin dokunulmazlığını resmen ortadan kaldıran; MİT’i Cumhurbaşkanı’na bağlayan değişiklikler başta olmak üzere, sistemsel değişiklikler yapan 694 sayılı son OHAL KHK’siyle de otoriter tek adam rejimi kurumsallaşmıştır.
Adalet Kurultayı kapsamındaki söz ettiğim panelde Öztrak, kötüye gidişin 7 Haziran seçim sonuçlarının iktidarın reddiyle başladığını vurguluyor. Kötüye gidişin durdurulması için sadece Meclis değil, meşru her alan ve mecranın sivil toplum kuruluşlarıyla oluşturulacak platformların kesintisiz olarak kullanılması gerektiğinin altını çiziyor.
Her türlü başkanlığa göre, demokratik standartlar açısından çok daha ileri bir noktada olan demokratik parlamenter rejime dönüşün nihai hedef olduğunu söyleyen Öztrak’ın somut önerileri şöyle:
Adalet ve özgürlük sözleşmesi
- Önümüzdeki seçimlerin adil ve serbest şartlarda yapılmasını sağlayacak yeni bir kurumsal çerçevenin derhal getirilmesini sağlamak.
- OHAL’in derhal kalkmasını, Seçim Yasası’nın ve YSK’nin yapısının uluslararası demokratik standartlara uygun olarak değişmesini, adil seçim yapılmasını güvence altına alacak, seçimlerde devlet ile siyaset arasına mesafe koyacak düzenlemelerin yapılmasını, Ceza Yasası’nda soruşturma aşamasında da yargıya müdahaleyi suç sayan düzenlemenin yeniden getirilmesini sağlamak.
Yukarıdaki öneriler, köşeye sığmayacak uzun bir listeden seçtiklerim.
Bu talepler, demokratik baskı yöntemleriyle gündemde tutulup mesafe alınmazsa, 7 Haziran’ın, gördüğümüz son serbest seçim olacağında ise zerre tereddüt görünmüyor.
- OHAL’in derhal kalkmasını, Seçim Yasası’nın ve YSK’nin yapısının uluslararası demokratik standartlara uygun olarak değişmesini, adil seçim yapılmasını güvence altına alacak, seçimlerde devlet ile siyaset arasına mesafe koyacak düzenlemelerin yapılmasını, Ceza Yasası’nda soruşturma aşamasında da yargıya müdahaleyi suç sayan düzenlemenin yeniden getirilmesini sağlamak.
Yukarıdaki öneriler, köşeye sığmayacak uzun bir listeden seçtiklerim.
Bu talepler, demokratik baskı yöntemleriyle gündemde tutulup mesafe alınmazsa, 7 Haziran’ın, gördüğümüz son serbest seçim olacağında ise zerre tereddüt görünmüyor.
Çiğdem Toker: Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları