loading
close
SON DAKİKALAR

Amasra raporlarından rahatsız olmak

Çiğdem Toker
Tarih: 19.10.2022
Kaynak: Çiğdem Toker - Sözcü

Çiğdem Toker; Bununla birlikte Sayıştay bu raporları TBMM'ye gönderiyor. Bu raporlara milletvekilleri görevleri gereği doğal olarak, bizler de gazeteci olarak ulaşabiliyoruz.

Amasra'da 41 madencinin ölümüyle sonuçlanan patlamadaki siyasi sorumluluğu örtme telaşı sürüyor. Cumhur ittifakı, Amasra Taşkömürü İşletmesi'ndeki eksik ve yanlışları daha önce raporlamış olan Sayıştay'ı kötüleme yarışına girmiş gibi.

Sayıştay Anayasal bir kurum.  Kamu kaynaklarını kullanan, bütçeden yani vergilerimizden ödenek ayrılan kamu kuruluşlarını TBMM adına denetliyor, raporluyor. Hacimleri yıldan yıla incelse de bu raporlar nasıl yönetildiğimize ayna tutmayı sürdürüyor. Sayıştay raporlarının bir kısmı yayımlanıyor.  Ancak TBMM KİT Komisyonu'nda müzakere edilen, yani yönetimleri ibraya sunulan kamu sermayeli şirket ve bankaların raporları şeffaf bir biçimde duyurulmuyor.

Bununla birlikte Sayıştay bu raporları TBMM'ye gönderiyor. Bu raporlara milletvekilleri görevleri gereği doğal olarak, bizler de gazeteci olarak ulaşabiliyoruz.

GAZETECİLİK GÖREVİ

Kamunun yönettiği bir kurumda insan hayatına mal olan ihmaller ve kusurların gazeteciler tarafından araştırılıp kamuoyuna duyurulması gazetecilik görevidir.

Tersine, bu yapılmazsa, o raporlar dikkatle okunup haberleştirilmezse bir gazeteci görevini yapmamış olur. Ancak Cumhur ittifakı bileşeni liderler, bakanlar, 41 kişinin hayatına mal olan bu patlamanın gerçekleştiği Amasra Müessesesi'ndeki kurumsal eksiklikleri, hataları bilimsel metotlarla ortaya raporların haberleştirilmesinden çok rahatsız olmuşlar. Yine bildik klişe ifadelerle rahatsızlıklarını dile getiriyorlar.

Bu raporlarda kendilerinin kullandığı dinsel söylemi hatırlatan ifadelerin hiçbir yer almıyor çünkü.

“BİZE KÖMÜR LAZIM”

Bakın patlamada yaşamını yitiren 41 madenciden Soner Ak'ın eşi Özge, Anka Haber Ajansı'na ne diyor: “Gaz kokusu çok var diyordu ama yapacak bir şey yok diyordu. Şef demiş ki bize kömür lazım, sizin keyfiniz değil demiş.

Bunu anlattı salı günü eşim.” Özge Ak'ın bahsettiği “salı”, patlamanın meydana geldiği 14 Ekim Cuma'dan üç gün öncesi. Yani 11 Ekim Salı günü ocakta yoğun gaz kokusu var. Ama “şef” (kimse o) “Bize kömür lazım, sizin keyfiniz değil” demiş. Gerçekten de resmi kayıtlar, söz konusu madende üretilen satılabilir kömür, o madenin potansiyelinin çok altında olduğunu
belgeliyor.

2020 raporuna göre üretilmiş 42  bin 725 ton kömür, bir önceki yıla göre yüzde 20 oranında azalmış tutarı ifade ediyor. Buna karşılık, birim üretim maliyetleri yüzde 15 oranında artmış. Yanı sıra müessese, 2020 yılında 119.2 milyon TL zarar etti. Amasra Müessesi'ndeki bu zararın sebebi, herhalde ne fıtrattır ne de kader. Bilimsel yöntemlerle, uluslararası standartlara uygun  biçimde çalıştırılan madenlerde bu kadar verimsizlik, bu kadar zarar oluşması mümkün müdür?

Ekonomik ömrünü doldurmuş makinalar yerine modern donanımla çalışan, liyakatin hakim olduğu bir madende bir “şef”, “Bize kömür lazım sizin keyfiniz değil” deme cesaretini bulabilir mi? Ancak ne bu eksiklikleri gideriyorlar ne de madenlerin faaliyetine son verebiliyorlar. Madenlerin faaliyetlerine son veremiyorlar çünkü onlar birer istihdam deposu. Çıkarılan kömür de bir kısmı demir çelik üretiminde kullanılsa da yoksullara yardım amaçlı değerlendiriliyor. Böyle berbat bir döngü. Yaşamını kaybeden ailelere verilecek tazminat ise ne madencileri geri getirecek ne de madenleri modernize edecek.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları