loading
close
SON DAKİKALAR

Çiğdem Toker: Cengiz’in gizemli ‘hammaddesi’ zehirli çinko oksit mi?

Çiğdem Toker
Tarih: 29.10.2017

Çiğdem Toker: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan 23 yıl sonra gönderilen Gökçek, son toplantısında Ankara’yı çok sevdiğini söyledi. Ya bir de sevmeseydi...

Bartın’da yaşayan bir okurumdan e-posta aldım. Adı bende saklı.
Son derece göz açıcı satırları, “Cengiz’in gübre tesisinde sorular” başlıklı yazıma dair.
Hani Cengiz’in sahibi olduğu Eti Bakır’a, büyük büyük devlet teşvikleri verildi. Hani Eti Bakır da milyarlık bu teşvikler ile Mardin’in Mazıdağı’nda Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisi yapıyor ya...
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in de inşaatını ziyaret ettiği (ağustos) bu tesisle ilgili iki yazımda da aynı soruya odaklandık:
“AKP hükümeti, Mazıdağı’ndaki gübre tesisi için alınan milyarlık teşvik kararına, neden 1081 km uzaklıktaki İnebolu Limanı’nı da dahil etti?”
Enerji Bakanı Berat Albayrak, İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun sorusuna 10 gün önce bir cevap gönderdi. O cevapta şu kritik cümle vardı:
“Eti Bakır A.Ş’nin Mardin ilinde kuracağı tesisin hammaddelerinden birisi Kastamonu ilindeki tesislerde üretilmektedir. Bu kapsamda söz konusu maddelerin transferine dair gerekli liman yatırımları, revizyon ve modernizasyon çalışmaları da yatırım kapsamına dahil edilmiştir.”

Gizemli hammadde

Albayrak’ın cevabında nedense bu gizemli hammaddenin adı yer almıyor. Okurum, bu hammaddenin Karabük’te faaliyet gösteren Marzinc adlı işletmenin ürettiği çinko oksit olabileceği kanısında. Çünkü çinko oksit bir gübre hammaddesi.
Baca tozlarından elde edilen çinko oksit zehirli. Daha önce Bartın Limanı’ndan nakledilen bu hammaddenin İnebolu ile bağlantısı olabileceğini söylüyor.
Marzinc; Çolakoğlu, Diler, İçdaş, Kaptan ve Kroman tarafından kurulmuş. Yılda 200 bin tona yakın baca tozundan 50 bin ton civarı çinko oksit elde etme hedefiyle.
Karabüklüler bu fabrikadan çok çekmiş. İşsizlik oranının yüksek olduğu ilçede bu işletmede çalışan işçilerin kanında ağır metallare rastlandığı haberleri yer almıştı.
Bu fabrikada üretilen “hammadde” için daha önce Bartın Limanı’ndan sevkıyat yapılırmış. Okurum, Mazıdağı’ndaki gübre fabrikası tevşikine İnebolu Limanı’nın da dahil edilmesinin, baca tozu sevkıyatı için olabileceğini söylüyor.
Gerçekten de Bakan Albayrak, gübre üretiminde kullanıldığını söylediği hammaddeyi, zehirli baca tozu olması nedeniyle açıklamamış olabilir mi?

İSKİ’den davetli içme suyu tüneli

Şimdi okuyacağınız satırlar, bir kulis bilgisi.
Daha doğrusu müteahhitlik piyasasının gündeminden bir başlık. Ama kamu kaynaklarından harcanacak “milyarlık” bir başlık.
Biliyorsunuz, bu köşede sık sık açık, yarışmacı olmayan, rekabetin sağlanmadığı büyük kamu ihalelerine yer veriyoruz.
Söz edeceğim ve yarın yapılacağı konuşulan ihale de böyle.
İSKİ’nin iki buçuk yıl önce hazırlayıp, sonra yapmadığı bir içme suyu tüneli inşaat ihalesi bu.
Kâğıthane-Bahçelievler arasında planlanan içmesuyu tünelinin yaklaşık keşfi, o zaman, yaklaşık 300 milyon TL civarındaymış.
Şimdi aynı projenin yarın davet yöntemiyle “verileceği” konuşuluyor. Önceki tutarın üç katı civarında bir yaklaşık maliyet üzerinden.
Biri nispeten yeni kurulmuş; dördü iyi bilinen toplam beş firmanın davet edildiği, sonucun da şimdiden belli olduğu bile söyleniyor.
Kâğıthane-Bahçelievler arasında içme suyu tünelinden haberlere devam ederiz.

Cumhuriyet daima

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, her şeyden önce yurttaş olmaktı.
Saraylara ve saltanata karşı kanla kurulması bu yüzdendi.
Laiklikti Cumhuriyet, bilimin rehberliğiydi, aydınlanmaydı.
Bugün ne kadar parlamento ne kadar hukuk varsa Türkiye’de, Cumhuriyet de o kadar.
Atatürk Cumhuriyeti 94 yıl önce karşı durduğu karanlık zihniyetçe unutturulmaya çalışıyor.
Ama biz unutmayız.
Unutmayın siz de:
Cumhuriyet bizim, biz milyonların ölmeyen gelecek tasavvurudur.
Ne tebaa olur, ne de biat ederiz.
Cumhuriyet Bayramı’nız kutlu olsun.

Gökçek kent kimliğini bozarak gitti

On yıllardır bize, istifanın tek taraflı işlem olduğu söylenegeldi. Meğer istifanın AKP sözlüğündeki karşılığı “emir demiri keser”miş. İdare hukukuna göre yürütme organı yerel yönetime talimat veremezdi.
Öğrendik ki “liderinin istemesi” istifa için yetermiş. Gökçek yıktıklarıyla gitti. Ankara kimliğini var eden, hafızanın yapıtaşları olan çok önemli yapılar Gökçek riyasetinde yıkıldı. Etibank binası, Marmara Köşkü, Baraj Gazinosu, Danıştay binası, İller Bankası Genel Müdürlüğü, AOÇ Jandarma Karakolu, Maltepe Havagazı Fabrikası...
Başkent, taammüden bellek kaybına uğrarken, o yıktığı tarihsel yapıların molozları önünde zafer pozları veriyordu.
Atatürk Bulvarı, Cinnah Caddesi, sanki birer otobanmış gibi delindi. Trafik altüst oldu. Kaldırımlar küçüldü. ODTÜ Ormanı bir gecede katledildi. Ankara’da Gezi Parkı eylemleri sırasında polis kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük’ün düştüğü yere “Değerli Türk polisi, Ankara sizinle gurur duyuyor” pankartı astırdı.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan 23 yıl sonra gönderilen Gökçek, son toplantısında Ankara’yı çok sevdiğini söyledi.
Ya bir de sevmeseydi...

Çiğdem Toker: Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları