Tarih:
05.11.2017
‘Hazine şirketin muhasebecisi değildir’
Çiğdem Toker: Ekonomide, art arda sevindirici haberlerin geldiği falan yok...
Başlık, Hakan Özyıldız’ın blogundaki yazısından ödünç.
Özyıldız, eski Hazine Müsteşar Yardımcısı.
Bu yazıya katkı koyan eski Müsteşar Yardımcısı Ferhat Emil de öyle.
Her iki ismin ortak özelliği, kamu görevleri boyunca borçlanma meselesiyle ilgilenmeleri. 2001 krizinden alınan dersle çıkarılan Kamu Mali Borç Yönetimi yasasında emekleri büyük.
AKP iktidarının yasal limitleri aşarak, 37 milyarlık ek borçlanma yetkisini torbaya koyduğunu haftalar önce buradan duyurmuştuk.
O “torba”nın yasalaşmasına az kaldı. Özyıldız diyor ki: “Hazine şirketin muhasebecisi değildir. Patronun oğlu aldığı harçlığı bir süre sonra geri verebilir (...) Ama Hazine’nin fazla borçlanmasında fedakârlığı patron değil halk yaptığı için, limit aşıldığında, onun ve TBMM’deki temsilcilerinin bilgilendirilmesi gerekir.”
Emil ise Hazine’nin bu konuda yaptığı açıklamayı sert eleştiriyor.
Hazine’nin bu konudaki açıklamasına yorumu:
“Çok şey söylüyor gibi gözüküp hiçbir konuya açıklama getirmeyen bir ‘açıklama’...”
Devam ediyor: “Hazine açıklamasının vahim tarafı, bunun bir mali kural olduğunun farkına varılmaması. (...) İş, kadere bırakılmış.”
37 milyar TL ek borç talebi, limitin aşılması anlamına geliyor. Ferhat Emil, bu durumu “yasadışılığına kılıf bulmak için Meclis’te yapılacak bir düzenleme ile emrivaki yapılıp bu durumun temizlenmesi” diye niteliyor.
Bunun, Meclis’in kendisini inkârı anlamına geldiğini vurgulayıp “Zira Meclis başta vermediği bir yetkiyi mali yıl sonunda vermiş ve yürütmenin yarattığı fiili duruma boyun eğmiş olacaktır. Bu Meclis’in Bütçe hakkının kendisi tarafından reddedilmesi demektir” diyor.
Özetle, ekonomide, art arda sevindirici haberlerin geldiği falan yok.
Biz mandolinciydik
Okçuluk Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan, blok flüt ve ritmik jimnastik konusunda görüş serdetti. Ona göre ülkemizdeki müzik derslerinde, yıllarca blok flüt çalınması basit bir şey değil. “Bizi kültürleriyle tutsak etmeye çalıştılar” diyor.
Yolu lisans eğitiminde Harvard’dan, meslek yaşamının başlangıcında Dünya Bankası’ndan, yüksek lisans eğitiminde de İtalya’dan geçen Bilal Erdoğan’ın, pek iddialı bir enstrüman sayılmayacak olan blok flütle ilgili kanaatleri, eminim pek çok kişiyi ilkokul yıllarına götürmüştür.
Bizim kuşak, daha ziyade mandolinciydi. Gerçi o da aynı kapıya çıkıyor. Vatanının İtalya olduğu düşünülürse, kültürel tutsaklığımızın mazisi daha geriye dayanıyor.
Yine de blok flüte nazaran, iyi icra edildiğinde hiç değilse neşe ve huzur veren bir sesi vardır mandolinin.
Huzur demişken, Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu denizcilik şirketi BMZ Group, yeni bir “huzur hakkı” kararı almış. 23 Ekim 2017 tarihli Ticaret Sicil’de yayımlanan kararda, “Sayın Necmeddin Bilal Erdoğan’a aylık net 10 bin TL huzur hakkı verilmesine oybirliğiyle karar verildi” deniliyor.
Bu karar, aslında önceki yıllarda alınan benzer yöndeki kararların devamı niteliğinde.
Öyle işte. Okçuluk ata sporu sayılsa da, mandolinin blok flüte mukayeseli bir üstünlüğü var.
O gizemli hammadde piritmiş
Cengiz’e özelleştirme yoluyla devredilen Eti Bakır’ın Mazıdağı’ndaki yatırımı devletten ciddi teşvikler alıyor.
Yılda 750 bin ton gübre üretimi hedefleyen Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri’ne dair teşvik kararnamesine; Mazıdağı’na 1081 km. mesafedeki İnebolu Limanı ile 900 km. mesafedeki Samsun Limanı, Dilaver Barajı su hattı, doğalgaz boru hattında yapılması gerekli yatırımların yer verilmesi merak uyandırıcıydı.
Konuyu birkaç yazıya konu ettim. Enerji Bakanı Berat Albayrak imzalı bir resmi cevapta, Kastamonu’da “bir hammade üretildiği” ifadesi üzerine de bu gizemli hammaddenin ne olduğunu sordum.
Bartın’daki bir okurum da bu hammaddenin gübre üretiminde kullanılan, zehirli baca gazlarından elde edilen çinko oksit olabileceğini belirtmişti. Bu üretimi yapan Marzinc firması, bütün çinko oksitleri ihraç ettiklerini, gönderilen liman dolayısıyla böyle bir kanaat oluşmuş olabileceğini bildirdi.
Cengiz Holding de sorularıma yanıt niteliğinde, yatırımlarını anlatan kapsamlı bir açıklama gönderdi. Özetleyerek paylaşıyorum:
* Söz konusu hammadde, Küre’de çıkarılan “pirit” cevheri. Metal geri kazanım sürecinde kullanılan piritin kavrulması gerekiyor.
* Kavurma sırasında oluşan gazın arıtılıp sülfürik asitin değerlendirilmesi için de bu asitin en fazla kullanıldığı alan olan gübre sanayii ile entegre yapılmasına karar veriliyor.
* Eti Bakır Küre madeninden sağlanan pirit cevheri, yapılacak boru hatlarıyla İnebolu Limanı’na taşınacak. Buradan da denizyolu ile önce Samsun’a, ardından demiryolu ile özel vagonlarda Mardin Mazıdağı’na getirilecek.
* Tesislerin diğer ihtiyaçları olan su ve doğalgaz ise bölgede yapılacak DSİ Diyarbakır Dilaver Barajı ve Bismil-Mardin doğalgaz boru hattından temin edilecek.
Zaman alsa da kamuyu aydınlattığımız kanısındayım.
Şehir hastaneleri bütçesi
2018 bütçe görüşmeleri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda başladı.
Bakanlık bütçeleri, belirlenmiş takvime göre bu ay tartışılacak.
Sağlık Bakanlığı bütçesine göz gezdirirken şehir hastanelerine yapılacak kira ödemelerini merak ettim. Çok yıllı bütçe esasına göre hazırlanan çizelgede, “Yap- Kirala-Devret modeliyle yaptırılan hastanelerin kira bedelleri” üç yılı kapsıyor.
Şehir hastaneleri müteahhitlerine; 2018’de 1 milyar 274 milyon, 2019’da 3 milyar 60 milyon, 2020’de de 5.3 milyar TL kira ödemesi öngörülmüş.
Üç yılın toplamı: 9 milyar 639 milyon TL.
Sadece bu yıl dört şehir hastanesi hizmete girdiği dikkate alınır ve önümüzdeki yıllarda artacağı düşünülürse 2018’in tamamı için ödenecek 1 milyar 274 milyon TL, biraz düşük görünüyor.
Oraya bir soru işareti koydum.
Çiğdem Toker-Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları