Tarih:
26.04.2017
Hâlâ ‘işkenceye sıfır tolerans’ mı peki?
Yıllar önce çıkarıldığı denetime tekrar alınmak gibi bir unvanı elde eden ilk ülke olan Türkiye’yi yöneten kadrolardan özeleştiri beklemek, şüphesiz boşuna.
Bugün gibi hatırımda.Yalnızca ben değil, o tarihte Ankara’da olan çok kişinin 13 yıl önceki o günü unutmadığından neredeyse eminim.
Dönemin Başbakanı Erdoğan Brüksel’den müzakere tarihi alarak döndüğünde, kendisini karşılayan binlerce araçlık konvoyu, başkenti bayram havasında kuşatan coşkulu insan selini, on binlere hitap ettiği mitingi ve henüz kararmamış havada ateşlenen havai fişek gösterisini yani.
Derken Ankaralılar, TBMM’nin önündeki refüje dikilen ve AB üyeliğine kaç gün kaldığını gösteren bir kronometreli saatle şakalaşmaya başladı. Bulvardan geçenlerin gündemini bir süre işgal eden bu saat, neden sonra sessiz sedasız kaldırılmıştı.
***
Türkiye dün, kuruluş amacı “insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü desteklemek” olan AKPM’ce (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi) yeniden denetim sürecine sokuldu.
Yıllar önce çıkarıldığı denetime tekrar alınmak gibi bir unvanı elde eden ilk ülke olan Türkiye’yi yöneten kadrolardan özeleştiri beklemek, şüphesiz boşuna.
Yine de AB Bakanı Ömer Çelik’in AKPM kararının ardından yaptığı açıklamayı dinleyince insan şaşırıyor. Bakan Çelik, kararın adil olmadığını, yapılan tartışmaların Türkiye gerçekliğiyle örtüşmediğini söyledikten sonra devam ediyor:
“O kadar şaşırtıcı şeyler var ki. Türkiye’de işkence olduğu, Çin’den daha fazla tutuklu gazeteci olduğu, tek adam rejimi olduğu gibi şimdiye kadar duyduğumuz tek yanlı kara propaganda düşündürücü.”
Hadi biz servis edilen işkence fotoğraflarını, cezaevlerinden yükselen yakınmaları görmemiş, okumamış olalım.
Daha bir hafta bile geçmedi ki üzerinden.
Kısa adı CPT olan Avrupa İşkence ve Onur Kırıcı Muameleleri Önleme Komitesi’nin Kasım 2016’da tamamladığı işkence raporunun açıklanmasına izin vermeyen hükümet bizimki değil miydi?
15 Temmuz darbe girişimi sonrası İstanbul, Ankara ve İzmir’de cezaevlerine gidip yüzlerce görüşme yapan Komite’nin Başkanı Mykola Gntovskyy, konuşmak istediğini ancak bunu yapamadığını söylemedi mi?
Benzer nitelikteki raporlara hükümetin özel onayını beklemeksizin otomatik yayımlanmasına izin veren ülkeler olduğu düşünüldüğünde (Finlandiya, Monako, İsveç) AKP hükümetinin bu vetosunun gerekçesi konusunda fikir yürütemeyeceğimizi mi düşünüyor hükümet?
Uzun süren tutukluluk, cezaevindeki koşullar nedeniyle intiharlar kayda girmemiş olabilir mi?
CPT’ye 1988’den bu yana üye bir ülkenin hükümeti, hiçbir cezaevinde işkence olmadığından emin olsa bu rapora yasak koyar mıydı?
Kasım 2016’da yayımlanan AB İlerleme Raporu’nda Türkiye’de işkence ve kötü muamele konusundaki artışa yer verilmedi mi?
Yıllarca “sıfır tolerans” prensibiyle yürütülen işkenceye karşı tutumda 15 Temmuz sonrasında artış olduğu tespiti yer almadı mı?
(Cezaevindeki meslektaşlarımıza, çok ciddi hak ihlaline dönüşen uzun tutukluluk sürelerine değinmedim bile.)
Bu kararı hukuksuz olarak niteleyen Dışişleri Bakanlığı’nın, uluslararası hukukta suç olan işkence konusunda Türkiye’nin ne durumda olduğuna dair bir brifinge ihtiyacı olmalı.
Yukarıdaki soruların tamamının yerine geçmek üzere, son soru:
AKPM kararını hukuksuz bulurken, “Hâlâ işkenceye sıfır tolerans” mı demiş oluyorsunuz?
Bunu diyemeyeceğinizi vurguluyor ve meslek yaşamımda ilk kez bir yazımın, somut olgularla tekzip edilmesini istiyorum.
Çiğdem Toker - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları