Tarih:
01.06.2015
Örtülü ödenek ve MİT TIR’ları
Çiğdem Toker; Başbakan’a bağlı örtülü ödenek hesabındaki artışı ilk yazdığımda, takvimler 2012 Ağustosu’nu gösteriyordu.
Başbakan’a bağlı örtülü ödenek hesabındaki artışı ilk yazdığımda, takvimler 2012 Ağustosu’nu gösteriyordu.Suriye’deki “muhaliflere yardım” iddiasının da yer aldığı haberin 1. sayfadan yayımlandığı gazetenin adı Akşam’dı.
Düzenli izlediğim örtülü ödenek gelişmeleri, süreç ilerledikçe, diğer gazetelerin ve beraberinde siyasetin de gündemine girdi.
Bir, üç değil; CHP’sinden MHP’sine, bağımsızına kadar onlarca muhalefet milletvekili, örtülü ödenek harcamalarındaki artış ile Suriye’deki “cihatçı”lara yardım arasındaki olası ilişkiyi sorguladı.
Yasama denetimin bir parçası olan soru önergeleri Meclis arşivindeki yerini aldı.
Fakat Komşu’daki iç savaşa, vergilerimizden toplanan paralarla silah yardımı yapmak gibi, hepimizi, tüm halkı ilgilendiren o ürpertici iddiayla ilgili önergelerin tamamı yanıtsız kaldı.
Örtülü ödeneğin yasal gizliliği, iktidarın umursamazlığına kılıftı.
Örtülü ödeneğin yasal gizliliği, iktidarın umursamazlığına kılıftı.
Sanki ceplerinden harcıyorlarmış gibi, gün geçtikçe halkın parasına daha çok göz diktiler.
Anayasayı çiğneyerek Cumhurbaşkanı’na da örtülü ödenek verdiler.
Cumhuriyet’in MİT TIR’larındaki silahları belgeleyen haberinin bir sonucu da cevapsız kalan önergelerin tümüne toplu yanıt niteliği taşıması.
Anayasayı çiğneyerek Cumhurbaşkanı’na da örtülü ödenek verdiler.
Cumhuriyet’in MİT TIR’larındaki silahları belgeleyen haberinin bir sonucu da cevapsız kalan önergelerin tümüne toplu yanıt niteliği taşıması.
O silahlar yasal ticaretin konusu olsaydı; ne Başbakanlığa bağlı MİT TIR’ında taşınır, ne de ilaç kutusuyla kamufle edilirdi. Dolayısıyla bu silahların örtülü ödenekten karşılandığı, kesine yakın bir olasılıktır. Daha net olan olgu ise bu sevkıyatın süreklilik gösterdiği, dolayısıyla örtülü ödeneğe de aynı doğrultuda daha sık başvurulduğu...
Meclis’in yerine getiremediği denetim görevini Cumhuriyet’in başarması, basın özgürlüğünün ne olduğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdi.
Ne var ki bir kesim bu ‘dünya’ya dahil değil...
Gazeteciliğin, çok ama çok büyük bir güce hükmeden siyasi iktidarı denetlemekten başka bir şey olmadığını anlatamayacağınız belki de tek gruptur “atanmış gazeteci”ler.
Patronları büyük ihaleler alırken, onların görevi, iktidarın ömrüne endekslenmiş, ev, okul “taksitler”i, hep bir üst modeli arzulanan makam araçlarını “vatana ihanet” yalanıyla takasa sürmektir.
O yüzden nefret saçan “ihanet” manşetlerini atanlar arasında, üç yıl önce örtülü ödenek haberini 1. sayfadan yayımlayan gazetenin de bulunması, bize göründüğünden çok fazlasını anlatıyor.
3 kamyon OECD raporunda
OECD’ye bağlı Karaparayla Mücadele Grubu FATF’in, şubatta yayımlandığı ‘Terörist Örgüt ISIL’in Finansmanı’ raporunu bu köşede aynı günlerde yazdım.
Raporun 19. sayfasında yer alan kritik bilgiyi, tekrar paylaşıyorum:
“Suriyeli mültecilerin ihtiyaçları için toplanmış gibi görünen yardımların, IŞİD’le bağlantılı olabileceği vurgulanan bu bölümde, ‘bir defasında’ Ankara ile bağlantılı bir AB ülkesi polisinin Türk yetkililerinden 3 şüpheli kamyonun durdurulmasını istediği, ancak yardım kuruluşlarının organizasyonunun Suriye’deki radikal gruplara gideceğinden kuşkulanılan bu kamyonların, ‘düzenleme eksikliği’ gerekçesiyle durdurulamayacağı yanıtının alındığı.”
Ve soru:
Sözü edilen 3 kamyon, görüntülerini yayımladığımız 3 kamyon muydu? OECD yetkilileri daha fazlasını biliyor mu?
Çiğdem Toker-Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları