Terörün finansmanı mücadelesinde yeni strateji
Çiğdem Toker: FATF, üye ülkelerdeki kurumlarda yaklaşım eksikliği olduğunu ve bunun da kara para aklama riskini artırdığını belirtmiş. Para transferine imkân veren şirketlerin daha iyi izlenmeye ihtiyacı var.
Kısa adı FATF olan Mali Eylem Görev Grubu, kara parayla mücadele amacıyla kurulmuş, uluslararası bir kurum. Meraklısı biliyor, kara para tanımı giderek gelişip değişiyor. Klasik anlamda uyuşturucu, insan kaçakçılığı gibi bilinen alanlara ek olarak suç işleyerek elde edilen bütün gelirler artık kara para sayılıyor.
FATF bu doğrultuda, uzun süredir terörizmin finansmanı konusunu birinci önceliği olarak tanımlıyor. Faaliyetlerini bu konuda yoğunlaştırıyor.
Bugün size FATF’in yeni bir raporundan söz edeceğim. İki gün önce yayımlandı.
G20 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarıyla yapılan toplantının özeti niteliğindeki bu raporda, küresel düzeydeki yeni “tehditlerin” gelişimi ve neler yapıldığı aktarılıyor.
Terörizmin finansmanına daha kapsamlı ve etkili bir yaklaşım amacıyla “Yeni Operasyonel Plan” hazırlandığı duyuruldu.
Raporda, pek çok ülkenin, terörizmin finansmanı konusunda önemli risklerle karşı karşıya bulunmasına karşın, mücadele için işin daha çok başında olduğu vurgulanıyor.
“Yeni Operasyonel Plan” risklerin türleri, tanımlanması, nasıl analiz edileceği gibi alanlarda üye ülkelere yardım desteği vaat ediyor.
Bu amaçla da kurum bünyesinde yeni bir Eğitim Araştırma Enstitüsü kurulmuş.
Enstitü, tehditlere karşı bozucu mücadele stratejileri üzerine çalışıyor. Üye ülkelerin kurumlarıyla işbirliği sürecinde özel sektör ile bilgi paylaşımının da önemine dikkat çekiliyor raporda.
FATF, daha sıkı önlemler alınacağını ve üyelere düzenli ve güncel bilgi sağlanacağını da bu raporla duyuruyor.
Konunun bizimle ilgili kısmı ise Maliye Bakanlığı’na bağlı MASAK’ın ilgi alanına giriyor.
Zahmetsiz kazanç kültürü
Bilenler, Çiftlik Bank dolandırıcısının Farmville oyunundan esinlendiğini söylüyor.
Yine de 100 bine yakın kişiyi 500 milyon TL’ye yakın dolandırdı denilen Mehmet Aydın’ın esas cevheri, hayatının merkezine kolay kazancı koymuş insanları bilip sezmesinde yatıyor. Türkiye’nin suçluların iadesi anlaşması yapmadığı ülkelerden biri olan Uruguay’ı seçmesi de bu “cevher”in bir parçası.
Sülün Osman, banker skandalı, Yimpaş, Jetpa akla bir çırpıda gelenler...
Çiftlik Bank vurgunu, kaç nesil geçerse geçsin, bizim toplumda zahmetsiz kazanç eğiliminin değişmediğinin bir kanıtı. Tabii “din” unsurunun, kanmaya, kandırılmaya, hatta kandırılmış gibi yapmaya da muazzam bir doğal zemin oluşturduğunu unutmayalım.
Üretmeden, kolay yoldan zahmetsiz kazanca gönül indiren insanların bu kadar çok olduğu toplumda, kim bilir daha ne Mehmet Aydın’lar, ne Uruguay’a kaçışlar görürüz.
Olaya dair yegâne üzüntüm, birkaç yıl önce aramızdan ayrılmış Uruguaylı gazeteci/ yazar Eduardo Galeano’nun yorumundan mahrum kalacak olmamız.
Tüm yaşamı, her çeşit ve her düzeydeki hırsızların/zalimlerin kötülüklerini anlatmakla geçen Galeano’yu bu vesileyle anmış olalım.
Çamlıca Kulesi’nde yönetici değişikliği
Kaliteli yayıncılık hedefiyle planlanan ve bu yıl bitirileceği duyurulan 168 m. yükseklikteki Çamlıca Kulesi, zaman zaman bu köşeye konuk olur.
Çamlıca Kulesi için PTT öncülüğünde (yüzde 50 hissesi PTT’nin) 50 milyon TL sermayeyle kurulan Kule Verici adlı şirketle ilgili haberleri zaman zaman aktarırız.
Yeni havadis ticaret sicilinden geldi.
Kule Verici AŞ’de yönetim kurulu başkanvekili olarak görev yapan (PTT İştirakler Başkanı) Lale Seyhan Şair istifa etmiş. Yeni başkanvekili, yönetim kurulu üyesi (PTT Genel Müdür Yardımcısı) Adil Zembat olmuş. Şair’den boşalan yönetim kurulu üyeliğine ise Elvin Zehra Bozanoğlu getirilmiş.
Bu değişiklik kamu sermayesiyle kurulmuş, yöneticilerine business uçuş, beş yıldızlı otel, bunlar dışındaki harcamaların karşılanması, 5000 TL huzur hakkı adıyla ikinci maaş gibi avantajlar sağlayan ayrıcalıklı bir özel şirket olduğu için not aldım.
Şirketin kuruluşunda kullanılan 50 milyon TL vatandaşın parası olduğu için yani.
Siz de alabilirsiniz.
Havale şirketlerinde risk
Kara parayla mücadele amaçlı FATF raporunda kritik bir bölüm var.
Bankaların dışında, pratik biçimde para havale edilen şirketler var malum.
(Özellikle isim anmıyorum.)
Terörün finansmanı ile mücadele ederken; havale hizmetlerine de erişimin sağlanması gereğinin altını çizip şu önemli ifadeye yer vermiş:
“Havale sektörü, terörün finansmanı ve diğer suç faaliyetlerinin kötüye kullanılmasına karşı savunmasızdır. FATF tavsiyelerinin, havale sağlayıcısı şirketlerce etkin uygulanması ve denetlenmesi gerekiyor.”
FATF, üye ülkelerdeki kurumlarda yaklaşım eksikliği olduğunu ve bunun da kara para aklama riskini artırdığını belirtmiş. Para transferine imkân veren şirketlerin daha iyi izlenmeye ihtiyacı var.
“Bitcoin” fırtınasıyla gündeme giren sanal para da Kurul’un radarlarına girmiş durumda. Rapora göre FATF; sanal para konusunda güçlü bir hukuksal düzenleme bulunmadığını, bunun da suçlularca kötüye kullanılmış olabileceğini not düşmüş.
Bakanlar Kurulu kararındaki gariplik
Dünkü Resmi Gazete’de bir kararname yayımlandı.
Karapınar Enerji İhtisas Bölgesi’ne başvuran yatırımcılarla ilgili.
Sabit yatırım tutarı üzerinden Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bir pay yatırmaları gerekiyormuş. Bu oran “on binde bir” olarak belirlenmiş.
Fakat 17 Mart’ta yayımlanan bu kararın 20 Kasım 2017’de alındığı yine kararnamede yazıyor. Büyük bir zaman farkı bu.
Bakanlar Kurulu neden dört ay geriye giderek karar alıyor? Kararı dört ay önce aldıysa neden bugüne kadar bekliyor?
Oradaki yatırımın Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın ifadesiyle 1.3 milyar doları aşacak olması, bu tuhaf gecikmeyi daha da önemli hale getiriyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları