Tarih:
05.09.2015
Tezkereye evet demek
Çiğdem Toker; Peki kendilerine 'savunma sanayii' adını takan silah şirketlerinin satış gelirleri, daha doğrusu silaha talep neden artar?
Nisan-mayıs-haziran ayları, ekonomi dilinde “ikinci çeyrek”e karşılık gelir.ABD’nin en büyük silah tedarikçisi Lockheed Martin, bu yılın ikinci çeyreğinde 11.6 milyar dolar satış geliri açıkladı.
Bu tutar, şirket beklentilerinin yüzde 4.5 üzerinde.
Geçen yılın aynı döneminden de 300 milyon dolar fazla.
Lockheed Martin, iç piyasadaki (ABD) “zayıf” ortama karşın, satış gelirlerindeki yükselişin, uluslararası piyasalardaki talep artışından kaynaklandığını belirtiyor.
Devam edelim...
İngiltere’nin en büyük silah tedarikçisi BAE Systems’in ikinci çeyrek satış gelirleri 6.2 milyar dolar.
O da satışlarını geçen yılın aynı dönemine göre 100 milyon dolar artırmış.
Ve ABD’nin diğer büyük silah üreticisi Raytheon. Onun ikinci çeyrek satış geliri ise 5.8 milyar dolar. Raytheon’un satışlarında da geçen yıla göre artış var.
Her üç şirket de yılsonunu kârla kapatmayı beklediğini açıklamış.
Peki kendilerine “savunma sanayii” adını takan silah şirketlerinin satış gelirleri, daha doğrusu silaha talep neden artar?
Savaş ve çatışmalar arttığı için.
Peki yıl sonunu kârla kapatacaklarını, yılın ortasında nasıl bilebilirler?
Savaş ve çatışmaların artacağını, siyasi karar alıcıları izleyerek gördükleri, dahası bu kararları yönlendirecek güce sahip oldukları için.
Peki Lockheed Martin’in talep artışı için işaret ettiği uluslararası piyasalar nereyi işaret ediyor olabilir?
Tabii ki Ortadoğu, Afrika ve Kafkaslar.
Gelelim Türkiye’nin bütçesine.
1 ABD Doları’nı 3 TL olarak aldığınızda bütçemiz 157 milyar dolar.
Sadece üç silah üreticisinin yıllık ortalama satış gelirlerinin toplamı, Türkiye bütçesinin yüzde 60’ına yaklaşıyor.
***
O Türkiye’nin, bütçesini henüz hazırlayamayan Meclisi’nde, iki gün önce bir savaş tezkeresi oylandı.
Tezkere geçsin, Ortadoğu’da barış adı altında, daha çok silah kullanılsın diye havaya kalkan elleri izlediğimiz o dakikalar, çoğumuzun kalbi, 3 yaşındaki Aylan Kurdi’nin Bodrum sahiline vurmuş küçücük bedenine bakıp bakıp sıkışıyordu.
Kırmızı tişörtü, lacivert şortu, yeni alınmış gibi duran ayakkabılarına kilitlenmiş bakışlarımızda, babasının elinden fırlayıp gecenin karanlığında denize düşüş anını, kaçıncı saniyede ciğerlerine dolan suyla artık nefes alamaz hale geldiğini, o an neler hissetmiş olabileceğini düşündük durduk.
Sadece bunu düşünmedik.
Nasıl olup da “tezkere” kelimesinin, kendisini solda tarif eden, bu uğurda siyaset yapmak için yola çıkmış insanları böyle hipnotize ettiğini; tek saniyeliğine havaya kaldırdıkları o elin “barış” getireceğine gerçekten mi inandıklarını, buna inanmıyorlarsa neden sosyal demokrasiden söz ettiklerini, birkaç saniyeliğine havaya kalkan o el ile minik bedeni sahile vurmuş Aylan arasındaki o bağı gerçekten göremediklerini mi düşündük durduk işte...
Aklı durduran, göze perde indiren, savaşın galiplerinin gerçekte kimler olduğuna dair o yalın muhakemeyi yaptırmayan şeyin ne olduğunu sorduk durduk kendimize boşuna.
***
CHP’nin, “HDP’ye giden emanet oylar geri gelmez” ya da “Bizi PKK’yle mücadeleden kaçtı sanırlar” kaygısıyla evet dediği tezkerenin, sandığa nasıl yansıyacağını şu anda bilmiyoruz.
Ama söz konusu olan anamuhalefet partisiyse, bildiğimiz bir şey var.
O da toplumun her geçen gün daha yılgın, daha bezgin, daha da karamsarlaştığı bu dönemde; törenlerin, hamasetin ve küçük hesapların ötesine geçerek topluma umut, enerji aktaracak ses ve tutumlara ihtiyaç olduğu.
Silah şirketleri bu yılı kârla kapatacaklarından bu kadar emin olmamalı.
Çiğdem Toker - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları