Türkiye’nin rüşvet karnesi
Çiğdem Toker; Raporun giriş sayfalarında rüşvetin uluslararası ticari işlemlerde çok yaygın olduğu hatırlatılıyor. Çok uluslu şirketlerin, yabancı kamu görevlilerine verdiği rüşvet sonucunda yasadışı karlar oluştuğu vurgulanıyor.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü, her yıl, her ülkenin yolsuzluk karnesinin yer aldığı bir endeks yayımlıyor biliyorsunuz. Örgüt, düzenli yayımladığı bu endeksle sınırlı kalmayarak, küresel ölçekteki yeni gelişmelerin dikkate alındığı, yolsuzlukların güncel seyrine ilişkin özgün raporlar da hazırlıyor. Uluslararası kamuoyuyla paylaşıyor. İşte bu raporlardan biri olan “Dış Ticaret Yolsuzluğu 2022” Raporu geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Küresel düzeyde toplam ihracatın yüzde 84'ünü etkileyen toplam 47 ülke tek tek analiz edildi. Analizlerde, ağırlıklı olarak çok uluslu şirketlerin yurtdışı faaliyetlerindeki rüşvet konusu esas alınıyor. OECD bünyesinde imzalanmış olan “Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi”ne uyum ve yaptırımların ne ölçüde uygulandığı ölçülüyor.
RÜŞVET VE DEMOKRASİ
Raporun giriş sayfalarında rüşvetin uluslararası ticari işlemlerde çok yaygın olduğu hatırlatılıyor. Çok uluslu şirketlerin, yabancı kamu görevlilerine verdiği rüşvet sonucunda yasadışı karlar oluştuğu vurgulanıyor. Yabancı kamu görevlilerine verilen rüşvetin demokrasi, hukukun üstünlüğü ve piyasalardı bozduğu belirtiliyor. Türkiye'nin değerlendirildiği bölüm, tahmin edileceği üzere pek iç açıcı değil. 2018-2021 döneminde, Türkiye'nin sadece bir soruşturma açtığı ve sonuçlanmış hiçbir dosyanın bulunmadığı belirtiliyor. Yasal çerçeve ile yaptırım sisteminin zayıf olduğu vurgulanıyor. OECD Rüşvetle Mücadele Birimi'nin yüksek düzeyde yaptığı görüşmelerde Türkiye'nin rüşvet konusunda etkili adım atmadığı, yaptırım düzeyinin yetersiz olduğunun altı çiziliyor. Türkiye'nin rüşvet karnesinde vurgulanan bir önemli nokta da “yayımlanmış ve güncellenmiş bir istatistik bulunmaması”.
“BAĞIMSIZ YARGI İSTENMİYOR”
Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde “Son Gelişmeler” başlığı dikkat çekici. Bu bölümdeki bir nota göre 2020 yılında Kabahatler Kanunu'nda yapılan değişiklik güçlendirici yaptırımlar içermesi dolayısıyla memnuniyetle karşılanmış. Yabancı tüzel kişiye dava açmak için gerçek kişi hakkında kovuşturma başlatmak gerekmediği bildirilse OECD heyeti bunun pratikte icra edilmesinin önemine dikkat çekiyor. 2020 yılına ilişkin Dış Ticaret Yolsuzluğu raporundan bu yana yaptırım sisteminde başka önemli bir gelişme olmadığı belirtilirken bunun nedenleri konusunda tahmin ve iddialara yer veriliyor.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü raporunda bu durumun Türkiye'de, kutuplaşmayı arttıran, toplumsal birlikteliği bozan otoriter iklim ile 2023 genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olabileceği belirtiliyor. Buna gerekçe olarak gösterilen tahmin ifadesi ise şöyle:
“Bazıları, düzgün işleyen bir yargı sisteminin mevcut hükümetin otoritesini baltalayabileceğini ve dolayısıyla hükümetin bağımsız bir yargı istemediğini iddia ediyor.” Türkiye için bir dizi tavsiye ve öneri listelendi raporda. Bunlardan en dikkat çekici olan yargı bağımsızlığının sağlanması ve yargı mensuplarının siyasi etkilerden uzak tutulması. Türkiye, bu değerlendirmeler ile Dış Ticaret Yolsuzluğu 2022 yılı raporunda “az veya hiç yaptırım uygulamayan” ülkeler kategorisinde yer aldı. Rapordaki birçok tespit ve bulgu Türkiye'de son yıllarda yaşanan birçok yolsuzluk iddiasının neden araştırılmadığının cevabı niteliğinde.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları