DPT yeniden açılabilir mi?
Çiğdem Toker; DPT o kadar ayakbağı olarak görünüyordu ki, bir çok kurumun işlevsiz hale getirilip kapatıldığı "partili cumhurbaşkanlığı"na geçiş bile beklenmedi. DPT, partili cumhurbaşkanlığna geçiş anahtarı olan 2017 referandumundan altı sene önce kapatıldı.
Özel şirket çıkarlarını öne aldığı, sözleşmeleri gizli tutulduğu, süreç aşamaları kapalı kapılar ardında gerçekleşen ve her sene bütçeden döviz üzerinden milyarların aktığı KÖİ projeleri ile DPT'nin kapatılması arasında çok ilginç bir zamansal çakışmayı dikkatinize sunmak isterim
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) yeniden açılsın mı diye zihin egzersizleri yapılıyormuş. Ekonomi kulisi niteliğinde bu haberi, gazeteci Erdal Sağlam, "Mesele Ekonomi" adlı program yayınında dile getirdi.
Böyle bir ihtimalin gerçek olma ihtimali düşük olsa bile, içinde bulunduğumuz koşullar nedeniyle özel bir ilgi ve tartışmayı hak ediyor. Çünkü darbe ertesi kurulan (1960) bir kuruluş olmasına karşın, bilimsel ve teknik yaklaşımların ağır bastığı DPT'nin yarım asır boyunca ekonomi politikaları açısından siyasete ve hatta özel sektöre de yön çizdiğini hatırlatmak gerekiyor. Öte yandan DPT, ülkenin ekonomik kalkınmasına yönelik hedefler için çalışan kamu görevlileri bakımından da on yıllar boyu bir okul görevi gördü. DPT'den yetişen bir çok isim, siyaset ve akademide öne çıktı.
Kapatıldığı iklim
Böyle bir ihtimalin yani DPT'nin tekrar açılma ihtimalinin neden düşük olduğunu değerlendirirken, DPT'nin kapatılış iklimini hatırlamak gerekiyor. 12 Eylül 2010 referandumu sonuçları, AKP iktidarının gücünü tahkim etti. "Vesayet" zaten AKP iktidarı sözlüğünün en sık kullanılan kelimelerinden biriydi. Askeri vesayet, yargı vesayeti, bürokratik vesayet diye uzayıp giden bir listeleri vardı ve isteyip de atamadıkları her adımı bu vesayet türlerinden birine DPT de AKP iktidarı ve iktidar elitleri nezdinde "bürokratik vesayet"in cisimleştiği kurumlardan biriydi. İmar barışından ekonomik krize, yap-işlet-devret projelerinden bölgesel kalkınmadaki önceliklere kadar Türkiye'nin ekonomik çıkarlarını önceleyen tespit ve raporları bazen "cansıkıcı" ya da "ayakbağı" olabiliyordu.
DPT'nin kapatılıp yerine Kalkınm Bakanlığı'nın kurulması, o dönem çok iyi bir şey gibi sunuldu. Sözde DPT'nin işlevleri güçlendirilecekti. Gelin görün ki, genellikle alanında uzmanlaşmış teknokrat kimlikli kişilerden seçilen, yani bürokrat olan "müsteşar"lar yerine, milletvekili olarak seçilmiş yani özü itibariyle siyasi kişilerin bakan olduğu bir yapıydı kurulan.
DPT o kadar ayakbağı olarak görünüyordu ki, bir çok kurumun işlevsiz hale getirilip kapatıldığı "partili cumhurbaşkanlığı"na geçiş bile beklenmedi. DPT, partili cumhurbaşkanlığna geçiş anahtarı olan 2017 referandumundan altı sene önce kapatıldı.
O tarihlerde AKP'nin ekonomi politika ve kararlarına bakmak, DPT'nin neden vesayet makamı veya ayak bağı gibi görüldüğü konusunda fikir verebilir.
KÖİ ile DPT kapatmadaki çakışma
Özel şirket çıkarlarını öne aldığı, sözleşmeleri gizli tutulduğu, süreç aşamaları kapalı kapılar ardında gerçekleşen ve her sene bütçeden döviz üzerinden milyarların aktığı KÖİ projeleri ile DPT'nin kapatılması arasında çok ilginç bir zamansal çakışmayı dikkatinize sunmak isterim.
Bu köşede sık sık eleştirel açıdan yer verdiğimiz KÖİ projelerini kamu kaynakları açısından sorunlu hale getiren bir çok aksayan yanı mevcuttur. Bunlardan biri de paranın karşılığı analizinin yeterince yapılmamış olmasıdır. Kısaca, projeden sağlanan yarar ile kamudan harcanan kaynaklar arasında kamu lehine bir denge var mı yok mu gözetilmeksizin verilmiş kararlardır.
Her sene artan tutarlarda bütçeden kaynak çıkmasına yol açan KÖİ projelerinin, Yap İşlet Devret metoduyla yapılan büyük ulaştırma projelerinin çoğu 2011 ve sonrasında olgunlaştırılarak hayata geçirilmiştir. Bugün bizden saklanan 3. Köprü, 3. Havalimanı gibi projeler ile sonrasındaki Yap İşlet Devret metoduyla yaptırılan projeler 2010'lu yılların ikinci yarısında atağa geçmiştir.
DPT'nin 2011 yılında kapatılmadığı varsayımı altında, bütçeyi tüketen, kaynak dağılımın bozan bu projelerle ilgili önemli tartışmalar çıkacağını öngörmek zor değildir. Yolcu başına, araç başına dolar ve Euro üzerinden uzun yıllar sürecek gelir garantilerinin verildiği projelerin (GİZLİ) uygulama sözleşmeleri bu kadar rahat hazırlanıp uygulanamazdı. Başka bir deyişle, kamudan ve hatta TBMM'den bile saklanan bu sözleşmelere, eğer açık olsaydı DPT'nin görüş bildirmesi, raporlar düzenlemesi gerekecekti.
* * *
DPT yeniden açılsın mı, diye konuşulurken, bugün sıklıkla OVP açıklamalarıyla izlediğimiz Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın DPT'nin kapatılarak dönüştürüldüğü yıl 2011'de Kalkınma Bakanlığı'nın ilk bakanı olduğunu hatırlatalım. "DPT'nin yeniden kurulması lazım" dediği iddia edilen Yılmaz'ın, kimi nasıl ikna edeceği ise hepimizin bildiği sır olsa gerek.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları