Bir öneri: Demokrasi mücadelesinde panzehir, sivil toplum örgütlülüğü
Erol Kızılelma; Saray Yönetiminin, demokratik yöntemlerle iktidarın el değiştirilmesi yolunu tıkaması durumunda, verilmesi gereken demokrasi ve özgürlük mücadelesinde siyaseti güçlendirebilecek yeni yollar ve yöntemler bulabilmeliyiz.
Türkiye, demokrasi ve özgürlüklerin alabildiğine budandığı bir süreçten geçiyor. Başarılı olamayan her iktidar gibi bu iktidar da baskı ile ayakta kalabileceğini düşünüyor. Nedeni, yolsuzluklarla şaibeli bu yönetimin, hesap sorulacağı korkusuyla iktidara mahkum olması. Bu nedenle demokrasiyi baypas etmesi beklenmedik bir durum değil.
Saray Yönetiminin, demokratik yöntemlerle iktidarın el değiştirilmesi yolunu tıkaması durumunda, verilmesi gereken demokrasi ve özgürlük mücadelesinde siyaseti güçlendirebilecek yeni yollar ve yöntemler bulabilmeliyiz.
CHP’nin önümüzdeki günlerde Kurultay yapacak olması da, bu konuların tartışılmasını zorunlu kılıyor. Doğal olarak CHP’den beklentiler fazla. Bu iktidarın haksız, hukuksuz ve adaletsiz uygulamalarından, zorbalığından rahatsız olan her kesim, öfkesini CHP’ye yönetiyor. Ama en azından CHP’yi tutunacak dal olarak görmeleri de önemli.
CHP’nin bu süreci sırtlayabilmesi için siyaseten daha güçlü bir konumda olması gerekiyor. Öncelikle, parti içinde kaliteli bir demokratik işleyiş sağlayamayan bir partinin ülkedeki demokrasi ve özgürlükler mücadelesinde ciddiye alınması ve başarılı olması beklenmemeli. Parti içi demokrasi konusunda uzun zamandır çok yazıldı çizildi, ama yeteri kadar mesafe alındığı söylenemez. İşaret ederek geçiyorum.
Sadece Başkanlık Sistemi’nin getirdiği bir zorunluluk değil, demokrasi ve özgürlükler konusunda verilecek mücadele de ittifaklar konusunun önemini arttırıyor. Yerel Yönetimler Seçiminde bu konuda başarılı olununca, sonuçların nasıl etkilendiğini hep birlikte gördük. Ama demokrasi isteyenlerin, sadece bu konuda bile ortak paydasını oluşturmak çok kolay değil.
Genel seçimde durum biraz daha sıkıntılı, en geniş demokrasi cephesinin oluşturulması gerekiyor. İktidarın istismarı nedeniyle, siyasi partiler demokrasi ortak paydasında buluşmak yerine, kendi siyasi duyarlılıklarını öne çıkarıyorlar. Bu konunun ittifak çalışmalarını olumsuz etkilememesi için, ittifakın sendikaları, meslek kuruluşlarını, STK’ları da içermesi gerekiyor. Bu işte, ana yükümlülük CHP’de olmakla birlikte, sivil toplum hareketi de işi kolaylaştıracak çalışmalara şimdiden yoğunlaşması gerekmektedir.
Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde panzehir, sivil toplum örgütlülüğü. Siyasi parti örgütlülüğünün geliştirilmesi kadar, sivil toplum yaşamında örgütlülüğün sağlanması, geliştirilmesi, güçlendirilmesi de zorunlu. Yoksa faşizmi hafife alıyoruz demektir. Faşizmle mücadelenin, kitlelerle birlikte verilememesi durumunda başarılı olma şansı sorgulanır.
Bir süredir, her mücadelede CHP’nin neden önde olmadığı söylenir durur. CHP’nin yeterli desteği vermediği, mücadele edenleri yalnız bıraktığı söylenir. CHP hatalıdır veya değildir bu ayrı konu. Ama Baro Başkanları, CHP’nin destek verme önerisini kabul etmediler. Kendi örgütlülüklerine ve haklılıklarına güvenerek mücadelede etkili oldular. Bu da demokrasi mücadelesine, hak hukuk adalet mücadelesine güç kattı. CHP de, bu başarıdan ders çıkararak güç kazanmalıdır.
Bir diğer örnek de Emeklilikte Yaşa Takılanların örgütlülüğüdür. Bu örgütlülük, hala sonuç alamasalar bile seslerini duyurmada, bir baskı olarak siyaseti etkilemekte oldukça başarılılar.
Toplumsal mücadeleler, konu sadece siyasi partilere havale ederek çözülemez. Toplumsal destek yoksa siyasi partinin de yapabileceği çok şey yoktur. Baroların mücadelesi örnek olsun. Bu başarı siyasi partiye de güç verir. Siyasi mücadele sivil toplumun desteği olmadan verilemez.
Bu örneklerden yola çıkarsak, toplumun her kesiminde örgütlülüğün yükseltilmesi, o toplum kesimlerinin olduğu kadar CHP’nin de görevidir. 12 Eylül’den bu yana, örgütlülükler çok zayıflatıldı. Sendikalar neredeyse işlevsiz kılındı. Belediyelerin alınması, bu eriyişi durdurabilir. Bu konularda, halkı, çalışanları sendikalarda, derneklerde toplanmaya çağırmak, sivil toplumun örgütlenmesine katkı vermek CHP’nin de önemsemesi gereken bir görevdir. Çünkü, sosyal demokrat bir parti olarak kendisi de bu örgütlülüklerden güç kazanacaktır.
Şimdi önümüzde bir başka önemli görev var. Öncelikle eğilmemiz gereken bu konu, emeklilerin örgütlenmesinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi konusudur. Emekliler giderek artan sayıları ile çok önemli bir toplumsal kesimi oluşturuyorlar. Bu soygun düzeninden en fazla mağdur olan kesimlerden biri olmalarına rağmen, yeterli örgütlülüğe sahip olamadıklarından, haklarını savunmada oldukça başarısızlar.
Bu konuda DİSK’in de özel bir çaba içinde olduğunu, emekli sendikalarını tak çatı altında toplama çalışması yaptığını biliyorum.
Emeklilerin örgütlenmesi konusunda geliştirilecek bir proje, diğer alanlar için de örnek olabilir. Siyasi yapıların, DİSK ile bir gayrı resmi mutabakata varıp, her mahalledeki emeklilerle ilgili kendi görevlilerini, bir nevi sendika temsilcisi gibi yönlendirmesiyle, hem emeklilerin örgütlülüğünün gelişmesine katkı yapılır, hem de siyasi parti sendika ilişkilerinin gelişmesi ile siyasetin sağlıklı şekilde kendisini yenilenmesi sağlanır.
Mahalle parti görevlisi, öncelikle mahalledeki parti üyelerinin, sonra da mahalledeki diğer emeklilerin örgütlülüğünün onlara neler sağlayacağı konusunda, yüzyüze görüşerek vatandaşların aydınlanması ve teşviki sağlanır. Hatta, sendika ile varılacak anlaşma doğrultusunda üyelik işlemleri bile anında gerçekleştirilir.
Böylece siyasi parti – sendika güç ve iş birliği oluşturulmuş, bu işbirliğinin demokrasi mücadelesini kanalize edilmesi sağlanmış olur. Bununla da kalmaz, emek mücadelesi de önemli kazanımlar elde eder. Elbette bu da demokrasinin emniyet sigortasıdır.
Bu öneri önemsenmeli ve üzerinde tartışılıp geliştirilmelidir. Ayrıca, CHP içinde dile getirdiğimiz aksaklıklar da, bu tür parti dışı kurumlarla ilişkiler geliştirilerek daha kolay çözülür. Bu da genel siyasete etki edecek, vatandaşın ilgisini çekecektir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları