Tarih:
04.07.2013
CHP bu defa akıllı davranmak zorunda
Erol Kızılelma, Peki neden AKP’den vazgeçmelerine rağmen gönül rahatlığıyla “CHP” diyemiyorlar?
Toplumun önemli bir kesimi AKP uygulamalarından; dediğim dedikçi ve buyurgan tavırlarından, halkın istemlerine rağmen her şeye kendini yetkin görmesinden ve elbette ekonomik ve politik tercihlerinden rahatsız. O nedenle biraz araştırma yaparsanız, seçmenlerin önemli bir kesiminin AKP’ye uzak durduğunu ama nereye gitmesi konusunda da kararsız olduğunu görebilirsiniz. Peki neden AKP’den vazgeçmelerine rağmen gönül rahatlığıyla “CHP” diyemiyorlar?CHP, hem uzunca yıllar çok kötü yönetilmiş olması hem de doğru yanlış bir algı yönetimi tarafından güvenilirliği konusunda yaratılmış olan kötü imajın hala giderilememiş olması nedenleriyle hemen akla gelen ilk seçenek olamıyor. Elbette bu haksızlık. Ama bunun giderilmesi konusunda da CHP parti yönetiminin atması gereken olmazsa olmaz adımlar var. Gezi Parkı veya Taksim Direnişi süreci de bu konuda önemli veriler sunmakta.
Önümüzdeki seçimlerde toplam seçmenin yüzde 10’u kadar yeni seçmen oy kullanacak. Bunlar, Taksim Direnişi sürecinde yollara dökülenlerden 17-20 yaş arası olan kesim. Bun gençler ilk defa oy kullanacaklar ve siyaset ile -direniş vesilesiyle- AKP karşıtı olarak tanıştılar. Ayrıca arayış içindeki bu kesimin nereye yakın olduğu da belirsiz, kendi doğasına yakın, kararlarında etkili olabileceği, yeni bir siyaset kültürü sunan, özgürlükçü ve demokratik bir çatı arıyor.
Gelelim CHP örgütüne. CHP ne kadar kötü yönetilirse yönetilsin, hep kendini solda gören bir örgüte sahip olmuştur. Bu örgüt şimdi, her şeye rağmen, canla başla çalışıp hem CHP’nin bozuk imajı konusundaki önkabulleri yıkma hem de halkımızı ceberrut AKP iktidarından kurtarma gayretindeler. Kendim de yakın şahit olduğum gibi, ceplerinden 20-50’şer lira verip mahallelerde CHP temsilcilikleri kurmakta, seçmenleri etkilemek için vargüçleriyle çalışmaktalar. Mutlaka artı oy getirisi sağlayacaklarına eminim. Ama bu örgütün de, dışarıda bekleyen kararsızlar gibi, parti yönetiminde söz ve karar sahibi olma gibi bir istekleri, daha da ötesi hakları var. Geçmiş dönemlerde yönetimlerin, örgütü değil de kendini yetkin görüp her şeyi ben daha iyi bilirim anlayışıyla adayların belirlenmesinde, hem haklarının yendiğinin hem de partinin kaderini etkileyecek büyük yanlışların yapıldığının bilincindeler. Bu sefer bu hataya düşülmemelidir. Bu, partiye yapılacak en büyük kötülük olur. Eminim ki, mahallelerinde üç kuruş gelirinden bir pay ayırıp partisi için çalışan örgüt, aday belirleme konusundaki hakları ellerinden alındığında, bütün motivasyonlarını kaybedecek; bırakın yeni oy kazanmayı, birçoğu partisine küsecektir. CHP yönetiminin, adayları en geniş katılımla seçmenin partiye katacağı sinerjiyi, kamuoyunda, özellikle genç seçmende yaratacağı etkiyi görememiş olduklarını düşünmüyorum.
Öyleyse CHP yönetiminin alacağı doğru karar, bir an önce tüm örgütünün, hatta Taksim Direnişi sürecinde oluşmuş insiyatiflerin de katılımıyla adaylarını belirlemesi; makul ölçüde kullanacağı kontenjanlarla aday listelerini güçlendirmesi ve halkın beklentilerine yönelik demokratik ve özgürlükçü, sol bir programla kendini seçmene sunmasıdır. Bu fırsat bir daha ele geçmeyeceği gibi, bundan sonra oluşacak olumsuzlukların da sorumlularından biri olarak CHP gösterilmemelidir.
CHP yönetiminin akıllı davranacağına, olumsuz bir karar çıkmayacağına inanıyorum. Yoksa kendini her şeye yetkin gören Tayyip Erdoğan’dan ne farkları kalır! Parti yöneticilerinin örgütü beğenmeme hakları olamaz. O yöneticileri de, belirli görevlerle donatarak aynı örgüt belirlemiştir. Elbette yönetimler, onlara verilen görevler doğrultusunda üstlerine düşeni yapacak ve daha nitelikli bir örgüt yapısı oluşturacaklardır. Ama hiçbir zaman onlara örgütü yok sayma görevi verilmemiştir. Aynı Başbakan’a, nasıl bu ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetme görevi verilmemişse, parti yönetimleri de örgütünün hizmetinde, onun kararlara katılımı ve yol göstermeleriyle çalışmak zorundadırlar.
CHP bu sefer çok akılcı davranmak; halkın, özellikle kararsız davrananların gönlünü kazanmak zorundadır. Parti içinde de demokratik ve özgürlükçü bir anlayışı hakim kılmak zorundadır. Bu defa yapılacak hatanın vebali çok büyük olacaktır.
Erol Kızılelma
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları