Haydi, yeni Türkiye'yi kurmaya başlayalım
Erol Kızılelma: Kasaları sıfırlanmış, birçok badirenin ortasında bırakılmış ülkelerde, yaratılan kaos ortamında, iktidarı gerçek sahiplerinin ele geçirmesi kolay olmayabilir. Hatta bu fırsattan yeni efendiler faydalanmaya kalkabilir.
Koronavirüs salgınında, genç yaşlı demeden sevdiklerimiz elimizden kayıp gidiyor. Uğurlamasına katılamıyoruz, bazen ağlayamıyoruz bile. Ama farkında mısınız, bu salgın bir yerde de, bir dönemin sonunu noktalıyor. 68 ve 78’in cengaverleri artık mücadele sahnesinden çekiliyorlar. Ama bu salgından kurtulanları yine de, hiç olmazsa güneşi görebilir miyiz umudunu taşımak istiyorlar.
Şimdi bu dönemin demokratları, ilericileri, solcuları, komünistleri, görevin kendilerinde olduğunun sorumluluğuyla hareket edecekler mi? İşin doğasında var, her dönem kendi antitezini de yaratır. Her tarihi dönemde ilerleme düşüncesinin temsilciliği görevini yüklenenler çıkar. Bugünkü baskıcı soygun düzeni de, ne kadar bastırırsa bastırsın doğal olarak kendi muhalefetini ve sonunu da hazırlıyor. Ayakta durabilmemiz de biraz bu umuda bağlı.
Tarihinin en büyük soygununu yaşatıp ülkemizi iflasa sürükleyenler, bu durumun sürdürülebilir olmadığının farkında elbette. Önceleri, her baskıcı yönetimin yaptığı gibi, terör bahanesi yaratmak, olmadı ülkeyi savaş ortamına sürüklemek yolunu seçtiler. Suriye batağında gençlerimiz heder olmuş kimin umurunda.. Onların meşguliyeti, özelleştirmeler bittiği için, yeni rant alanları açmaya dönüktü. Tarım ve hayvancılık, sanayi üretimi kısa vadede onların arzularını tatmin etmeyebilirdi. Hiç çekinmeden bu alanlardaki üretimlerin canına okudular. Bunların yerine yeni bir alan keşfettiler. Ülkede üretilmesini engelledikleri ürünleri ithalat yolunu seçtiler. Bir süre de, bu yolla yandaşların zenginleştirilmesi imkanı yaratıldı. O kadar gözleri doymaz ki, hazineyi tamtakır ettikleri halde, borç harç bulacakları olanakları, Kanal İstanbul ucubesine aktarıp, olabildiğince buradan da nemalanmayı denemek istediler. Şanslarına koronavirüs yetişti. Koronavirüs onlara, yanlışlarını gizleyip felaketi fırsata çevirme yolu açabilirdi. İktidarlarını sürdürebilme olanağı kalmadığını biliyorlar ama bu son şansı da değerlendirmek istiyorlar. Yoksa salgının yaratacağı hasarın umurlarında olduğunu sanmıyorum.
Şimdi top, bu ülkenin gerçek sahibi vatandaşlarda. Çoğunun, yavaş yavaş da olsa bu çarpık ilişkilerin, sonunda kendi canlarını yaktığının veya yakacağının farkına vardığını düşünüyorum. Gidecekleri yeri ve imkanı olanlar gitti zaten. Gideceği yeri olmayanlar, yurtsever dürtülerini artık harekete geçirmek zorunda. Daha doğrusu yurtsever mücadelenin safını seçmek zorunda. Aşımıza işimize göz koyanlar, bizi apaçık ortada bırakıp çekip gidecekler sonunda. O zaman haydi hep birlikte biz de, yarının Türkiye’sini hazırlamaya başlayalım.
Kasaları sıfırlanmış, birçok badirenin ortasında bırakılmış ülkelerde, yaratılan kaos ortamında, iktidarı gerçek sahiplerinin ele geçirmesi kolay olmayabilir. Hatta bu fırsattan yeni efendiler faydalanmaya kalkabilir. Bu nedenle adımların dikkatli atılması lazım.
Herşeyden önce, demokratik, özgürlükçü, laik bir sosyal devlet idealinin bir umut olarak yeşertilmesi gerekli. Bu umuda ulaşılması ise ancak örgütlü topluluklarla mümkün olabilir. Sıradan vatandaşların en büyük güçleri örgütlenmeleridir. Siyasi partiler, sendikalar, meslek kuruluşları, dernekler, insiyatifler.. Nerede olanak bulabilirsek mutlaka örgütlenmeli, örgütlenmeyi teşvik etmeliyiz.
Artık çok önemli bir toplumsal kesimi oluşturan emekliler, her geçen gün daha çok açlığa ve ölüme terk edildiğinizin artık farkına varmalı ve mutlaka güçlü örgütlerde birleşmek zorundasınız. Çalışanlar, işçiler, bütün engelleri ve sarı örgütlenmeleri aşıp sendikalarda buluşmak ve sendikalarınızı güçlendirmeniz gerekmektedir. Kadınlar, gençler, ayrımcılığa uğrayan gruplar, mutlaka güçlü örgütlenmelere gitmeyi becerebilmelisiniz. Ülkemizin haramilerden kurtarılıp yeni Türkiye oluşumunda söz ve karar sahibi olmak istiyorsanız. Ancak örgütlü ve güçlü olursanız dikkate alınacağınızın farkına varmış olmanız lazım.
Eğer gücümüzü ortaya koyamazsak ülkemizi ve hepimizi bekleyenin yeni felaketler olduğunu bilelim. Şer güçleri, salgından bile fırsat yaratma çabasında olanlar, hem nemalanmayı sürdürebilmek hem de hesap vermekten kaçabilmek için, savaştan içsavaşa kadar her yönteme başvurmaktan çekinmeyecek, dar milliyetçi veya dini dürtülerle toplumu bölmeye, birbirine düşürmeye devam edeceklerdir.
Bu süreci karamsarlığı körükleyerek değil de, taze umutlar aşılayarak geçirebilmek için, ülkenin ilerici güçlerinin, demokratlarının, solcularının sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekiyor. Farkına varalım, güneş doğmak üzere. Bu güneşin tüm vatandaşlarımıza aydınlık getirmesi için ayrılıkları bir kenara bırakıp, farklılıklarıyla birarada yeni destanlar yaratmanın zamanı geldiğini onlara hatırlatalım.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları