loading
close
SON DAKİKALAR

Hemen seçim

Erol Kızılelma
Tarih: 06.06.2020
Kaynak: istanbulgercegi.com

Erol Kızılelma: Koronavirüsle takviyeli neoliberal felaket, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini gösteriyor. Mevcut iktidar, bir yandan tek adam yönetimini yerleştirme ve etkili kılmaya çaba gösterirken bir yandan da seçimi kazanmak için her yolu denemeye kararlı görünüyor.

Dünya, 21. Yüzyıla ilginç bir denemeyle başladı. Bütün dünyada gelirler arasında uçurum yaratan, işsizlik ve yoksulluğu arttıran neoliberal sömürünün sürdürülmesinde zorluklarla karşılaşıldığından, popülist sağcı anlayışlara ve liderlere yol verildi. Şarlatan, şovmen, zorba, yalancı, sahtekar veya hırsız olup olmadıklarına bakmaksızın. Bu anlayışların bir kısmı ülkelerinde iktidara geldiler veya ülkelerinde siyasete yön vermeye başladılar. Oluşturdukları baskıcı yönetimlerle çoğunlukla tek adam yönetimleri oluşturup, neoliberal soygunun bir süre daha sürdürülmesi için çaba sarfediyorlar. Kullandıkları yöntemler aşağı yukarı aynı, dini alet olarak kullanmak, medyayı ve yargıyı baskı altına almak, sürekli yalanlarla halkın aklını karıştırmak. Kullandıkları kin ve nefret saçan üslupla, provokatif bir ortam yaratmak, toplumu kutuplaştırıp birbirine düşmanlaştırmak ve kendi kontrolünde bir tabanı konsolide etmek.

ABD’de yaşananlar ibret verici örnekler veriyor. Trump, bu popülist sağcı liderlerin tipik bir örneği. Elde İncil’le yaptığı şov, ne ırkçılığı, ne şiddet olaylarını, ne yoksul ve işsizlerin sorunlarını gidermeye yönelik değil. Seçimi kazanmak için her yol mübahtır anlayışıyla, dindar çevrelere mesaj vermeyi amaçlıyor. Öte yandan, ülke yangın yerine dönmüş, umurunda değil. Tehditlerine devam ediyor. Orduyu halkın üstüne sürme tehdidiyle, korkutma yolunu deniyor.

Saray rejimi

Koronavirüsle takviyeli neoliberal felaket, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini gösteriyor. Mevcut iktidar, bir yandan tek adam yönetimini yerleştirme ve etkili kılmaya çaba gösterirken bir yandan da seçimi kazanmak için her yolu denemeye kararlı görünüyor.

Yalnız bazı handikapları var. Sürdürülebilir olmayan bu soygun düzeni, yoksulluk ve işsizliği arttırdı, korona virüsün de etkisiyle, dar gelirlileri perişan etti. Yoksullara yeni kesimler katıldı. Ekonomik uygulamalara hakim olan israf ve yolsuzluklar nedeniyle hazine tamtakır. Bütün dünyada ülkeler, salgın nedeniyle vatandaşlarına ekonomik destek verilirken, ülkemizde adeta alay ediliyor görüntüsü veren ekonomik paketler açıklanıyor. İşsize, emekliye, geçimini sağlamakta zorluk çekene, iş yapamayan esnafa destek olmak yerine, durumları zaten iyi olanların faydalanabilecekleri ev, otomobil, tatil kredileri açıklanıyor. Halbuki vatandaşların büyük kısmı kira, fatura derdinde. Elektrik ve doğalgaz faturaları sırtlarında büyük bir yük. Çocuklarına harçlık veremeyen vatandaş, alacaklılardan kaçar durumda.

İktidar ise, vatandaştan esirgediği desteği, yakın çevresini oluşturan müteahhitlerden esirgemiyor. Bu iktidarın her zaman, üretime yönelik kalıcı yatırımlar yerine , para ilişkilerinin kolay ve hızlı olduğu inşaat sektörüne sempatiyle baktığını biliyoruz. Devletin bütün birikimleri ile ağır faizlerle borçlanarak oluşturduğu kaynakları, garantili inşaat ihaleleri ile bu kesimin çıkarına sunan, buna karşılık borçları da, ağır vergilerle vatandaşa ödeten bu iktidardır.

Bu iktidarı oluşturan Cumhur İttifakı, artık denizin bittiğinin farkında. Yeni seçimlerde büyük bir hüsrana uğrayacağını görüyorlar. Bu nedenle ellerinden gelse hiç seçim yaptırmadan ömür boyu sürecek bir Saray rejimini ilan edecekler. Aslında fiili uygulamada, Cumhur İttifakı iktidarının bir Saray rejimi olarak sürdürüldüğü aşikar. Erdoğan artık büyük oranda, muhalefetin önüne hangi engelleri çıkarabileceği konusunda kafa yoruyor. Tuzaklardan tuzak beğenin. Uzun süre İstanbul’da hesap kitaba yatan Erdoğan, Ankara’ya döner dönmez, 3 kişinin milletvekilliğini düşürme kararını hayata geçirtti. Bunu yeni uygulamaların takip etmesi hiç şaşırtmamalı.

Ülkemizin sorunları boyutlanıyor ve ağırlaşıyor. Bu iktidar kaldığı sürece yarattığı tahribatlar çeşitleniyor ve kalıcı hale geliyor. Son milletvekillerini düşürme olayında görüldüğü gibi, AKP Grup Başkanvekili, Cumhurbaşkanından talimat aldık, bununla öğünüyoruz diyebilmektedir. Bu, yasamanın özerk kimliğinin kalmadığını, meclisin, yürütmenin bir alt bürosu gibi çalıştığını göstermektedir. Artık seçilmişlerin değil, atanmışların iktidarı söz konusudur. Sorun, bu iktidarın siyasi ve ekonomik önceliklerinden çok, Cumhuriyet rejimine ve demokrasiye karşı takındığı tavırdır.

Zaten sürdürülebilir olmayan bu rejimi bir de yönetemediklerini gördüklerinde, çok daha tehlikeli adımlar atacakları konusunda endişem var. Milletvekilliklerinin düşürülmesi bunun sadece ilk adımlarından biridir.  Kendi içlerinde de çelişkilerin arttığı ve birbirlerine karşı çeşitli entrikalara girdikleri bir gerçektir. Ama bu, onların iktidardan düşmemek için daha cüretkar adımlar atmalarına neden olacaktır. Giderayak ülkeyi bir yangın yerine çevirmeleri tehlikesi çok yüksektir. İktidar oluşturduğu silahlı güçlerin dışında, medya ve yargıyı da silah olarak kullanmaktadır.

Ülkemiz, bu baskıcı, demokrasi karşıtı, yolsuzluklarla şaibeli iktidarın yarattığı tahribatları daha fazla taşıyamaz. Muhalefet, bir yandan demokrasi cephesini genişletmek için çaba harcarken, demokratikleşme ve özgürlüklerin genişletilmesi, dar gelirlilerin sosyal ve ekonomik reformlarla güçlendirilmesi doğrultusunda kapsamlı programlar hazırlayıp, bunları kamuoyu ile paylaşmalıdır.  Koronavirüs sonrası, neoliberalizmin yarattığı tahribatı giderecek daha insancıl, sosyal ve demokratik bir düzen kurulmalıdır. Toplumu kutuplaştırıp birbirine düşmanlaştıran ve halka ağır acılar yaşatabilecek politikalar tasfiye edilmelidir. Koronavirüs sonrası, neoliberalizmin yarattığı tahribatı giderecek daha insancıl, sosyal ve demokratik bir düzen kurulmalıdır. Toplumu kutuplaştırıp birbirine düşmanlaştıran ve halka ağır acılar yaşatabilecek politikalar tasfiye edilmelidir.

Çare hemen seçimdir. Bu konuda kamuoyunda beklentinin artması, iktidarı da seçime zorlayacaktır. Muhalefet de, artık bu meclisin, rejimin bir aparatı olarak çalıştırıldığını görüp, iş işten geçmeden meclisi terk etmek dahil seçimi zorlayacak adımları tartışmalıdır. 

 

 

ÜYE YORUMLARI

Faik Kurtulan

Sayın Erol Kızılelma Üç biz Kemalistler erken seçim talebinin AKP'nin perde arkasında yaptığı gizli seçim yasası sonucunda ortaya atılacağını duyuyorduk. Ancak anlıyorum ki bu talep Koronavirüs sıkıntıları bahane edilerek sosyal demokratlardan gelmekteymiş. Kazara iktidara gelseniz ülke elinde tuttuğu tüm kazanımları yitirerek parçalanma sürecine iyiden iyiye girecek. Safınızı çoktan seçmiş durumdasınız. Temsil ettiğiniz merkez İngiltere merkezli küresel sermayenin sosyal demokrasi tuzağıdır. Bu sayfada senelerdir sosyal demokrasinin bir küresel sermaye ideolojisi olduğunu ve özü itibariyle liberal-sağ bir görüş olduğunu anlatıyoruz. Sizin de bildiğiniz üzere savunduğunuz ideoloji Atatürk'ün ideolojisi olmayıp Manchester Düşünce Okulu kurucuları, onların oluşturduğu Fabian Cemiyeti, Öjenik ırkçı Cecil , Öjenik ırkçı Lord Alfred Balfour ve Rhodes, Rothschildlerin ideolojisidir. Yani Atatürk'ün ülkemizi emperyalistlerden kurtarmak için savaş verdiği unsurlardır. Makalenizde bir neo-liberal lafıdır bol bulamaç kullanıyorsunuz ancak, bugünkü sosyal demokrasi neoliberalizmin ürünüdür. zaten. Gerçekte eşit yurttaşlık söylemleriyle vatandaşa değil de etnik ve dini cemaatlere eşitlik istemek, Yerinden yönetim anlayışını 19.yüzyılın anarşizm anlayışı olarak kabul edip AYYÖŞ maddelerini firesiz kabul etmek ve 2015'teki seçim bildirgenizde Mega Şehir vaat ederek ülkeye şehir devletleri projesini yutturmak, İstanbul Ankara'dan yönetilemez serzenişleriyle ulus devlete meydan okumak, HDP kanalıyla PKK görüşlerini benimsemek ve PKK'ya hizmet eden belediye başkanlarının yanında saf tutmak, sonuç olarak HDP ile CHP ideolojilerini birbirine benzer hale getirerek iki partiyi tek çatı altında toplamak, Fetö'den partinize bir sürü danışman ve belediye başkanı sokmak, sosyal demokrasi adına Atatürk'ü faşist olmak ve altyapı devrimi yapmamakla suçlamak bence NEO-LİBERALİZM!in ta kendisidir. Gitsin dediğiniz iktidar neoliberal olarak tanımlanmaktan ziyade dinci-cemaatçi nepotik faşist bir iktidardır ama siz geldiğiniz taktirde bize bu iktidarı da aratacağınıza dair kanaatimiz sonsuzdur. Bu nedenle küresel sermayenin desteğiyle ele geçirmiş olduğunuz ATATÜRK'ün partisinden çekilip kendinize bir sosyal demokrat parti kurduğunuz ve parti yönetimini Kemalistlere terk ettiğiniz taktirde erken seçim taleplerinizi başta ben olmak üzere tüm Kemalistlerin destekleyeceğine inanıyorum. Saygılarımla

07.06.2020, 13:29
Yorum Yap

Facebook Yorumları