loading
close
SON DAKİKALAR

Hesap Sorulmalı

Erol Kızılelma
Tarih: 17.02.2016

Erol Kızılelma; Türkiye'nin geldiği nokta, birçok açıdan içler acısı. Hem iç politika, hem dış politika, hem de ekonomi tartışmalı, sorunlu. Bu yanlışlar için, eleştiri yapılmalı, hesap sorulmalı...

Türkiye'nin geldiği nokta, birçok açıdan içler acısı. Hem iç politika, hem dış politika, hem de ekonomi tartışmalı, sorunlu. Bu yanlışlar için, eleştiri yapılmalı, hesap sorulmalı.

En son söyleyeceğimizi baştan söyledik. Hesap verin dedik. Çünkü, AKP iktidarının kurulduğu ilk günden beri, hem yanlış yapmaması için iktidarı hem de bu yanlışları görmesi için toplumu uyardık. Uyarılarımızın neredeyse hepsi haklı çıktı. Çünkü, iktidarın uygulamalarını sadece yurtsever, insancıl duygularımızla, gerçekçi bir yaklaşımla irdeledik ve eleştirdik. Keşke eleştirilerimizde haksız çıksaydık. Hiç olmazsa Türkiye kaybetmezdi. Şimdi hem haklı çıktık hem de Türkiye kaybetti. Türkiye Cumhuriyeti onarılmaz yaralar aldı, almaya devam ediyor.

Türkiye'nin kodlarıyla oynadılar

AKP iktidarı ilk kurulduğunda, bu iktidarın soygun amaçlı bir koalisyon olduğunu, İstanbul belediyesi kaynaklı eski Fazilet partililerle, çeşitli cemaatler, bir kısım milliyetçiler, liberaller ve bir miktar da sosyal demokratın katılımıyla oluştuğunu dile getirdik. 14 yıllık AKP iktidarında, Türkiye tarihinin en büyük soygununu yaşadı. Özelleştirmeler ve ihaleler yoluyla çok büyük kaynaklar yandaşlara aktarıldı. Bunların üstünü örtmek için de, demokratikleşme yutturmacasıyla, Cumhuriyet'in kuruluş mutabakatı ve dönemine dönük hesaplaşma politikalarını adım adım yürürlüğe soktular. Cumhuriyetin önemli – önemsiz birçok kazanımı geriletildi. Türkiye, zaten zedelenmiş olan laik bir ülke olma vasfını tümüyle yitirdi. AKP'nin bağıra bağıra gelen bu saldırılarına çanak tutanlardan, destek olanlardan hesap sormak gerekmiyor mu?

Yoksulluk ve işsizlik


İktidar demek, bütçe ve bölüşüm demektir. Eğer bugün olduğu gibi bütçeyi yeni zenginler yaratmak, yakınları zengin etmek için kullanırsanız, yaşadığımız yoksulluk ve işsizliğe de şaşmamak gerekir. Bu milletin anasını bellemeye kararlı işadamlarından oluşan bir çevre, AKP iktidarı döneminde hak – hukuk tanımadan zenginliklerine zenginlik kattılar. Halk acımasızca sömürüldü. Yoksulluk oranları çok yükselmesine rağmen, iktidarın hovardaca masrafları da halka ödettiriliyor. İşsizlik rakamları, gençler için neredeyse yüzde 25lere yükseldi. Bu soygun düzeninin hesabı sorulmamalı mı?

Saldırgan ve savaşçı


AKP iktidarı, kuruluşundaki kısa bir dönem hariç, hem iç politikada hem dış politikada saldırgan ve savaşçı bir üslup ve politika sergiledi. Elbette hakkını vermek gerekir; bu saldırgan ve savaşçı karakterini, liderlik ve karizmasını da konuşturan, AKP politikalarının baş sorumlusu Tayyip Erdoğan'dan almıştır. AKP, bu politikaları içerde, kutuplaştırma ve bu yolla iktidarını güvence altına almak için kullandı. Kürt sorununun çözümü konusunda sürdürülen çabalar da, bu saldırgan ve savaşçı politikalardan nasibini aldı. Ülke, bu sorunu daha da derinleştirecek bir iç savaş görüntüsüne sokuldu.

AKP'nin saldırgan ve savaşçı karakteri, dış politikada çok büyük tahribat yarattı. Arap Baharı adı altında bölgeye yönelik gelişmelerden cesaret alarak bölgenin lider ülkesi olmaya soyunulmuşken, neredeyse tüm komşularımızla ilişkilerimiz bozuldu. Türkiye, hem Suriye'deki iç savaşın kışkırtıcısı ve silahlı dinci grupların destekçisi gibi gösterilirken, bir yandan da oluşabilecek bir dünya savaşı felaketinin sorumluluğunu üstlenmek durumunda kaldı. Çok muhtemel ki, Türkiye, iç savaşın kışkırtılması, bu nedenle yüzbinlerce insanın ölmesi, milyonlarca insanın mülteci felaketi yaşaması, meşru bir hükümetin sınırlarının ve hükümdarlığının ihlali konularında suç işlemekle de itham edilebilir. Bunun altından nasıl kalkacağız?

AKP, bu saldırgan ve savaşçı politikalarının verdiği zararın hesabını vermemeli mi? AKP'nin, Tayyip Erdoğan eliyle uyguladığı kutuplaştırma politikalarının kardeşi kardeşe düşman haline getirmesinin hesabı sorulmamalı mı?

Ülke birliği ve bütünlüğü tehlikede

AKP'nin, çözüm süreci adı altında uyguladığı pazarlık yöntemiyle Kürt sorununun çözülemeyeceğini, bu konuda AKP'ye ayak uyduran HDP'nin de hata yaptığını hep söyledik. Bu sorunun çözümünün demokratikleşme yoluyla ve toplumu hazırlayarak gerçekleştirileceği ortadayken, toplumda kin ve nefret tohumları ekerek, demokrasiyi rafa kaldırarak, hak hukuk tanımayarak varılacak noktanın bir iç savaş olacağı belliydi. Güneydoğu illerimiz savaştan çıkmış bir görüntüye büründü. Ve Suriye’de yaşananlarla birlikte ele alınırsa, bu kargaşa sonucu sınırlarımızın güvencede olması ve ülke bütünlüğünün korunması beklenemez. Şimdi bu ihanetin hesabı nasıl sorulacak?

Suriye sınırında olabilecek değişiklikler, AKP dış politikasının tümüyle iflas ettiğinin bir göstergesidir. AKP, istikrar içinde demokrasisini geliştiren bir Suriye’ye destek olarak güney sınırlarımızı daha güvencede tutabilirdi. Şimdi güney sınırlarımızda yeni devlet girişimleri olabileceği gibi, bu bölge dinci terör örgütlerinin cirit attığı bir alan haline dönüştü. Buraya önemli bir askeri güç yığan Rusya da işin cabası. Bu nedenle, bölgedeki istikrarsızlığın ayrılıkçı akımlara da yol açması yadırganmamalı. Ülkenin birlik ve bütünlüğü üstünden, gençlerimizin hayatları üzerinden kumar oynanması, hele saltanat beklentileri nedeniyle maceralara girilmesi bize ağır faturalar ödettirebilir.

AKP, uyguladığı bu yanlış dış politikayla, ülkenin birlik ve bütünlüğünü tehlikeye düşürmesinin hesabını vermemeli mi?

Ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyeti, 100. yılına varamadan önemli oranda tahrip edildi. Ne Cumhuriyet’in kazanımları kaldı, ne laiklik kaldı, ne demokrasi kaldı. Üstelik soyulup soğana çevrildik. AKP'nin 2023 projesi de böylece belli oldu. 2023'e kadar ülkeyi darmadağın edip, bu coğrafyayı ortaçağ karanlığına gömüp, Cumhuriyet'ten intikamı almış olacaklar. Çalıp çırptıkları da yanlarına kar kalacak. İzin verip vermemek bu ülkenin yurtseverlerine, ilericilerine, demokratlarına, solcularına kalmış.

Erol Kızılelma

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları