Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu
Erol Kızılelma: İstanbul’un kazanılması, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının göstergesi. İstanbul dinamiği bu soygun düzeninin süpürülmesine, alaşağı edilmesine yetecektir.
Bu yazıyı kaleme aldığımda, itirazlar henüz kesinleşmemişti. Ama bu itirazların, zaman kazanmak için yapıldığı konusundaki görüşlere katılıyorum. Bu seçimde geçersiz oy olma ihtimali zayıftı zaten. Seçmenin kafasını karıştıracak bir karmaşıklık yoktu. Benim gözlemlerime göre, geçersiz kabul edilen oylar, küskün seçmenler tarafından bilinçli olarak kullanılmış protesto oylarıydı. Yani bütün partiler mühürlenmişti. Az sayıda da boş pusula çıktı.
Seçim sonucunda kaybetme ihtimalini hiç düşünmeyen AKP hazırlıksız yakalandı. Aday olarak öne sürülen Meclis Başkanı, eski Başbakan, Erdoğan’ın sağ kolu ve sırdaşı Binali Yıldırım’ın ismi ve geçmişi seçimi kazanmaya yeter diye düşünmüşlerdi. Üstelik, bu seçim belediye başkan adaylarının yarışı olması gerekirken, kendini biraz naza çeken Yıldırım fazla yorulmasın diye koca Cumhurbaşkanı da, kendine olan aşırı güveni ve egosuyla İstanbul’u ilçe ilçe gezmiş, aslında bir hata yaparak bir nevi kendini ve rejimini oylatmıştı. Şu bir gerçek, İstanbul’un kaybı AKP için hayati önemde, bu nedenle ayak diretmeye, devri engelleyemeseler bile geciktirmeye, belediyelerin rahat çalışmalarına olanak vermemeye kararlı şekilde devam edeceklerdir.
CHP’nin, çok iyi bir tercihte bulunup İstanbul için Ekrem İmamoğlu’nu aday göstermesi bu seçim sürecinin en önemli adımıydı. Ekrem İmamoğlu’nu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığını kazandığında, bir vakıf başkanı olarak kutlama ziyaretine gittiğimde, kararlı ve taviz vermez bir siyasetçi olarak tanımıştım. Sıcak ve samimi kişiliği yanında, kadrosu üzerindeki otoritesi de ilgimi çekmişti. Sosyal demokrasi eğitimi konusunda belediye ile birkaç ortak çalışmamız oldu.
Gösterdiği yorulmaz çaba ile vatandaşa dokunan bir kampanya yürüten İmamoğlu, estirdiği rüzgar ile tüm seçim çevrelerini etkiledi diyebilirim. Necati Özkan’ın “Mart’ın sonu bahar” başlığıyla yürüttüğü başarılı kampanya da İmamoğlu kişiliğiyle örtüşmüştü. Aynı kampanya, diğer büyükşehir belediye başkanı adaylarını da bu rüzgarın etkisi altında başarıya yürümelerini sağlamıştı. Geçmiş başarısızlıklar ve küskünlükler nedeniyle, bana göre biraz atıl kalan CHP örgütü bile bu rüzgardan etkilendi. Seçimi alabiliriz inancı son haftalarda yeşerdi ve örgüt de gecikmeli olarak katkı vermeye başladı. Bu seçim kampanyasından, aynı hataları tekrarlamamak adına çok dersler çıkarabiliriz diye düşünüyorum.
Seçim günü, sayımlar başladıktan sonra İmamoğlu, bir orkestra şefi gibi süreci yönetti. Kılıçdaroğlu ile de uyumlu bir işbirliği sürdürebildiklerine, Kılıçdaroğlu’nun komplekssiz kişiliğinin de İmamoğlu’na yardımcı olduğuna inanıyorum. İşte bu başarılı işbirliği, seçim kampanyasının AKP için kabusa dönüşmesine yetti.
CHP’nin, Bursa hariç neredeyse bütün önemli büyükşehirlerde kazanması çok değerli. Ama bu kazanımın İstanbul ile taçlandırılması, bu önemi çok daha fazlalaştırıyor. İstanbul’un kazanılması, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının göstergesi. İstanbul dinamiği bu soygun düzeninin süpürülmesine, alaşağı edilmesine yetecektir. Yeter ki, bu kazanımı iyi değerlendirelim.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, çok önemli kaynaklara ve imkanlara sahip. Ama daha önemlisi, son 25 yıla ait çok daha önemli bilgi ve sırları, uzun yılların getirdiği kadrolaşmayı barındırıyor. Bu nedenle yeni yönetimin, toplumcu belediyecilik örneği oluşturulması doğrultusunda kararlı davranılması gerekiyor. Ekrem İmamoğlu’nun vizyon sahibi kişiliği bize bu güveni vermektedir. İstanbul’da güven veren bir kadro ile dürüst, şeffaf, sosyal ve atılımcı bir belediyecilikle, sosyal demokrat iktidarın temelleri atılacaktır.
Bu vesile ile, bize mart sonu baharı yaşatan başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere, CHP Genel Merkezini, CHP İstanbul örgütünü gönülden kutlarım.
ÜYE YORUMLARI
Facebook Yorumları
Yorum yok...