Kimin kiminle ittifakı?

Erol Kızılelma: Küçük bir yandaş grubun dışında, toplumun büyük kesimi ekonomik açıdan büyük kayıplara uğramış, gelecek kaygısına düşmüştür

Erdoğan, kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden siyaset yelpazesindeki herkesle Türkiye ortak paydasında buluşmanın mücadelesini vereceğiz, demiş. Erdoğan treni kaçırdı. İktidarın yaptığı her uygulamayı onaylayan muhalefet ancak diktatörlüklerde görülür.  Bu nedenle Türkiye ittifakı hayallerini bir kenara bırakınız. İktidarın, nadir de olsa halkın yararına yaptığı uygulamalar zaten tepki görmüyor, onaylanıyor. Ama Erdoğan, yozlaşmış AKP iktidarına payanda arıyorsa, çok bekler.

AKP’nin, çürümüş, kokuşmuş, pisliğe bulaşmış iktidarı artık sonunun yaklaştığını görüyor. Bugüne kadar takiyye ile gerçek yüzünü, en azından toplumun bir kesiminden gizleyen AKP iktidarı, artık takiyyenin de para etmediğinin farkında. Kimse, hırsızla, uğursuzla, haramyedilerle bir arada bir ittifak sevdasına düşmesin. Türkiye ittifakı, hamhayal ve ard niyetli bir çağrıdır. Türkiye ittifakı, ancak ve ancak tam demokrasinin kurulması amacıyla olabilir. Bir soygun düzenine payanda olmak için değil.

Demokrasilerde herkesin aynı şekilde düşünmesi, her uygulamanın onay görmesi beklenemez. Toplumları farklı çıkar guruplarının bütünü oluşturur. Her çıkar gurubu kendi taleplerini özgürce savunabilmeli, bunlar için mücadele verebilmelidir. Emekçi sınıfların elinin kolunun bağlandığı, özgürlüklerinin ve örgütlülüklerinin kısıtlandığı, hak hukuk adalet arayışının karşılık bulmadığı toplumlarda neyin ittifakı yapılabilir? Bu açıkça, yaptıklarımıza göz yumun çağrısıdır.

Türkiye, tarihinin en büyük soygununu yaşadı. Küçük bir yandaş grubun dışında, toplumun büyük kesimi ekonomik açıdan büyük kayıplara uğramış, gelecek kaygısına düşmüştür. Ülke, Cumhuriyet dönemi boyunca sağladığı ekonomik birikimleri, özelleştirmeler ve yandaşlara peşkeş çekilmesi yoluyla yitirmiştir. Yandaşlar zenginleşirken, yaratılan ağır borç yükü vatandaşın sırtına bindirilmiştir. AKP iktidarının her uygulaması, kayırmacı ve kar garantili devlet ihalelerinden, bitirilen tarım ve hayvancılığa, yanlış ithalat politikalarına kadar hepsi birer skandal ve ihanet boyutundadır. Yargı, medya ve güvenlik güçleri iktidarın boyunduruğu altına sokulmuş, muhalefetin tepesinde Demoklesin kılıcına dönüştürülmüştür. Siz kimin kiminle ittifakından bahsediyorsunuz?

Bu çarpık ve sürdürülemez soygun düzeninin bekasını istemek için yapılan ittifak çağrıları kabul görmeyecektir. Aksine demokrasi isteyenlerin, bu düzen değişmelidir diyenlerin ittifakı giderek büyümekte ve güçlenmektedir. AKP iktidarının, dindarlaştırma yoluyla biat eden bir toplum yaratma projesi bile, toplumsal dokumuzda büyük tahribat yaratmış olmasına rağmen, demokrasi anlayışı etrafında birlik oluşturma çabalarını engelleyememiştir. Türkiye ittifakı çağrıları, bu gerçeğin, iktidar çevrelerinde yarattığı paniğin bir sonucudur.

Ama bilinmeli ki, korkunun ecele faydası yoktur. Bu ülkede demokrasi tesis edilecek, yönetimler demokratik yöntemlerle el değiştirecek, iktidarlarını kötü amaçlar için kullananlar hesabını verecektir. Uzun yıllar boyunca, AKP iktidarı ayakta dursun diye göz yumulan veya destek gören yanlışların, yaratılan düzmece algıların sonuçları, bu topluma ağır faturalar ödettirmiştir. Soygun düzenini sürdürmenin bedeli olarak, her yıl yüzlerce iş cinayetinde verilen kurbanların, yoksulluk ve işsizliğin yarattığı acıların, yanlış eğitim politikaları sonucu kasıtlı olarak yaratılan diplomalı işsizlerin, işlevsizleştirilen üniversitelerin, sendikaların, barış istedi diye mahkemelerde ve cezaevlerinde süründürülenlerin, yanlış güvenlik politikaları nedeniyle kurban verilen gencecik fidanların, ağlayan anaların, babaların hesabını vermeden, bu neyin ittifakı?

AKP iktidarının ve Erdoğan’ın yapacağı şeyler sadece, demokratikleşme yolunda hızlı adımlar atmak, yurtta ve dünyada barışın sağlanması için çalışmalar yapmak, yapılan yanlışların da hesabını vermektir. Ö zaman görecekler ki, bu yaptıklarının etrafında bir Türkiye ittifakı oluşacaktır.