CHP benim partim mi?

Erol Kızılelma; Partinin gündemine tüzük değişikliğini de almış olması sevindirici. Ama bilinmeli ki, mevcut tüzük demokratik iç işleyişe engel bir tüzük. Bazı temel konularda saptamalar yapmak istiyorum.

Evet, Cumhuriyet’in kurucusu CHP benim de partim. Partime toz kondurmak istemem. Bütün olumsuz yanlarına rağmen bu partiye bir aidiyet bağıyla bağlıyım.

Yapmak istediğim, partimi yıpratmadan eksik bulduğum yanlar konusunda önerilerde bulunmak. Elimden gelen bir şey varsa onları yapmak. Her üye de olması gerektiği gibi, ben de partimin işleyişinde, politikalarının ve adaylarının belirlenmesinde etkili olmak, söz sahibi olmak istiyorum. Parti içinde demokratik bir işleyiş olduktan sonra kişilerle, isimlerle bir problemim olamaz.

Partinin gündemine tüzük değişikliğini de almış olması sevindirici. Ama bilinmeli ki, mevcut tüzük demokratik iç işleyişe engel bir tüzük. Bazı temel konularda saptamalar yapmak istiyorum.

CHP, tüzüğünde sosyal demokrat yazmış olmasına rağmen, aslında sadece sosyal demokrat olma çabasında bir partidir. Ülkenin böyle bir partiye ihtiyacı olmasına, partinin de bu konuda karar vermesine rağmen, ne yazık ki, uzunca bir zamandır bu çabalar sürdürülemiyor.

Partinin sosyal demokrat bir ideolojiyi içselleştirmesi tek başına partiye bırakılacak bir konu değildir. Sendikaları ve sivil toplum kuruluşlarını bu çabalara katamazsanız ve bu kuruluşlar bunu kendilerine görev edinmezlerse, sosyal demokratlaşma süreci çok uzar, belki de netice alamazsınız.

Ülke politik yaşamında etkili olmak isteniyorsa, partinin kurumsal yapısı korunmalı ve parti içi demokrasi mutlaka tesis edilmelidir. Durum böyle iken, Baykal döneminde gerçekleştirilen tüzük değişikliği ile, parti içi iktidarı elde tutabilmek amacıyla hazırlanan bu tüzükle parti içi kurumlar işlevsizleştirilmiş, kurumsal özelliğini kaybetmiş ve parti içi demokrasinin gerçekleştirilmesi şansı kalmamıştır. Ne yazık ki, Kılıçdaroğlu da yönetime ilk geldiğinde bu olumsuzluğu düzelteceğini söylemesine rağmen, bu tüzükten yararlandı ve ama değiştirme sözünü unuttu.

Kurultaydan sonra partinin en yetkili kurumu olan PM Kurultay tarafından seçilmektedir. Ama MYK Genel Başkan tarafından belirlenmektedir. MYK üyesi olmak isteyen her PM üyesi, kendisini ancak Genel Başkana şirin gösterecek konumda tutmakta, yönetimi denetleme görevini yerine getirmemektedir. Her iki kurumun da Genel Başkan kontrolu altına geçmesi, onların asli görevlerini yapmasına engel olmaktadır. MYK, PM içinden PM tarafından seçilmelidir.

Kurultaylar sadece seçime endekslenmekte olup, parti politikaları Kurultayda tartışılmamakta, bu da Kurultayın partiye güç katmasına engel olmaktadır.

Parti üyelerinden, seçim çalışmalarında görev almaları istenmekte, ama hem parti politikalarının hem de adayların belirlenmesinde söz sahibi olmaları engellenmektedir. Tüm üyelerin görüşlerinin Kurultaya taşınmasının yolu açılmalı, adayların belirlenmesinde de mutlaka ön seçim yapılmalıdır. Ön seçimlerin tam demokratik şekilde geçmesinin de önlemleri alınmalıdır.

Parti üyeliği, kişinin partiye aidiyet bağıyla bağlanmasını sağlar. Parti üyelerinin kısıtlı sayıda tutulmasını, partiye üye olunmasının zorlaştırılmasını hiç anlayabilmiş değilim. Hem üye kampanyalarıyla üye sayısı hızla arttırılmalı ve bu üyelerin nitelikli üye haline dönüşmesi için parti üzerine düşen görevleri yapmalıdır.

Bu konulardaki görüşlerimi birçok kez ayrıntılı olarak da dile getirdim. Partinin oy oranının arttırılmamasının nedenlerinin buralarda aranması gerektiğini düşünüyorum.

Çok önemsediğim bir konu, partinin sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarıyla gerçekleştireceği ortak çalışmaların partinin niteliğini yükselteceği inancındayım. Önümüzde partinin halletmesi gereken bir konu var. Parti her zaman elinin altında bir bütüncül sosyal demokrat iktidar programı hazır bulundurmalıdır. Zaman zaman güncelleyeceği bu programın hazırlanmasında sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının katkısı alınabilir, alınmalıdır. Bu işbirlikleri ve böyle bir iktidar programı, partinin doğrultusunun, sosyal demokrat niteliğinin, partinin doğal ortakları tarafından denetlenmesini sağlayabilir. Partinin oy tabanının genişlemesi bu yolla sağlanabilir.

Mevcut iktidarın 20 yılı aşkın sürede yarattığı ağır tahribatın giderilmesinde güçlü bir partiye gereksinim vardır. CHP gecikmeden bu tüzüksel çalışmaları gerçekleştirmeli. Bu işbirliklerini sağlamalıdır. Partinin son seçim sürecinde yaşadığı iç acıtan yalnızlığının giderilmesi elzemdir.