loading
close
SON DAKİKALAR

Alışkanlık haline geldi

Hüsnü Mahalli
Tarih: 07.06.2020
Kaynak: Hüsnü Mahalli - Korkusuz

Hüsnü Mahalli: İktidarın içerde ve dışarda sürdürdüğü yanlış ve çoğu zaman tehlikeli davranışlarına karşı yaptığı gibi.

İnsan yaşamında bazı tutum ve davranışlar bazen alışkanlık haline gelir.

Bazıları da dil alışkanlığı.

Örneğin çoğu kişi kullandığı her cümlenin içinde mutlaka “gerçekten” sözcüğünü kullanıyor.

Neden?

Dört olasılık var:

1– Anlattığı konunun gerçek olduğuna kendisi de inanmıyor.

2– Karşı tarafı inandırmak için algı oluşturmaya çalışıyor.

3– Bilinç altının dil alışkanlığına dönüşmesiyle bu durum alışkanlık haline geliyor.

4– Herkes herkesi taklit ediyor.

Birey yaşamında alışkanlıklar genel olarak olumsuzdur çünkü “monotonluğu” çağrıştırır.

Bazen de saplantı haline gelir.

Hangi düzeyde ve ne amaçla olursa olsun monotonluk ve saplantılar sevimsizdir, sıkıcıdır ve çoğu zaman kötüdür.

Siyasette ise tehlikelidir çünkü karşı tarafta önce alışkanlık sonra da güvensizlik ve umutsuzluğa yol açar.

Son bir örnek:

Biri CHP’li diğer ikisi HDP’li iki vekilin TBMM’deki üyeliğinin düşürülmesi ve tutuklanmaları.

Muhalefet partilerinde ‘kıyamet koptu’!

Önce HDP’ye bakalım.

Barış Süreci’nin askıya alındığı Haziran 2015’ten bu yana sürekli baskı altındalar. Geçen süre içinde aralarında Eş-Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu 40 milletvekili tutuklandı ve bunlardan dokuzu halen cezaevinde. Son iki tutuklamayla sayı 11’e çıktı.

HDP’nin görevden alınan 45 belediye başkanının yanısıra çok sayıda parti yöneticisi ve üyesi de cezaevinde ya da yargılanıyor.

Karşılıklı alışkanlık olarak iktidar HDP’ye karşı bu davranışını alışkanlık haline getirmişken HDP de basın toplantılarıyla tepki göstermeyi alışkanlık haline getirmiştir.

Bazen de açlık görevi ya da oturma eylemi yapıyorlar o da işe yaramıyor.

CHP’de durum farklı değil.

Ana muhalefet partisi olarak CHP, iktidarın alışkanlık haline getirdiği “saldırılarına” alışkanlık olarak demeçlerle

tepki gösteriyor.

İktidarın içerde ve dışarda sürdürdüğü yanlış ve çoğu zaman tehlikeli davranışlarına karşı yaptığı gibi.

CHP’liler “iktidarın oyununa gelmeyiz” diyor.

Ne zamana kadar?

Ya da işe yarıyor mu?

Ya da iktidar herhangi bir konuda geri adım atıyor mu?

Özellikle son on yılda.

Diğer partilerde hatta sendika ve meslek örgütlerinde durum bundan farklı değil.

Dayanışma ise neredeyse hiç yok.

Saldırı kendilerini hedef aldığı zaman konuşanlar her nedense aynı tehlikeye maruz kalan başkaları olunca seslerini çıkarmamayı tercih ediyor.

Görevden alınan HDP’li belediye başkanları konusunda olduğu gibi.

Bazıları da “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” modunda.

Örneğin Çağdaş Hukukçular Derneği-Halkın Hukuk Bürosu üyesi avukatlar tutuklanıyor, cezaevlerine atılıyor ve bazıları açlık grevinde yaşamını yitiriyor ama Barolar Birliği ve baroların bir çoğundan ses yok.

Dayanışma denilen o “siyasal, mesleki, sosyal ve insani” gereklilik ve duygu artık yok.

Hadi “azalıyor” diyelim.

Son yerel seçimlerde olduğu gibi arada bir kabarıyor ama iktidarı durdurmak için yeterli değil.

Nisan 2017 referandumu, Haziran 2018 seçimleri ve son yerel seçimlerinden sonra iktidarın yaptıkları ortada.

Devletin tüm kurumlarını ele geçiren iktidar muhalefetin her türlüsüne, kendisinden yana olmayan sivil toplum örgütlerine ve kendisine oy vermeyen toplumun tüm kesimlerine amansız saldırıyor.

Hiç kimse onu durduramıyor.

AKP iktidara geldiği 2002’den bu yana ama özellikle Kanlı Arap Baharı’ndan bu yana istediği her şeyi yaptı ve yapmaya devam edecektir.

İçerde ve dışarda.

Bazı yerlerde göreceli “kazanımlarına” rağmen izlediği yol çok tehlikeli.

Örneğin son üç ayda iktidar dışarda çok tehlikeli maceralarını sürdürüyor ama partilerin hiçbiri bu konuda bir tek cümle söylemiyor.

Garip ama gerçek!

Daha gerçek olanı medyanın hali.

Gazeteci diye geçinen bir sürü “sürüler” herkese saldırmayı alışkanlık haline getirmişler.

Bu alışkanlık zamanla koro halinde monotonluk sonra da saplantı şimdi de şizofreni halini almış durumda.

İktidarın sayısal olarak % 95’ini kontrol ettiği bu medya var olduğu sürece muhalefetin ve muhaliflerin alışkanlıklarından kurtulma şansı hemen hemen yoktur.

Olur gibi göründüğünde de RTÜK araya giriyor gereğini yapıyor.

Bize de susmak kalıyor.

Sonuçta biz gazeteciyiz.

Alışkanlıklarından kurtulmaları için politikacılara yol gösterecek halimiz yok.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları