‘Türk Baharı’
Hüsnü Mahalli: ABD destekli Suudi ordusu ‘Size özgürlük ve demokrasi yok’ diyerek ayaklandırmayı bastırdı.
2010 sonu ve 2011 başlarında esen ‘Bahar’ rüzgarıyla Tunus’ta 23 yıllık Bin Ali, Mısır’da 30 yıllık Mübarek, Libya’da 42 yıllık Kaddafi ve Yemen’de 33 yıllık Ali Salih devrildi.
Sudan’ın 22 yıllık lideri Ömer El-Beşir ülkesinin ikiye bölünmesine ve güneyin ABD ve İsrail destekli ayrılıkçı Hıristiyanlara bırakılmasına onay verdiği için devrilmekten kurtuldu.
Nüfusunun %60-65’i Şii olan Bahreyn’de halk ayaklandı ama ABD destekli Suudi ordusu ‘Size özgürlük ve demokrasi yok’ diyerek ayaklandırmayı bastırdı.
Suriye’de durum ortada.
Son 7 yılda bölgemizde yaşanan gelişmelerle ilgili olarak 4 kitap yazdım.
Son kitabım ‘Ortadoğu’da Diktatörler’.
Coğrafyamızı anlamak için bu kitabı okumanızı öneririm.
Türkiye farklı bir örnek ama şimdi içeride ve dışarıda bazı çevreler olası ‘Türk Baharı’ndan söz ediyor.
Neden mi?
Çünkü ‘Bahar’ın en önemli ve güçlü silahı sosyal medya.
Bu gerçek, Gezi Direnişi’nde de kanıtlanmıştı.
Hiçbir örgütsel bağı olmayan yüz binlerce insan Taksim’e akın akın çıktı.
Ülkenin her yerinde olduğu gibi.
‘Arap Baharı’nda da sosyal medya çok etkiliydi çünkü tüm gazete, televizyon ve radyolar iktidarların kontrolündeydi.
Herkes yalaka ve yandaş idi.
Yabancı televizyonların uydu üzerinden yayınlarını unutmamak gerekir.
Hepsi ‘Arap Baharı’nın hizmetindeydi.
ABD CNN, İngiliz BBC, Fransız France 24 ve Alman DW televizyonlarının Arapça bölümleri 24 saat provakatif yayın yapıyordu.
Körfez destekli El-Cezire ve El-Arabiye kendi ülkelerindeki çağ dışı, ilkel ve anti-demokratik iktidarları görmemezlikten gelerek diğer ülkelerdeki ‘Bahar’a destek veriyorlardı.
Birer CIA-Mossad operasyon merkezi gibi.
On milyarlarca dolar harcandı.
Normal çünkü bu savaş medyasız kazanılmazdı.
Suriye bir istisna.
Dönelim Türkiye’ye.
Muhalefet ‘TAMAM’ ve ‘SIKILDIK’ sözcükleriyle psikolojik üstünlüğü elde etmiş görünüyor.
Seçime 41 gün var.
İktidar hiç kimsenin hayal edemeyeceği yol ve yöntemlere başvurarak kaybettiği üstünlüğü geri almak isteyecektir.
Muhalif adaylar büyük hata yapmazsa iktidar ilk kez zor durumda.
Kaybetme psikolojisiyle davrandığı sürece çuvallıyor. Aynı olasılık parlamento seçimleri için de geçerli.
Bugünün hesaplarıyla Millet İttifakı TBMM’de çoğunluğu sağlar.
Her iki cephede CHP büyük bir mücadele veriyor, verecek.
CHP örgütlerine büyük görev düşüyor.
Toplumu ve birey olarak insanları heyecanlandırmak için.
İnce’nin mitinglerinde henüz öyle bir heyecanı ben görmüyorum.
Muharrem İnce konuşmalarında tekrardan vazgeçip farklı vurgular yapmalı.
Mutlaka propaganda uzmanlarından profesyonelce yardım almalı.
İnce’nin ekibi ve CHP örgütleri sosyal medyayı en yaygın ve etkin şekilde kullanmalı.
Başkanlık seçimini kazanmak ve TBMM’de çoğunluğu sağlamak için.
Millet İttifakı’nı ununtmadan.
Aynı görev, sorumluluk ve çaba İYİ Parti, Saadet ve DP örgütlerinden de beklenmektedir.
Gerekçesi ne olursa olsun muhalif olduğunu söyleyen ve demokrasi, özgürlük, insan hakları, barış, dostluk, dayanışma ve vicdandan yana olan herkes sekter ve anlamsız farklılık ve anlaşmazlıklarını bir yana bırakarak Millet İttifakı’na ve ikinci tura kalacak muhalif adaya koşulsuz, en yoğun ve güçlü bir şekilde destek vermelidir.
Mutlaka AKP iktidarına son vermelidir.
AKP iktidarda kalırsa içeride ve dışarıda yaşanmakta olan çok tehlikeli koşullar çok daha derinleşecek ve hep birlikte karanlıklara sürükleneceğiz.
Herkes bildik düşünme, analiz etme ve davranma alışkanlıklarından vazgeçerek ortak aklın gereğini yapmalıdır.
Cumhuriyet Türkiye’sini korumak ve bu Cumhuriyet’i çok daha ileriye taşımak için.
Demokratik, özgür, eşit ve çağdaş bir ülke yaratmak için.
Yaşadığımız bir ‘Türk Baharı’ olmayabilir ama 25 Haziran sabahı harika bir ‘Bahar’ gelebilir. Az kaldı!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları