İmambakır Üküş, ''Eğer Taksim'i tamamen kaybetmek istemiyorsak, Taksim'i yalnızca 1 Mayıs'ta hatırlamamalıyız''...
12 Eylül'den sonra başlayan 1 Mayıs kutlama tartışmaları bu yılda iktidarın şiddetiyle yaşandı...
Yine polis barikatları, cop, tazyikli su ve birer gazıyla özdeşleşen görüntülerle 1 Mayıs tartışıldı.
Ancak ilk kez 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkılamadı.
Her zaman olaylarla ve zorluklarla da olsa, ya küçük gruplar şeklinde de olsa mutlaka 1 Mayıs'ta Taksim'de etkinlik yapılabilindi.
***
Bu yıl 1 Mayıs iktidarın ''çukur'' tartışmaları eşliğinde yaşandı...
AKP ve Başbakan için ''Taksim çukur''du...
Onlar için ''Taksim inşaat alanıydı''
Aslında belki de AKP'nin bakış açısını özetleyen cümle ''Taksim'in inşaat alanı'' ilan edilmesiydi.
1 Mayıs'a ve 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasına ideolojik nedenlerden de karşı olan AKP esas olarak ''Taksim'i inşaat alanı'' ilan ettiği için de kutlamalara karşıydı.
***
AKP çok uzun bir zamandır Taksim alanını ''inşaat alanı'' haline getirmek istiyordu...
Bunun ilk adımını da ''Taksim yayalaştırma projesi''yle attı.
''Taksim'i yayalaştırma projesi'' AKP ve CHP büyükşehir meclis üyelerinin ''oy birliğiyle'' Büyükşehir'de onaylandı.
Biz o zaman da bu uygulamanın yalnızca kenti yağma ve talan içermediğini söyledik.
Bu ''proje'' aynı zamanda Taksim'i işçilere emekçilere ''kapatmak'' olduğunu ilan ettik.
Sonuç ortada...
***
Artık uzun bir süre Taksim meydanı ''inşaat alanı'' olacaktır.
Yapılan alt geçitlerden sonra sıra gezi parkına ve meydana gelecektir...
Cami inşaatı, rezidans inşaatı, AVM inşaatı devam edecektir...
Artık AKP için ''meydan'' yok, ''inşaat alanı'' vardır.
Esas saldırının nedeni de budur...
***
Piyasacı ve liberal rüzgarın önünde yeterince direnemeyen ''sol'' aslında ''meydan'' savaşını Demirören'in ucube AVM'si yapıldığında kaybetti.
Demirören'in ucubesine direnemeyince ''Emek Sineması'' kaybedildi.
Demirören AVM'ye karşı direnemeyince, Emek sinemasına sahip çıkamayınca Taksim Meydanı'nı kaybetti.
Bütün bu olanlara direnen hep bir avuç insan oldu...
İmzacı sayısı kitle örgütü temsilcisi kadar bir kitle bile toplayamadı.
Sonuç ortada...
***
1970'lerin 15-16 Haziran direnişinde işçi sınıfının buluşmasını engellemek için ''köprü açılmıştı''...
Bir de bu 1 Mayıs'ta Taksim gidişini önlemek için köprü açıldı...
Yayanın bile yürüme imkanını ortadan kaldırdı...
Ne 12 Eylül'de ne de sıkıyönetim dönemlerinde olmayan yasaklar getirildi.
Kent içi bütün ulaşım imkanları gün boyu toptan yasaklandı...
İktidarın korkusu, her yere sinmişti....
***
Neredeyse Türkiye'nin her ilinden polis getirilmişti.
İstanbul tam bir ''polis işgali'' altında kaldı.
Bariyerlerle her yer kapatılmıştı.
AKP yarattığı ''polis devleti'' yle ne kadar övünse azdır.
***
Bizzat Başbakanın ve içişleri bakanının talimatıyla saldırılar gerçekleştirildi.
İstanbul'un Taksim'i çevreleyen her semtinde gazdan geçilmiyordu...
Özellikle Şişli, Mecidiyeköy, Beşiktaş ve Dolapdere gibi toplanma merkezlerinde biber gazından nefes almak bile mümkün değildi.
Polis, herkese hedef gözetmeksizin saldırdı.
Bilanço ortada...
3'ü ağır, yüzlerce yaralı...
İşte en beter faşizmden farkı olmayan AKP'nin ''ileri demokrasi''si...
***
Kürt hareketinin AKP ile yürüttüğü ''müzakere süreci'' de 1 Mayıs'ta etkisini gösterdi...
Her yıl sendika ve sol çevrelerle birlikte hareket eden BDP bu yıl Taksim'e çıkma'' mücadelesinde ortada yoktu...
BDP ve HDK Taksim tartışmalarında yer almadığı gibi, bu durum kitlesel katılımı da düşürdü.
Uzun bir süredir ''Kürt Hareketi''nin yörüngesine girmiş olan bir çok ''çevre-hareket''te ne Taksim'de ne Kadıköy'de yer aldı.
Bu durum KESK ve DİSK içinde de etkisini gösterdi.
***
Bu yıl CHP bütün eksikliklerine rağmen 1 Mayıs'ta etkin bir rol aldı...
Beşiktaş'ta toplanan diğer işçi- emekçi güçlerle ortaklaşan CHP Taksim'e yürüyüş için etkin bir mücadele sergiledi.
Ama ''devlet terörü'' Türkiye'nin ''ana muhalefet'' partisi CHP milletvekilleri ve yöneticilerini hedef aldı...
Polis, CHP yöneticileri ve milletvekillerine de biber gazı ve tazyikli su ile müdahale etti.
CHP, her gün daha çok toplumsal mücadelenin içinde yer alarak, mücadele içinde birlik merkezi olmaya aday olduğunu gösteriyor.
Türkiye'nin her yerinde yapılan tüm 1 Mayıs gösterilene CHP etkin olarak katıldı...
***
Bu 1 Mayıs önümüzdeki süreçte yeni saflaşmaların ve yeni birliktelikler olacağının habercisidir.
Egemen sınıflar ve emperyalizm her dönem ''sol''u ayrıştıracak yollar buluyor...
Zaten paramparça olan ''sol'' dün ''ulusalcılık'' veya ''ergenekon'' tartışmalarıyla ayrıştırıldı...
Bugünde ''Barış süreci'' üzerinden yeniden ''saflaştırılıyor''...
Taksim'e yürüyüşte yaşanan ayrışmaya bir de bu yönden bakmak gerekiyor....
***
Bu 1 Mayıs'ta yaşananlardan herkes dersler çıkarmalıdır.
Eğer Taksim'i tamamen kaybetmek istemiyorsak, Taksim'i yalnızca 1 Mayıs'ta hatırlamamalıyız...
Taksim bir projedir...
Top yekun karşı çıkılmazsa, direnilemez....
***
Artık bu yaşananlardan sonra kimse AKP'den ''demokrasi'' beklemesin...
AKP'nin nasıl bir ''demokrasi' istediğini görmek isteyenler 1 Mayıs'ta yaşananlara baksınlar...
Şimdi daha güçlü ve etkili bir ''demokrasi blok''u oluşturmanın zamanı...
Vakit henüz varken...
Her şey elden gitmeden...
Demokrasi ve özgürlük için en geniş ''blok''u kurmak/oluşturmak zorundayız...
Başka yolumuz yok...
Başka çıkışımız yok...
İmambakır Üküş