İmambakır Üküş, 'Her gün her yeri adım adım ele geçiren AKP iktidarı, artık her gün her yeri kaybetme korkusuyla tanıştı'...
Türkiye, AKP diktatörlüğüyle hesaplaşma sürecine girdi...
11 yıldır süregelen AKP diktatörlüğü, artık "yıkılmaz" değil...
Her gün her yeri adım adım ele geçiren AKP iktidarı, artık her gün her yeri kaybetme korkusuyla tanıştı...
***
AKP'nin oluşturduğu bu "koyu karanlığı" ve diktatörlüğün en önemli halkalarından birisi ideolojik ve politik hegemonyaydı...
AKP, tüm kavramları alt-üst ederek, toplumda büyük bir "yanılsama" yarattı...
"Demokrasi" ve "Özgürlükler" bu sürece en çok hizmet eden kavramlar oldular...
Buna "askeri vesayete" karşı durmayı da ekleyerek toplumda "sivil" ve "özgürlükçü" iktidar yanılsaması yarattılar...
***
Dönek solcular ve iktidar sofralarında beslenmeye alışkın "liberal"ler toplumda bu "yanılsama"nın taşıyıcıları oldular...
En son referandum kampanyası ve Haziran genel seçimlerinde de bu "cenah" AKP bu yönde büyük "hizmet"te bulundu...
***
AKP, bu yöndeki hegemonyasını yalnızca ideolojik ve politik "yanılsama"lar üzerinden kurmadı...
Özellikle Ergenekon ve Balyoz davalarıyla toplumda büyük bir "korku imparatorluğu" kurdu...
"Silivri" ismi bile tüm "muhalif"ler için bir sopaya dönüştürüldü...
Öylesine etkili oldu ki, artık yurttaşlar bile en küçük "muhalif" bir söylem karşısında "aman Silivri'yi boylarsın" demeye başladı...
***
"Darbelere" ve "Derin devlet"in "kirli" işlerine karşı açılmış gibi sunulan Balyoz ve Ergenekon davalarının kendisi, toplumun başında sallanan birer "sopa"ya dönüştürüldü...
Birbiriyle alakasız ve asla yan yana gelemeyecek isimlerle toplumun kafası bilinçli bir şekilde karıştırıldı...
Sedat Peker'den, Kemal Kirençsiz'e, Veli Küçük'ten İbrahim Şahin'e yüzlerce isimle gazeteciler, yazarlar, sol siyasiler, Akademisyenler ve subaylar yan yana getirildi...
***
Tümüyle "tek" merkezden "imal" edilmiş sahte delillerle davalar yürütüldü...
En basit hukuk kuralları bile hiçe sayıldı...
Sonunda Balyoz'da "emir" yerine getirildi...
İlgili-ilgisiz herkes neredeyse aynı "ceza"ya çarptırıldı...
Şimdi sıra Ergenokon'da...
***
AKP'nin ilk başlarda yarattığı "yanılsama" davalar sürdükçe yıkılmaya başlandı...
Balyoz ve Ergenekon davalarında ki adaletsizlikler ve hukuk dışı işlemler her geçen daha da belirgin hale gelmeye başladı...
İlk günlerde ki "tereddüt" ve "kuşku"lar dağılmaya...
ABD ve AKP tertibi ortaya çıktı...
Artık, on binler Silivri'de Özgürlük ve Adalet için buluşmaya başladı...
13 Aralık'ta yüz binler, bu davalarla ilgili "halk hükmü"nü ilan etti...
***
5 Ağustos'ta Silivri'de "görevli" mahkeme hükmünü ilan edecek...
Balyoz "tarifesi" aynen devam edecek...
Ama, önemli olan "görevli"lerin hükmü değil...
Önemli olan halkın "hükmü"...
***
5 Ağustos'ta Adalet ve Özgürlük için Silivri'de yüz binlerin bulaşması olacak...
5 Ağustos'ta her yer Taksim, her yer Silivri, her yer direniş olacak...
Gezi direnişi şehitleri ve gezi direnişi ruhuyla içeride-dışarıda hücreleri parçalamak için Silivri'de olacağız...
Adalet bizimle gelecek...
Özgürlük bizimle gelecek...
Büyük bir başlangıç için 5 Ağustos'ta özgürlük ateşini hep birlikte Silivri'de yakacağız...
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Yayın Yönetmeni