AKP kaybetmeye CHP kazanmaya çok yakınken
İmambakır Üküş; Gerçekten de CHP hiçbir şey yapmasa AKP çok büyük bir yenilgi alır. CHP'de herkese “memleket meselesi” denirken, bütün MYK üyeleri eş-dost akraba ve arkadaşları belediye başkan adayı yapmak için her yola başvuruyor…
AKP 17 yıldır iktidarda…
Bugüne kadar girdiği her seçimden birinci parti olarak çıkmış…
İlk defa 7 Haziran seçimlerinde birinci parti olmasına rağmen tek başına iktidar olamamış…
7 Haziran’dan bu yana aslında girdiği her seçimde AKP kaybetmiş…
***
Sorun AKP’nin kaybetmesinde değil…
Sorun CHP’nin kazanamamasında…
AKP tel tel dökülürken bile CHP kazanamıyor…
Sorun tam da burada…
***
16 Nisan’da olağanüstü hale ve bütün eşitsiz koşullara rağmen AKP ve MHP bloku neredeyse batıdaki bütün kentleri kaybetti…
Başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere bütün büyük kentler AKP’nin ve MHP’nin baskıcı ve otoriter rejimine Hayır dedi…
Ancak 16 Nisan’da yakalanan birliktelik 24 Haziran seçimlerinde sağlanamadı…
Büyük kentler az bir farkla bile olsa yine AKP ve MHP blokunu destekledi…
***
Şimdi önümüzde 31 Mart yerel seçimleri var…
16 Nisan ve 24 Haziran seçimleri ışığında muhalefetin süreci değerlendirmesi gerekiyor…
Birlikte başarının yolunu açması gerekiyor…
***
AKP ilk defa her yerde seçimleri kaybetmeye yakın…
AKP tarihinde ilk defa kendi başına seçime giremiyor…
AKP tarihinde ilk defa genel seçimlerde birinci parti çıktığı il ve ilçelerde seçime bile giremiyor…
AKP tarihinde ilk defa MHP, BBP ve HÜDA-PAR olmadan seçime giremiyor…
***
AKP ilk defa hiçbir il ve ilçede yeni adaylar ortaya çıkaramadı…
Ankara’ya Ankara’da siyaset yapan bir aday gösteremedi…
İzmir’e İzmir’den bir aday bulamadı…
İstanbul’da İstanbul’un içinden bir aday bulamadı…
***
AKP Adana’da, Mersin’de, Manisa’da yok…
AKP daha birçok il ve ilçede yok…
Hem de bu il ve ilçelerde 24 Haziran’da birinci parti olarak çıkmasına rağmen…
AKP kaybedeceğini görüyor-biliyor…
***
AKP beğenseniz de beğenmeseniz de kendi çizgisinde Türkiye’nin en “yenilikçi” partisi olarak ortaya çıktı…
Hem söylemde, hem eylemde, hem de kadrolarında “yenilikçi” bir “algı” oluşturdu…
Demokrasi, özgürlükler ve hukukun üstünlüğü AKP’nin temel şiarıydı…
Bugün bunlardan geriye hiçbir şey kalmadı…
***
AKP artık yapacağı ve söyleyeceği hiçbir şey olmayan bir partidir…
AKP seçim sonuçlarından bağımsız olarak siyasi ömrünü tamamlamış bir partidir…
AKP iktidarı artık ancak baskı ve zor ile sürdürebilir…
Onun için AKP topluma yeni bir şey vaat etmiyor; tam tersine bütün toplumu tehdit ederek iktidarını sürdürmek istiyor…
***
Türkiye’nin içinde bulunduğu nesnel ve öznel koşullarda AKP’nin iktidar olması artık mümkün değil…
AKP’nin en büyük rakibi AKP’nin kendisidir…
AKP’nin en büyük rakibi yarattığı ekonomik çöküntüdür…
AKP’nin en büyük rakibi yarattığı baskıcı ve otoriter rejimdir…
***
Olağan koşullarda AKP’nin her yerde büyük bir seçim yenilgisine uğramaması mümkün değildir…
Ama “olağan” koşullarda…
Bu koşulları “olağan” olmaktan çıkaran ne var?
Hangi “koşullar” AKP’yi büyük bir seçim yenilgisinden kurtarıyor?
***
AKP kaybetmeye yakınken CHP ne durumda?
Aslında “olağan” koşullarda CHP’nin büyük bir seçim başarısı elde etmemesi için hiçbir neden yok…
Hatta CHP hiçbir şey yapmasa bile seçimleri kazanması mümkün…
Ama CHP “bir şey” yapıyor…
***
Gerçekten de CHP hiçbir şey yapmasa AKP çok büyük bir yenilgi alır…
Gerçekten CHP’nin hiçbir il ve ilçede örgütü olmasa CHP büyük bir başarı elde eder…
Gerçekten CHP her yerde “adaysız” seçime girse CHP büyük başarı elde eder…
Gerçekten CHP Genel Merkezi olmasa AKP her yerde seçimleri kaybeder…
***
CHP “bir şey” yapıyor…
CHP örgütleri “bir şey” yapıyor…
CHP adayları “bir şey” yapıyor…
CHP Genel Merkezi “bir şey” yapıyor…
***
CHP Genel Merkezi “bir şey” yapıyor toplumun bütün muhalif toplumsal güçlerinin enerjisi düşüyor…
CHP örgütleri “bir şey” yapıyor CHP örgütlerinin enerjisi düşüyor…
CHP öyle adaylar buluyor ki kendileri bile yüzyıl rüya görse bir kez bile rüyada bile belediye başkanı olacağını göremeyen kişileri aday gösteriyor…
CHP öyle adaylar bulup ortaya çıkarıyor ki hem CHP örgütlerinin hem de toplumsal muhalefetin enerjisini yok ediyor…
***
AKP dökülüyor…
CHP daha beter dökülmek için elinden geleni yapıyor…
AKP kaybetmemek için elinden geleni yapıyor…
CHP ise kazanmamak için elinden geleni yapıyor…
***
Bu seçimlerde kimin belediye başkan adayı olduğunun bir önemi yok…
Bu seçimlerde kimin belediye meclisi üyesi olduğunun bir önemi yok…
Mesele kişisel değil, mesele memleket meselesi diyor herkes, hepimiz…,
Peki, gerçekten mesele memleket meselesi mi?
***
Başta CHP genel başkanı olmak üzere bütün CHP üyeleri “mesele memleket meselesi” diyor…
Hepsi bir ağızdan “kişilerin önemi yok önemli olan davamızdır” diyor…
Diyor da peki ne yapıyor…
Onlar da “memleket meselesi” mi güdüyor yoksa kişisel ve siyasal beklentileriyle mi hareket ediyor?
***
Herkese “memleket meselesi” denirken bütün MYK üyeleri eş-dost akraba ve arkadaşları belediye başkan adayı yapmak için her yola başvuruyor…
Herkese “memleket meselesi” denirken bütün MYK üyeleri eş-dost akraba ve arkadaşlarını belediye meclisi üyesi yapmak için her yola başvuruyor…
Hiç kimse adaylar belirlenirken toplumsal kaygı ve sorumluluk duymuyor…
Hiç kimse meclis üyesi yazarken toplumsal kaygı ve sorumluluk duymuyor…
***
Hiç o kadar ilçede siyaset yapmamış, emek vermemiş insanlar o ilçelerde “tayinle” aday yapılıyor…
Bırakın ilin ve ilçenin sınırlarını MYK üyeleri eş-dost ve yakınları, bir ilden başka ile meclis üyesi olarak yazılıyor…
Partiliye ve yurttaşa konuşurken “memleket meselesi”…
Ama kendi konumlarını ve koltuklarını korumak “şahsi” meseleleri…
***
CHP’ye rağmen AKP kaybetmeye çok yakın…
Türkiye AKP’den yoruldu…
AKP seçmeni AKP’den yoruldu…
İlk defa AKP seçmeni AKP’den kopuyor…
***
CHP’li bazı kesimler aday olamadığı için CHP’ye küstü…
Bir kısmı başka partilere gittiler…
Bir kısmı parti ile bağlarını kestiler…
Bir kısmı adayları beğenmediği için küskün…
***
Toplumun muhalif bir kesimi 16 Nisan’da CHP’nin YSK’nın tavrına tepkisizliğinden dolayı CHP’ye küskün…
Toplumun muhalif bir kesimi 24 Haziran gecesi yaşananlardan dolayı CHP’ye küskün…
CHP’nin muhalifleri CHP’ye küskün…
CHP Genel Merkezi kendi “muhalif”lerine küskün…
***
AKP tel tel dökülürken toplumsal muhalefetin enerjisi düşük…
Sol- sosyalist güçlerin enerjisi düşük…
CHP’nin enerjisi düşük…
Dahası CHP her yaptığıyla enerjiyi daha da düşürüyor…
***
Geçmişten bu yana CHP’de “hastalıklı” bir yapı bir anlayış var…
Şimdi de o anlayış devam ediyor…
Geçmişte Deniz Baykal gitsin diye CHP’ye oy vermeyin kampanyası yapanlar vardı…
Şimdi de Kılıçdaroğlu gitsin diye CHP’ye oy vermeyin kampanyası yapanlar var…
***
24 Haziran’da CHP’de birçok kişi Cumhurbaşkanlığında Muharrem İnce’ye oy verdi ama milletvekilli seçiminde CHP’ye oy vermedi…
Zaten o kesimler kampanyayı da o zeminde yürüttüler…
Hiçbir yerde CHP’ye oy istemediler; bırakın oy vermeyi tam tersine başka partilere oy verilmesine çalıştılar…
Sonuçları zaten il il gördünüz…
***
Bu seçimlerde yarışan Kılıçdaroğlu değil…
Bu seçimlerde yarışan CHP değil…
Bu seçimlerde yarışan belediye başkanları değil…
Bu seçimlerde yarışan belediye meclisi üyeleri değil…
***
Bu seçimlerde mücadele AKP-MHP blokuna karşı mücadeledir…
Bu seçimlerde mücadele baskı ve otoriter rejime karşı mücadeledir…
Bu seçimlerde mücadele kentlerimizi yağma ve talan eden AKP belediyeciliğine karşı mücadeledir…
Bu seçimlerde mücadele kentlerimiz ve geleceğimiz için mücadeledir…
***
Türkiye’nin demokratikleşmesi her şeyden önemlidir…
AKP ve MHP blokunun yenilgiye uğratılması veya geriletilmesi her şeyden önemlidir…
Demokrasi için güçlerimizi birleştirmek ve mücadele etmek bütün kişisel ve siyasal beklentilerden daha önemlidir…
Türkiye’nin siyasal ve toplumsal olarak rahat bir nefes alabilmesi için AKP’nin geriletilmesi-yenilmesi zorunludur…
***
Türkiye’nin ilerici-devrimci birikimi AKP-MHP blokunu geriletmeye yeterlidir…
Yeter ki kişisel ve siyasal ayrılıklar bir yana bırakılsın…
Yeter ki güçlerimiz birleşsin…
Yeter ki ortak hedefe yönelebilsin…
***
16 Nisan’da bütün büyük kentlerde birlikte otoriter ve baskıcı rejime “HAYIR” dedik…
31 Mart’ta da bunu başarabiliriz…
Eğer başta İstanbul ve Ankara olmak üzere 31 Mart’ta bütün “HAYIR” diyenler birleşebilirsek Türkiye’de değişimin yolunu açabiliriz…
AKP İstanbul’u kaybetmeye çok yakın…
AKP İstanbul’u kaybetmeye çok yakın…
***
CHP İstanbul’u ve Ankara’yı kazanmaya çok yakın…
CHP Adana’yı, Mersin’i, Antalya’yı kazanmaya çok yakın…
AKP her yerde kaybetmeye…
CHP her yerde kazanmaya çok yakın…
***
Şimdi bütün tartışmaları unutma zamanı…
Şimdi bütün hesaplaşmaları unutma zamanı…
Şimdi bütün eksikleri-yanlışları unutma zamanı…
Şimdi birlikte başarmak; birlikte kazanmak zamanı…
İmambakır Üküş
www.istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni
ÜYE YORUMLARI
Facebook Yorumları
Aslında sizler gibi lafazanlık yapanlar olmazsa CHP kazanır. Boş laf kolay, CHP neleri yapması gerekiyorda yapmadı, ülkenin gerçeklerini görmeden boş laflar ile CHP'ye zarar veriyorsunuz
Al birini vur ötekine.hicbirine oy yok benden.ikisi de y alanci.
Yazıya aynen katılıyorum, tam benim düşündüklerim belirtilmiş. Kılıçdaroğlu partiyi bırakmalıdır. Parti içi kavgalar, batan geminin mallarını paylaşma kavgalarıdır. KK gitsin diye oy vermemek doğrudur ancak Akape parsayı toplayacak. KK,'bu seçimi kaybedersem ayrılacağım' dese parti gerçekten çok fire verir. Bunun en doğrusu ve seçimi Chp nin kazanması için KK'nın "seçim gecesi, sonuç her ne olursa olsun istifa edeceğim" açıklamasını yapmasıdır.
Sn.İmambakır Üküş, yazınızı spnuna kadar okudum. Görüşünüze katılmamak mimkün değil. Ancak satırarasında söylediğiniz bazı şeylere açıklık getirmeyi bir görev görüyorum.
Toplum olarak ya konuyu iyi takip etmemekten ya unutmaktan ya da anlayamamaktan yanlış kararlar veriliyor. Görüyorum...
Bazı hatırlatmalar: 1- şuan örgüte, halen Baykal-Önder zihniyeti ve kadroları hakim, etkin, o nedenle de aday seçimlerinde bu (zihniyet) bildikleri gibi at oynatıyorlar. 2- Bu durumu çok iyi farkeden A.Öymen, kısa başkanlıkı sorasında örgütü yenileme hareketine geçeceğini söylediğinde nasıl malum ekip tarafından tasfiye edildiğini unutmamaşıyız, hatırlamalıyız. 3- Baykal, birçok kez parti politikalarını akamete uğratan müdahaleleri devam edeğelmekte, örnek a- Balbay-Haberal'in tutuklu oldukları seçim sonrası partinin, bu kişilerin tahliyelerine kadar yemin etmeme kararını, üçgün sonra "eylem amacına ulaşmıştır" söylemiyle, Baykal'ın kırmasını unutmayalım. 4- 7 Haziran seçim sonrası Baykal'ın, partiye danışmadan CB ile görüşmesi, bununla da yetinmeyip Meclis Başkanlığına aday olduğunu ilan etmesi ve Bahçeli'nin bunu fırsat olarak ullanıp Meclis Başkanlığını AKP'ye teslim etmesi sonucunun doğması... 5- M.İnce harekatı çok yeni, oynanan senaryoyu uzun uzun anlatmayayım, herşey ortada ayan beyan yeterince açık. Biraz akl-ı selimle düşünmek yeter.
Gelelim Kılıçdaroğlu'na; Kamuda bu kadar büyük bir kurumda yıllarca en üst yönetici olarak görev yapacaksınız, partiye adam çağırırken bu kadar da hata yapacaksınız. Birkaç örnek: B.A.Güler, E.Ü.Tarhan, S.Batum vb. partiye çağır en üst görevleri ver, çok kısa süre sonra bu kişiler, en olmadık şekilde, ortalıkta, partiyi, yönetimi eleştirsinler. Yeter mi hayır... ya istifa ederken partiyi, yönetimi yerden yere vursunlar ya da parti kurup, olmadı en rezillerden bir gazetenin köşe yazarı olarak nefret kussunlar.
Kılıçdaroğlu'nun hataları bukadar mı? Hayır... seçtiği, atadığı başkan yardımcıları, danışmanlarının büyük çoğunluğu kifayetsiz muhteris.
Sim vermeme gerek yok, o kadar ayan beyan ki!
CHP'nin yapacağı en doğru en radikal (biraz zor ama) iş, partinin üye yapısını nicelikten vazgeçip niteliği önceleyerek yeniden düzenlemek lamalıdır. Neden...? Bir örnek vereceğim ki, anlaşılsın. Yerel seçimlere giderken yaşadığım kente de belediye başkanlığı için birçok aday başvurdu. Oldukça yakından biliyorum, başvuranlardan birisi için Klıçdaroğlu, umutlu mesaj verdi. Ancak örgüt yoğun Ankara temaslarıyla en olmadık kişiyi belediye başkanı adayı yaptırdı. Sanıyorum, aday tesbitinde büyük oranda anlattmaya çalıştığım yöntem, geçerli oldu. Çıkan sonuç da toplumda karşılık bulmadığı için haklı olarak tepkiye neden oluyor, ister istemez fatura Kılıçdaroğluna kesiliyor.
Şuan yapılacağın, bütün bu olumsuzluğa karşın seçime kadar birlik olup sandığa gitmek. Seçim sonrası tüzük değişikliği, yönetim değişikliği en önemlisi de seçim sonuçları dahil bütün sorunları, birkaçgün sürecek kurultayda, enine boyuna tartışıp sorunları çömüş olarak kurultayı yapma olmalıdır.
Doğduğum ve yaşadığım il Düzce'de Koskoca 95 yıllık CHP aday çıkarmıyor ne olursa olsun kendi ilkelerinden tamamen uzak olan 1 yıllık hiçbir başarısı olmayan İyi Partiden 2004 seçimlerinde AKP'den Aday adayı sonraki seçimlerde de MHP'den aday olmuş bir aday ve onun geçmiş seçimlerde kendi adayıyla seçime giren CHP'li seçmene AKP'ye karşıysanız MHPye oy vermek zorundasınız yoksa yoksa sizler oyları bölüyorsunuz diyen MHP'li meclis üyesi adayları ile seçime giriyor. İttifak adı altında 33 kişiden sadece 7 meclis üyesi artı 1 kontenjan üyesi ile temsil edilen Türkiye'nin kurucusu olan bir partide Ellerinde İyi Parti broşürleri ile İyi parti propagandası yapılarak CHP temsilcilerin İyi partiye oy istediği yerde, CHP'den başka hiçbir yere oy vermemiş CHP'liler ne yapsın? Sizden ricam CHP'nin adayı olan yerlerin yerine Türkiye'nin bir çok yerinde çaresiz bir şekilde İyi partiye oy vermek zorunda bırakılan CHP seçmenin durumunu da hesaba katarak yazarsanız CHP'nin ve CHP seçmenin durumu ile ilgili daha net bir sonuç ortaya çıkmış olur.