loading
close
SON DAKİKALAR

AKP’de Saray Darbesi

İmambakır Üküş
Tarih: 05.05.2016
Köşe: @imambakirukus

İmambakır Üküş; 1 Kasım seçimlerinde ise Davutoğlu’nun genel başkanlığında AKP %49 oyla tek başına iktidar olmuştur. Şu anda Davutoğlu’na yönelik ''operasyon'' bir ''darbe'' ve ''milli irade''nin gaspı değil midir?

Sonunda beklenen oldu; bir “saray darbesiyle” AKP genel başkanı ve başbakan Ahmet Davutoğlu’na “yol” göründü…

Uzun zamandır alttan alta devam eden çatışmalar artık gizlenemez hale geldi…

Danışmanlar üzerinden yürüyen mücadele bizzat Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı konuşmalarına yansıdı…

Davutoğlu, “her makamı elimin tersiyle iterim” derken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “insan o makamlara nasıl ve kimler tarafından getirildiğini unutmamalı” diye cevap verdi…

***

AKP ve RTE’nin sürekli öne çıkardığı ve vurguladığı olgu ‘’milli irade”ydi…

Yaptıkları her şeyi de “milli irade”nin arkasına sığınarak savundular…

Haklarında yapılan bütün eleştirileri “biz milli iradeyi temsil ediyoruz; hesabını sandıkta veririz” diye cevaplıyordu…

Darbecilere ve darbeciliğe karşıtlığı da “milli irade” bayraktarlığıyla yapıyorlardı…

***

Aslında AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın hiç de “milli irade”yi umursamadıkları 7 Haziran süreciyle ortaya çıktı…

7 Haziran sonuçları da, sonuçta bir “milli irade”ydi…

Millet iradesini böyle ortaya koymuş; Türkiye’nin koalisyonla yönetilmesini istemişti…

Ancak; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için bu sonuçlar “milli irade” değildi…

***

Ne yaptı-etti: Türkiye’yi erken seçime götürdü…

Saray “milli irade’’ye ilk “darbe”sini o süreçte vurdu…

Hükümeti kurma görevini Kılıçdaroğlu’na vermeyerek aslında “darbe” yapılmış: “milli irade” sonuçları “yok” sayılmıştı…

Saray Türkiye’yi yangın yerine çevirme pahasına Türkiye erken seçime taşımıştı…

1 Kasım seçimleri “terör yoluyla” milli iradenin gaspından başka bir şey değildi…

***

Ahmet Davutoğlu’nu seversiniz- sevmezsiniz; başarılı veya başarısız bulursunuz hiç de önemli değil…

Ahmet Davutoğlu AKP genel başkanı olarak girdiği iki seçiminde de partisini “birinci parti” yapmıştır…

1 Kasım seçimlerinde ise Davutoğlu’nun genel başkanlığında AKP %49 oyla tek başına iktidar olmuştur…

Şu anda Davutoğlu’na yönelik “operasyon” bir “darbe” ve “milli irade”nin gaspı değil midir?

***

Sarayın AKP’de gerçekleştirdiği “darbe”ye yönelik “yesinler birbirlerini” deme lüksüne sahip değiliz…

Yaşananlar AKP’nin kendi “iç işleri” değildir…

Yaşananlar açıkça ve aleni olarak yasaları ve milli iradeyi yok etmektir…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açıkça ve alenen “sivil darbe” gerçekleştirmiştir…

***

Zaten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha önce de “isteseniz de istemeseniz de rejim değişmiştir” açıklamasıyla tavrını-tarzını açıkça ilan etmiştir…

Davutoğlu’na yönelik “Saray darbesi” ise geldiğimiz vahim noktayı göstermektedir…

Daha önce CHP Genel Başkanını “yok sayıyorum” demiş hatta daha da ötesi “devrilmesi” çağrısı yapmıştı…

Şimdi ise yasal ve hukuksal hiçbir yetkisi olmamasına rağmen AKP genel başkanı ve başbakanı “devirmek” suçunu işliyor…

***

Artık Türkiye’de hiç kimse hukuktan bahsetmesin…

Artık Türkiye’de hiç kimse yasalardan bahsetmesin…

Artık Türkiye’de hiç kimse Anayasadan bahsetmesin…

Türkiye’de artık yeni bir rejim var; onunda adı diktatörlüktür…

***

Ne yapılmak istendiği çok açıktır…

AKP’de değişimden sonra Türkiye hızla erken seçime doğru gidecektir…

Bu amaçla HDP’ye yönelik baskılar artacak; bu amaçla HDP meclis dışına itilecektir…

Amaç bellidir; HDP ve MHP üzerinden oyunlar oynayarak iki partiyi de barajın altına çekerek AKP’ye anayasayı değiştirecek bir güce ulaştırmak…

***

Bu nedenle başta CHP olmak üzere bütün demokrasi güçleri birleşmek ve bu oyunu bozmak zorundadır…

Bu oyunun bir parçası AKP’de değişimse bir diğer parçası da “dokunulmazlık”lardır…

Durum ve şartlar değişmiştir; zaten “Anayasaya aykırı” dediği bu yasaya CHP mecliste “Hayır” diyerek sarayın oyununu bozmak zorundadır…

Diktatörlüğe ilk yenilgi mecliste; “dokunulmazlık oylaması”nda yaşatılmalıdır…


***

Türkiye tehlikeli bir yola giriyor…

Bunu önlemek herkesin görevidir…

Herkes yaşananların bir "darbe süreci" olduğunun bilinciyle hareket etmelidir...

Darbeye karşı en geniş birliktelik sağlanabilmelidir; yoksa bugünkü haklar ve özgürlükler bile ortada kalmaz…

İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları