İmambakır Üküş; Görünen O ki; AKP bir eline OHAL sopasını bir diğer eline 'din' bayrağını alacak. AKP; toplumu en kolay kamplaştırdığı noktaya 'din' ve 'Atatürk' konusu üzerinde 'çatıştırma' ve 'gerilime' oynayacak...
AKP; 16 Nisan referandumunun yarattığı “tahribatı” parti içinde “onarmaya” çalışıyor…
16 Nisan’da Türkiye’nin %50’den fazlasının “Hayır” dediğini en iyi AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan biliyor…
Bunu iyi bildiği içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AKP Genel başkanı olduğu andan itibaren tüm gücüyle AKP’yi “onarmaya” çalışıyor…
AKP Genel Başkanının bahsettiği “metal yorgunluğunun” Türkçesi yaşanan referandum yenilgisidir…
***
16 Nisan AKP için sonun başlangıcıdır…
Artık AKP gireceği her seçimde kaybedecektir…
AKP’nin artık kazanacağı hiçbir seçim yoktur…
Yolun “sonunu” gören AKP Genel Başkanı su alan gemiyi yüzdürmenin yollarını arıyor…
***
Esas olarak AKP siyasi ömrünü tamamlamış bulunuyor…
AKP’yi var eden Ulusal ve Uluslararası koşullar ortadan kalkmıştır…
Artık AKP’yi “içerde” ve “dışarda” destekleyen büyük güçler artık yoktur…
Tam tersine AKP “içerde” ve “dışarda” giderek yalnızlaşan bir AKP var…
***
AKP’nin önünde çıkmaz bir yol bulunuyor…
Bu “yol” aynen “bataklık” gibi…
Artık bu “yolda” AKP ne yaparsa yapsın daha da batacaktır…
Zaten attığı her adımda da AKP “içerde” ve “dışarda” daha da yalnızlaşıyor; daha da “tecrit” oluyor…
***
AKP’nin önündeki “çıkmaz yol”un adı “erken seçim”dir…
AKP bir an önce hem yerel seçimleri; hem de genel seçimleri yapmak istiyor…
Ama yapamıyor…
Çünkü; bütün anketler ve veriler AKP’nin hem yerelde hem de genel seçimlerde kaybedeceğini gösteriyor…
***
Onun için AKP “erken” veya “baskın” seçim adını ağzına almadan ama seçime gidecekmiş gibi çalışmalar yapıyor…
Önce olağanüstü kongreye AKP yönetimini kendine göre belirledi…
Sonra hükümet değişikliğiyle en “zayıf” ve “vasıfsız” kabineyi belirledi…
Artık; hem AKP’de hem de hükümet bir “görüntü” olmanın ötesine geçemeyecek “mutlak hakimiyet” saraya geçmiş olacak…
***
AKP bu şartlarda OHAL’den vazgeçemez…
OHAL sopası ve tehdidi olmadan ayakta duramaz…
Görünen o ki; OHAL uzadıkça uzayacak…
Ancak OHAL’le hem kendi içinde hem de Türkiye’deki muhalefeti engelleme olanağı var…
***
AKP’nin son “Operasyon”larının tamamı seçime yönelik adımlardır…
Görünen O ki; AKP bir eline OHAL sopasını bir diğer eline “din” bayrağını alacak…
Yapılan “Türbanlı” büyükelçi atamaları, müfredat değişimleri,kılık kıyafet saldırıları ve Atatürk’e karşı saldırılarda bu seçim adımlarının bir parçası…
AKP; toplumu en kolay kamplaştırdığı noktaya “din” ve “Atatürk” konusu üzerinde “çatıştırma” ve “gerilime” oynayacak…
***
Müftülere nikah izni, türbanlı atamalar, müfredat değişimi, evrim teorisinin yasaklanması ve benzeri toplumun kolay kırılacak “fay hatları”nı harekete geçirmeye başladı…
AKP’nin demokrasi, özgürlükler eşitlikler ve adalet konusunda toplumu vaad edeceği hiçbir şey yoktur…
AKP şimdi OHAL eliyle toplumda Askeri Darbe dönemlerini aratmayan haksızlıklara ve zorbalıklara imza atıyor…
Bir avuç yandaş dışında Türkiye’de “mutlak yoksulluk” giderek artıyor; gelir dağılımında büyük uçurumlar oluşuyor…
***
Bu koşullarda AKP’nin elinde “Din” bayrağı ve ‘’muhafazakarlık’’ dışında hiçbir şey kalmıyor…
Başta CHP olmak üzere tüm demokrasi güçleri AKP’nin yaptıklarına karşı çıkarken bu tuzağa görmeliler…
AKP çok bilinçli olarak Laiklik karşıtlığına yoğunlaşacak; bütün tartışmaları bu noktaya kilitlemek isteyecektir…
Laikliğe sahip çıkarken AKP’nin bu tezgahının da farkında olmak gerekiyor…
***
AKP’nin istediği kutuplaşma ve karşıtlık üzerinden istediğine ulaşabilirse hızla “erken seçim” kararı alabilir…
Eğer AKP’nin bu girişimi boşa çıkarılırsa AKP seçime cesaret edemez…
Dolayısıyla bu süreçte AKP’nin yaptıkları kadar CHP’nin de yaptıkları ve yapamadıkları da önemli…
AKP’nin tuzağına düşmeden tüm demokrasi güçlerini birleştirme görevi CHP’nin tarihi bir sorumluluğu olarak duruyor…
İmambakır Üküş
www.İstanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni