İmambakır Üküş, AKP, yalnızca Cumhuriyetin ''fikri'' olarak değil Cumhuriyet'in her şeyine karşı amansız bir düşmanlık içinde...
AKP 10 yılı aşkın bir süredir Türkiye'yi yönetiyor.
İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerini ise 20 yıla yakın bir süredir yönetiyor.
Gerek yerel yönetimlerde gerekse merkezi iktidarda AKP'liler Türkiye'nin en büyük yağma ve talanını gerçekleştirdiler.
Ancak her şeye rağmen bugüne kadar girdikleri her seçimden daha da güçlenerek çıktılar..
***
AKP Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne gelen tüm ''kamu iktisadi kurumları''nı hemen hemen sattı.
Satılmayanların satışı için çalışıyor.
Bankalardan Tüpraş'a Petkim'e, Türk Telekom'dan limanlara kadar her yer yerli tabancı sermayeye peşkeş çekildi.
AKP, yalnızca Cumhuriyetin ''fikri'' olarak değil Cumhuriyet'in her şeyine karşı amansız bir düşmanlık içinde...
***
AKP ve Tayyip Erdoğan'a mevcut iktidar yetmiyor...
Şimdi 'Başkanlık'' sistemi istiyor.
''Tek adam'' iktidarının önündeki bütün engelleri ortadan kaldırmak istiyor.
Bu nedenle Türkiye'nin en baskıcı ve yasakçı rejimini kurdular.
Keyfi tutuklamalar ve cezalandırmalar sıradan olaylar haline geldi.
AKP bir yandan siyasi baskı yoluyla muhaliflerini susturuyor.
Bir diğer yandan devletin sopasıyla ''ekonomik cezalar''la herkesi ''hizaya'' sokuyor...
Dün aydın Doğan'a bugün Koç grubuna kesilen ''astronomik'' vergi cezaları bunun en açık örnekleridir.
***
Başkanlık için kendi gücünün yetmediğinin bilincinde olan AKP şimdi ortaya ''Kürt kartı''nı sürmüştür...
Hem mecliste Anayasa için BDP ile uzlaşma hem de referandumda güç birliği için yola çıkmıştır.
AKP ve Tayip Erdoğan'ın ''başkanlık'' sistemi için göze alamayacağı hiç bir şey yoktur.
***
AKP'nin kurduğu baskıcı rejim, bizzat AKP destekçileri arasında bile ''kaygı'' ve ''tereddüt''lere yol açmıştır...
Bugüne kadar AKP'ye destek olan çeşitli ''liberal'' çevreler bile AKP'nin yarattığı baskıcı ve yasakçı rejime tepkilerini açıkça ifade etmeye başlamıştır.
Özellikle ''tek adam''lık rejimi olan ''başkanlık'' girişimi ise bu tepkilerin daha yoğun ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Son zamanlarda Cumhuriyete karşı düşmanlığı gizlenemez hale gelen AKP'ye yönelik tepkiler giderek artıyor.
***
Adına ''barış süreci'' denen ''Kürt sorunu''nun çözümü için kapalı kapılar ardından PKK ile yürütülen ''pazarlık''lar ise AKP'nin geleneksel milliyetçi-muhafazakar seçmeninde de tepkilere yol açmıştır...
AKP ''Başkanlık'' için ''Kürt''lerin oyunu ve desteğini alayım derken kendi ''doğal'' seçmeniyle karşı karşıya gelmiştir.
Bu ''kopuş''ları önlemek için devreye sokulan ''Akil İnsanlar'' projesinin kopmaları ne kadar önleyecek hep beraber göreceğiz...
***
Toplumun her kesiminden tepkiler yükselirken ne yazık ki bu tepkiler bir ''merkez''de toplanamıyor...
AKP'ye destek azalırken toplumda ''kararsız''ların sayısı yükseliyor...
Bu kısmıyla AKP'ye tepki duymasına rağmen başka ''seçenek'' göremediğinden AKP'de kalıyor...
''Seçeneksizlik'' hali AKP'den büyük kopuşları önlüyor...
***
Yapılan bütün ''anket''ler de AKP'de bir ''düşüş'' olduğu görülüyor.
Ancak ne CHP'de ne de diğer partilerde ciddi bir yükseliş görülemiyor.
Yalnızca bu son ''Kürt Açılımı''ndan dolayı MHP oylarından bir ''hareketlenme'' olduğu gözüküyor...
***
Peki, CHP'nin oyu neden artmıyor.
Neden ''kararsız''ların oyu CHP'nn oyunun çok üstünde çıkıyor?
CHP neden çekim merkezi olamıyor?
Neden AKP'den 'kopuş'lar hızlandırılamıyor?
Neden toplumun tüm ''mağdur''larının ve ''ezilenlerinin'' çekim merkezi olamıyor.
Sorun; AKP'nin ''kötülüğü'' veya halkın ''bilinçsizliği'' değildir.
Sorun; ''makarna'' veya ''kömür''de değildir.
Sorun; halkın inandığı ve ikna olduğu bir ''çekim merkezi''nin olmayışıdır.
Sorun; CHP'nin politikalarının ve kadrolarının halk nezdinde ikna edici ve inandırıcı olmayışıdır.
***
Peki, neden ?
İmambakır Üküş