Türkiye yasını tutarken AKP ve cumhurbaşkanı oylarının artıp artmadığının 'derdine' düşmüş durumda. Peki; gerçekten AKP’nin oyu artıyor mu? Cumhurbaşkanı ve anket firmaları bile AKP’den umudunu kesmiş durumda…
Seçimlere çok az bir süre kaldı…
Ama; sokakta ve halkta bir seçim havası yok…
“Mecburi” ve “zoraki” bir seçim olmasının getirdiği bir durum söz konusu…
Ayrıca, 7 Haziran’dan sonra Suruç katliamıyla başlayan süreç Türkiye’yi yangın yerine çevirdi…
***
Zaten “sorunlu” olan süreçte; Ankara katliamı bir “kırılma noktası” oldu…
Ankara katliamıyla birlikte bütün seçim kampanyaları durduruldu…
Konserler ve mitingler iptal edildi.
Artık bunca yaşanan “kötü şeyler”den sonra çıkıp sokakta “oy” istemek mümkün değildi.
***
Bütün Türkiye Ankara katliamının yasını tutarken, bütün siyasi partiler çalışmalarını en aza indirirken bir tek AKP çıkıp TV ve gazetelerde “katliamdan sonra yapılan anketlere oyumuz arttı” açıklaması yaptı…
Türkiye yasını tutarken AKP ve cumhurbaşkanı oylarının artıp artmadığının “derdine” düşmüş durumda.
Türkiye yanarken onlar oy derdinde.
***
Peki; gerçekten AKP’nin oyu artıyor mu?
Peki; gerçekten AKP 1 Kasım seçimlerinden “tek başına iktidar” olarak çıkabilecek mi?
***
AKP’nin ve sarayın 7 Haziran sonrası Türkiye’yi yangın yerine çeviren “savaş politika”larının amacı esas olarak MHP ve HDP’nin oylarını düşürmekti…
HDP’yi barajın altına çekip , MHP’nin de oylarını düşürmek; AKP’nin ve sarayın hedefiydi…
Ancak; sarayın ve AKP’nin “savaş politikaları” tam tersi sonuçlar yarattı.
Türkiye’yi “kimlik siyaseti” ekseninde “kutuplaştırdı”…
MHP’yi ve HDP’yi daha da güçlendirdi…
***
İşte tam da bu “süreç”te Ankara katliamı “tezgahlandı”…
AKP’nin anketlerde %40’ınaltına indiği ve “çatışma siyaseti”nin MHP’yi ve HDP’yi güçlendiği bir “ortam”da Ankara katliamı gerçekleştirildi…
Amaç; AKP’nin “düşüşü”nü engellemek ve topluma “korku iklimi”ni egemen kılmaktı…
Görünen en azından Türkiye’de “korku iklimi”nin egemen hale geldiğidir…
***
Her seçimde “kararsız” veya “sandık başında” karar veren seçmeni etkileyen en önemli “faktör” anketlerdir…
“Ortada gezen” ve “kararsız” seçmen “kazanan”ın kim olduğunu “anket”lere göre belirlemeye çalışır.
Bu nedenle “seçmen yönlendirmesi”nde “anket”ler ve “anket firmaları” önemli “yer” tutar…
Anketler yoluyla seçmen iradesi üzerine “ipotek” konulur…
***
Bundan önceki her seçimde özellikle yandaş anket firmaları üzerinden önce AKP için çok yüksek oranlar açıklanırdı.
Sonra bu “anket”leri diğer anket firmalarının “makul” anketleri izlerdi…
Ancak; bütün “anket”lerin ve “firma”ların bir ortak özelliği olurdu: Hepsi AKP’yi ezici bir çoğunlukla birinci ilan ederlerdi…
Son 7 Haziran seçimlerini hatırlayın: Hepsinde AKP tek başına iktidar olacak çoğunluğu yakalıyordu….
Yandaş firmalarda ise oran %45 – 50 arasındaydı…
***
1 Kasım seçimlerinde bütün anket firmalarının “süngü”sü düşmüş durumda…
AKP’yi %45 veya %50 ‘lerde gösteren hiçbir “yandaş” anket firması bile yok…
En “yandaş” anket firması bile AKP’yi tek başına iktidar noktasında “sınırda” gösteriyor.
***
AKP için artık yolun sonu gelmiş durumda…
AKP’nin tek başına” iktidar olacağına artık Recep Tayyip Erdoğan bile inanmıyor.
Zaten bu nedenle “muhalefet kuzu kuzu saraya gelecek” diyor…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile “muhalefet partilerinin hükümet kurmak için görev alabileceğini” kabullenmiş durumda…
***
Cumhurbaşkanı ve anket firmaları bile AKP’den umudunu kesmiş durumda…
Yeter ki 1 Kasım’da sandığa gidelim…
Yeter ki 1 Kasım’da oy kullanalım…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni