İmambakır Üküş; Buyurun gidin kendi kimlikleriniz ve ideolojinizle kendi partinizi kurun; Atatürk’ün ve CHP’nin bayrağı altında gizlenmeyin…
Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor…
7 Haziran’da bu yana ülke yangın yerine döndü…
Katliamların günlük sıradan “iş”ler haline geldiği bir ülke olduk.
Hiç kimsenin gelecek umudu kalmadı…
***
Hala yandaş medya “ya başkanlık, ya kaos” sloganlarını manşete çekiyor…
Ülke yangın yerine dönerken, birilerinin tek derdi ve gündemi “başkan”lık rejimi…
Hukukun egemenliğini; demokrasi ve cumhuriyeti ortadan kaldırmak isteyenler “başkanlık” için her şeyi göze almışlar…
Peki; bu gidişe “dur” diyecek; demesi gereken CHP ne yapıyor?
***
Ülke yangın yerine dönerken CHP’nin “gündemi” Atatürk portresini kim indirdi?
Günlerdir çok bilinçli bir şekilde her yoldan “köpürtülerek” bu konu gündeme taşınıyor…
CHP ve Kılıçdaroğlu düşmanlığını bir “siyaset” sananlar için bulunmaz bir “fırsat” yaratılmış oluyor…
Bu “yapay” tartışma üzerinden CHP düşmanlığı körükleniyor…
***
Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkenin kuruluş ve kurtuluş mücadelesinin önderi olmanın ötesinde CHP’nin kurucusu ve ilk genel başkanıdır…
Bugün de CHP’nin temel taşı olan “Altı Ok” un yazanı ve öncüsüdür…
Mustafa Kemal Atatürk’ü yalnızca CHP’ye veya bir siyasal görüşe mal etmek esas olarak Mustafa Kemal Atatürk’e büyük haksızlıktır…
Ama CHP için Mustafa Kemal Atatürk’ün yeri ve önemi bambaşkadır…
***
Hiç kimse inanmadığı düşünceleri savunmamalıdır…
Hiç kimse inanmadığı halde bazı düşünceleri ve görüşleri savunuyor gibi görünmemelidir…
Hiç kimse inanmadığı bir siyasi partiye yalnızca yönetici olma veya milletvekili fırsatı doğdu diye katılmamalıdır…
CHP’ye üye olan veya yönetici olan kişi kurucusu ve ilk genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk olan bir partiye üye veya yönetici olduğunun bilincinde olmalıdır…
***
Atatürk’e karşı olanlar ve cumhuriyetin kurucu değerlerini savunmayanlar gider kendi görüşlerine uygun bir parti kurarlar…
Hiç kimse bundan dolayı onları suçlayamaz…
Hiç kimse onlardan Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıkmasını bekleyemez; isteyemez…
Buyurun gidin kendi kimlikleriniz ve ideolojinizle kendi partinizi kurun; Atatürk’ün ve CHP’nin bayrağı altında gizlenmeyin…
***
Aylin Nazlıaka CHP geleneğinden ve sol/sosyalist mücadeleden gelen bir isim değil…
Kılıçdaroğlu’nun milletvekili listesine yazdığı ve ilk dönemlerde “dışarıdan” bir isim olduğu için de oldukça tepki çekmiş bir isim…
Ancak çalışmaları ve güler yüzüyle kısa sürede CHP’de kendisi hakkındaki var olan “önyargı”ları kırmış bir isim…
Özellikle AKP’liler ve Melih Gökçek’le girdiği polemiklerle CHP’de büyük bir sempati toplayan bir isim…
***
Yürüttüğü başarılı çalışmaların sonuçlarını da CHP’de görmüştür Aylin Nazlıaka…
Girdiği ön seçimde başarılı olmuş, Ankara’da ön seçimde üyelerden büyük destek görmüştür…
Yine girdiği parti meclisi seçimlerinde de kurultay delegeleri yaptığı bireysel çalışmalarının etkisiyle Aylin Nazlıaka’yı parti meclisine seçmiştir.
Artık Aylin Nazlıaka, CHP’nin bilinen ve tanınan yüzlerinden birisi olmuştur…
***
Ancak bütün bu olumlu gelişmelere rağmen Aylin Nazlıaka “yanlış” bir tartışmanın odağı olmuş ve CHP’yi de bu “yanlış” tartışmanın içine çekmiştir…
Mecliste bir milletvekilinin “Atatürk portresini çöpe attığı” ve “şimdi yeni şeyler söylemek lazım” dediği iddialarının kaynağı Aylin Nazlıaka’dır…
Aylin Nazlıaka mecliste sohbet ettiği bazı CHP milletvekilleriyle bunu paylaştığı iddia ediliyor…
Aylin Nazlıaka bu ve benzeri iddialar ortaya yayılıp, bunun kendisine yapışması üzerine ise daha da körükleyici açıklamalar yapmış; tartışmanın yarattığı yangına benzin dökmüştür…
***
Aylin Nazlıaka bu noktada iki temel yanlış yapmış görünüyor…
Birincisi; eğer böyle bir “durum” varsa bunu hiç de ortalığa dökmeden de bunu yapan milletvekilini uyarabilir ve genel başkana da bunun bilgisini verebilirdi…
Bunu ortalıkta konuşmak yerine, gereğini yapabilirdi…
İkincisi; madem bunu yapmadan konuşmaya devam etmiştir, o zaman bunu kimin yaptığını açıkça ilan etmesi gerekir…
***
Hiç kimsenin CHP’yi bu yanlış tartışmaların içine çekmeye hakkı yoktur…
Hiç kimsenin Türkiye’yi yangın yerine dönerken CHP içi kısır tartışmalara CHP’yi kilitleme hakkı yoktur…
Türkiye’nin ve CHP’nin önünde diktatörlüğe karşı mücadele varken, bu “yapay” tartışmalarda kimsenin CHP’yi boğmaya hakkı yoktur…
Ne yazık ki CHP Genel Başkanı ve CHP yönetimi ilk günden müdahale ederek önleyebilecekleri bir “kriz”i yönetme becerisi gösterememiştir…
***
Aylin Nazlıaka’nın önünde iki yol vardır…
Ya çıkıp Türkiye ve CHP kamuoyundan bu “yapay” tartışmaya neden olduğu için özür dileyecek…
Ya da bu milletvekilinin ismini açıklayacak…
Türkiye’nin bunca derdi ve sıkıntısı varken hiç kimse CHP’yi bu tartışmaların içinde boğamaz…
CHP’nin de bunlara izin vermemesi gerekir…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni