İmambakır Üküş; CHP’nin ''sorunu'' hep çözümü ''dışarıda'' aramasıdır. CHP’yi ''başkalaşma'' değil ''kendisi'' olma kurtaracaktır…
CHP çok uzun bir zamandır “kendisi” olamıyor…
Hep “başkası”na özeniyor…
Hep “başkası”na özendiriliyor…
Çok uzun bir zamandır “Sağ”dan “Sol”dan herkes CHP’ye “başkası” olmayı öneriyor…
***
1994’teki yerel seçim yenilgisi SHP/CHP’ye çok “pahalı”ya mal oldu…
1989’da “büyük başarı”yı 1994’te “büyük yenilgi” aldı…
Ve bu “düşüş” durmadan devam etti…
CHP, 1999’da %10 barajını aşamayarak parlamento dışında kaldı…
***
Her seçim yenilgisi CHP’yi hep “sağ”dan medet umar hale getirmiştir…
Her yenilgi sonrası CHP’de “başkalaşma” süreci derinleşerek devam etmiştir…
CHP’yi “Sol”da kaybettiğini “Sağ”da arar hale getirmiştir…
Bu “arayış”tan CHP hep de kaybederek çıkmıştır…
***
Deniz Baykal, SHP/CHP sürecinde “yenilgi”nin sorumluluğunu “alevi”ciliğe, “sol”culara ve “Kürt”lere kesmiştir…
CHP’de büyük kopuşlar yaşanmış…
CHP’de büyük “ihraçlar” yaşanmıştır…
Sonuçta, SHP’li Erdal İnönü döneminde başlayan “Kürt siyasetçi”lerin tasfiyesi CHP’de Deniz Baykal’la devam etmiştir…
Sonrası, Erdal İnönü ve Murat Karayalçın öncülüğünde binlerce insan CHP’den istifa etmesi…
Ve büyük bir hayal kırıklığı olan SHP’nin yeniden kuruluşu…
***
Bütün bu olup-bitenler CHP’de “Sağ”cılaşma eğilimini güçlendirmiştir…
Özellikle 2004’ten sonra bu süreç daha da hızlanmıştı…
ANAP ve DYP’nin bitmesi, birçok ANAP ve DYP’linin CHP’de siyaset yapmasının yolunu açmıştır…
Deniz Baykal, 2004 ve 2007 yerel seçimlerinde vitrine birçok “sağ” siyasetçiyi koymuştu…
Bunu 2009’da yerel seçimlerinde de Deniz Baykal yaptı…
ANAP ve DYP’den birçok isim bu işleri kotaranlara “yüklü transfer ücretleri” karşılığında CHP’den aday gösterildiler…
***
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olması bir şeyi değiştirmedi…
Hatta bu “sağ”cılaşma veya “başkası” olma sürecini daha da güçlendirdi…
Deniz Baykal, “sağ”dan veya “popüler” isimlerden yalnızca “vitrin” de tutuyordu…
Hiç birisi CHP parti meclisine veya MYK’sında olmadı…
Kılıçdaroğlu döneminde ise “sol söylem”e rağmen “sağ”cılar baş tacı edildiler…
Kemal Kılıçdaroğlu, danışmanları “sağ”ın çürümüş isimleri arasından “sağ mezarlık”tan bulup çıkardı/seçti…
Milletvekillerini bunlardan seçti…
Parti meclisini bunlarla yaptı…
***
Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP’nin “Altı Ok”uda kırıldı…
Herkes Kılıçdaroğlu’na “Altı Ok”tan kurtulmayı tavsiye etti…
Kılıçdaroğlu, CHP’nin 90. Kuruluş yıldönümü “gerekçesiyle” “Altı Ok” ambleminden de “kırmızı” renginden de kurtuldu…
CHP’yi “içerden” ve “dışardan” bir “ihanet şebekesi” kuşattı…
Ömürleri boyunca “Sol”la, “sosyal demokrasi”yle veya CHP’yle hiçbir ilgisi olmayanlar CHP’ye “akıl” veriyordu…
Bütün “liboşlar” CHP’nin “akıl hocası” kesildi…
Hepsinin ortak özelliği CHP’ye “başkalaşma”yı önermesiydi…
***
CHP, “başarılı” mı olmak istiyor?
O zaman AKP’yi “taklit” etmeli…
CHP, “başarılı” mı olmak istiyor?
O zaman AKP’nin izlediği “yolu” izlemeli…
***
“Laik”lik mi?
Vazgeç ondan…
“Cumhuriyet” mi?
Vazgeç ondan…
“Halkçılık” mı?
Vazgeç ondan…
“Devrimcilik” mi?
Vazgeç ondan…
Aman Allah’ım hala “Devrimcilik”ten bahsedilir mi?
Türban mı sorun?
Biz hallederiz…
Kürt sorunu mu?
En barışçı biziz…
“Devletçilik” mi?
Ne demek en hızlı “özelleştirmeci” biziz…
Öyle “başkalaşma” süreci yaşatıldı ki orta da CHP’den geriye ne kaldı diye sormak zorunlu hale geldi…
***
CHP hiçbir “iç tutarlığı” olmayan parti haline getirildi…
Bir gün cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü savunan bir CHP görüyoruz…
“Umudunu” Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül çatışmasına bağlıyor…
“Ve “tercihi” Abdullah Gül oluyor…
AKP’nin Tayyip Erdoğan politikalarının “onaylayıcısı” Abdullah Gül’den Tayyip Erdoğan’a karşı mücadele etmesi bekleniyor…
Her olayda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “müdahil” olması isteniyor/bekleniyor…
Sonuç?
Büyük hayal kırıklığı…
***
11 yıldır AKP iktidarında her “suçu” birlikte işleyen cemaatin AKP’den kopmasıyla Cemaatten yana tavır alan bir CHP…
Hırant Dink’ten Kuddisi Okkır’a kadar bir çok insanın ölmesinde/öldürülmesinde “olağan şüpheli” Cemaatin savcı ve polislerini kahraman ilan eden bir CHP…
Ergenekon, Balyoz, OdaTv ve daha onlarca davada binlerce insana “kumpas” kuran Cemaatin savcılarına polislerine sahip çıkan bir CHP…
CHP’deki “başkalaşım” o kadar etkili olmuş ki, CHP’nin hiçbir “ideolojisi” ve “politik” tutarlılığı ve duyarlılığı kalmamıştır…
Bir tek “söz” veya “olay” CHP için “yeterli” olabiliyor…
CHP’nin kendi gücüne bir güveni kalmamış durumda…
CHP, ne kendi programına ne de kadrolarına güveniyor…
Çareyi hep “dışardaki”lerde arıyor…
***
11 yıllık AKP iktidarında AKP’nin bütün politikalarını, Anayasaya aykırı tutumlarını onaylayan bir Haşim Kılıç’ı bile CHP “demokrasi kahramanı” ilan etti…
AKP “koalisyon”un “dağılışı” doğru “çözüm’’leyemedi…
AKP’nin 11 yıllık “suç ortak”larının “kapışma”sında “taraf” olmayı tercih etti…
***
CHP’nin “sorunu” hep çözümü “dışarıda” aramasıdır…
CHP’yi “başkalaşma” değil “kendisi” olma kurtaracaktır…
Tam da Tarkan’ın şarkısında söylediği gibi;
“başkası olma kendin ol
Böyle çok daha güzelsin”…
CHP’nin “kendisi” olmaya ihtiyacı var…
“Sahici” ve “kendisi” olabilen bir CHP’ye ihtiyaç var…
“Öbürleri”ne benzemeyen bir CHP’ye ihtiyaç var…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni