İmambakır Üküş, ''Mustafa Sarıgül nedense kendini Zeynel Abidin Erdem'e karşı hep 'borçlu' olarak hissetti''...''
Bizde pek "polisiye roman" geleneği yok...
Cinayet ve cinayetin esrarı pek olmuyor...
Bizde kafası bozulan eline alıyor silahı ve bıçağı kafasını bozanı öldürüyor...
AKP iktidarıyla birlikte her ne kadar eli sopalı katiller türediyse de, bizde gelenek pek bozulmuyor...
***
Bizde "polisiye roman"ı yok eden bir diğer şeyse polisimizin çalışma "tarz"ıdır...
Türkiye de önemli olan "cinayet"in kimin işlediği değildir...
Önemli olan "sanık" yaratmaktır...
Delil mi?
Dayarsın sopayı, verirsin elektriği kimi kime öldürtmek istiyorsan anında alırsın cevabı...
Mutlaka "delil" mi gerekiyor...
Oda kolay...
Olmadı, kendin "icat" edersin...
***
Dolayısıyla bizde ne "cinayet" işlenirken "akıl" ve "zeka"ya ihtiyaç var...
Nede "cinayet" çözerken...
Bu nedenle de "polisiye roman" kültürümüz, geleneğimiz pek yok...
Yeni yeni "polisiye roman" yazarlarımız olsa da...
***
Televizyonlarda bol bol "aksiyon" ve "polisiye" film ve dizi izlerim...
Bir çoğunuz gibi "belgesel" pek izlemem...
Özellikle, kapanmış ve üstü küllenmiş cinayet öykülerini pek severek izlerim...
Polisin, nasıl en küçük "ayrıntı"dan üstünden yıllar geçmiş "cinayet"leri çözmesine hayranlıkla bakarım...
***
Abdurrahman Köksaloğlu'nu bilir misiniz...
Ya da bu isimi duydunuz mu?
Ya Mustafa Sarrıgül'ü...
Ya Bayram Özata'yı...
Ya Zeynel Abidin Erdem'i...
***
Abdurrahman Köksaloğlu, dükkanında öldürüldüğünde CHP'nin milletvekiliydi...
Abdurrahman Köksaloğlu, öldürüldüğünde Mustafa Sarıgül, Köksaloğlu'nun damadıydı...
Abdurrahman Köksaloğlu öldürüldüğünde Bayram Özata, Köksaloğlu'nun yanında onun "işleri"ne bakıyordu...
Abdrrahman Köksaloğlu öldürüldüğünde Zeynel Abidin Erdem, Şişli'de "Ülkücüler"i koruyup, kollayan iş adamıydı...
***
Abdurrahman Köksaloğlu'nun MHP'li veya Ülkücülerin hedefinde olmasını gerektiren "özel" bir neden yoktu...
"Sivaslı Oto"da lastik bayiliği yanı sıra taksi işletmeciliği yapan bir "iş adamı"ydı...
Otopark ve özellikle taksi işletmeciliği yapanların büyük bir çoğunluğu İstanbul'da "Para işi"de yapıyor...
Abdurrahman Köksaloğlu, CHP içinde de "Sol"da yer alan bir isim değildi...
O dönemin anti-faşist mücadelesi içinde, Sol çevre ve örgütlerle de bir dayanışması veya bağı mevcut değildi...
***
O dönem Şişli'de "Ülkücü" hareketle en çok sözü geçen kişilerin başında Zeynel Abidin Erdem geliyor...
"Ülkücü" gençlerin "abisi" olan Zeynel Abidin Erdem'in her sözü "emir" kabul ediliyor...
O günlerde Mustafa Sarıgül ve Zeynel Abidin Erdem arasında oluşan dostluk hep çok güçlü bir şekilde sürdü...
Mustafa Sarıgül nedense kendini Zeynel Abidin Erdem'e karşı hep "borçlu" olarak hissetti...
Zeynel Abidin Edem için hem de millet meclisinde "evrakta sahtecilik" yapmakta sakınca görmedi...
Zeynel Abidin Erdem'in temsilciliğini yaptığı, havacılıkta "uçan tabut" olarak bilen CASA uçaklarının alımında yolsuzluk iddiaları mecliste gündeme gelmişti...
Bu olayı meclis gündemine taşıyan isimse SHP'den Teyfik Koçak'tı...
Nasıl olduysa, Teyfik Koçak'ın soru önergesi geri çekilmişti...
Teyfik Koçak kendisi çekmemişti...
Teyfik Koçak adına soru önergesi, "sahte evrak" ve "imza"yla çeken o dönem meclis Divan katibi olan Mustafa Sarıgül'den başkası değildi...
***
Bayram Özata, o günler Abdurrahman Köksaloğlu'nun yanında, onun "işler"ini takip eden birisiydi...
Nasıl olduysa oldu...
Abdurrahman Köksaloğlu öldürüldükten sonra Allah ona "yürü ya kulum" dedi...
Mustafa Sarıgül'ün vazgeçilmezi ve kara kutusu oldu...
Nasıl olduysa oldu, Özata Şirketler topluluğunu kurdu...
Allah, hala Bayram Özata'ya "yürü ya kulum" diyor...
Adam dur - durak bilmiyor...
***
Bizde de birisi çıksa...
Bazı "küçük" ve "ayrıntı" noktaları izlese...
Abdurrahman Köksaloğlu'nu kim ve niye öldürdü diye yeniden incelese...
***
Sizce ne olur...
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni