İmambakır Üküş; AKP’nin ''oluşum''una ve ''iktidar'' olmasına imkan veren koşullar giderek ortadan kalkıyor…
Türkiye hızla bir “yol ayrımı”na doğru gidiyor…Tüm toplumsal ve siyasal güçleriyle yeniden “saf”laşıyor…
Herkes kendini yeniden “tarif” ediyor…
***
AKP, 11 yıllık iktidarıyla “içeride” ve “dışarıda” yeni bir “saf”laşma yarattı…
AKP’nin “oluşum”una ve “iktidar” olmasına imkan veren koşullar giderek ortadan kalkıyor…
En azından AKP’yi var eden koşullar zayıflıyor…
Bu nedenle AKP hem “içerde” hem de “dışarda” giderek “yalnız”laşıyor…
Giderek “tek başına” kalıyor…
***
AKP’nin “yalnızlaşma” ve “tek başına” kalışı AKP’yi ve Tayyip Erdoğan’ı daha baskıcı ve otoriter hale getiriyor…
Gezi direnişi AKP için “son”dan bir önceki “dönemeç”tir…
11 yıllık “mutlak iktidarı”nda herkesi bir anlamda “dize” getiren AKP ilk defa güçlü ve etkin bir direnişle karşılaştı…
Önce şaşırdı…
Ciddiye almadı…
“Üç-beş Çapulcu” olarak gördü…
Sonra korktu…
Panikledi…
Korktukça saldırganlaştı…
Saldırganlaştıkça korktu…
***
AKP artık “kaybetme mevsimi”nde…
Ne yaparsa yapsın bunu önleyemez…
“Kaybetme” duygusu egemen olmaya başlayınca da “iç” çatışma ve kopuşlar kaçınılmaz hale geliyor…
AKP’de dökülme başladı…
Ve bu süreç devam edecek…
***
“İçerde” ve “dışarda” kaybetmeye başlayan AKP’nin en büyük “şans”ı güçlü ve etkin bir siyasal muhalefetinin örgütsel olarak olmayışıdır…
Her gün giderek güçlenen ve sokakta AKP’ye kaybettiren “toplumsal muhalefete” rağmen buna denk bir “siyasal muhalefet” ne yazık ki yok…
***
AKP karşısında yer alan tüm siyasal güçler, ne yazık ki sokaktaki toplumsal muhalefette birleşemiyor…
AKP’ye yönelik tepkilerin yönelebileceği “sağ” da ve “sol” da bir çok siyasal yapı var…
Ancak, var oluşları bir şey değiştirmiyor…
AKP’ye karşı olan üç parti CHP,MHP ve BDP mecliste grup olarak var…
Çeşitli “sol” gruplar ve dergi çevreleriyle “kürt kareketi”nin oluşturduğu HDP’de artık mecliste temsil ediliyor…
Bunun dışında hem “sağ” da hem de “sol” da çok çeşitli siyasal oluşumlar var…
***
Önümüzde yerel seçimler var…
AKP karşısında en güçlü “seçenek”lerden birisi CHP, bir diğeri MHP…
Bir de doğu ve güney doğu da BDP…
AKP’nin kaybetmesi veya güçsüzleşmesi için bu üç partinin başarılı olması gerekiyor…
En azından mevcut güçleri/yerleri koruyarak bir de üstüne yeni yerler “ekleme”leri lazım…
***
Yerel seçimleri ve önümüzdeki siyasal dönemi belirleyecek olan büyükşehirler özellikle de İstanbul ve Ankara seçim sonuçlarıdır…
İstanbul değişirse Türkiye değişir…
Ankara değişirse Türkiye değişir…
Adana değişirse Türkiye değişir…
***
Dolayısıyla CHP’nin mutlaka mevcut il ve ilçedeki belediyeleri yeniden kazanması gerek…
Yetmez…
Üstüne, İstanbul, Ankara ve Adana’yı eklemesi gerekir…
Aslında, çok uzun bir zamandır bunun “mümkün” olduğunu yazıyor ve söylüyoruz…
Ayrıca, AKP’nin buralardaki tek “şansı”nın hep CHP olduğunu da ilave ediyoruz…
CHP, yanlış yapmazsa AKP kazanamaz…
***
CHP, zorlu ve sancılı bir süreç yaşıyor…
Bir yanda “Değişim” ve “Yenilenme” için adım atıyor…
20 yıldır olmayan şeyleri yapıyor…
Birçok il ve ilçeye “sandık” koyarak Parti içi demokrasi şöleni yaşatıyor…
Bir diğer yanda ise eskiden beter “yol” ve “yöntem”ler deneniyor…
Parti içi hukuk ve parti içi demokrasi ayaklar altına alınıyor…
***
Son “Sarıgül Vakası” tipik örnektir…
Korkarım devamı da gelecektir…
Sonuçta CHP bir “kitle partisi”dir…
Çeşitli düşünce ve grupların varlığı olağandır…
Hatta olmazsa problem var demektir…
***
CHP hem izlediği politikalarla hem de yaptıkları ve yapacaklarıyla çok çeşitli ve şiddetli eleştirilere “muhattap” oluyor…
Olacaktır da…
CHP’nin kendini “yenilemesi” ve geliştirmesi için her türlü eleştiri ve katkıya ihtiyacı vardır…
Ancak, son zamanlarda bu gelişmeye ve yenilenmeye yönelik olmaktan çıkıp “yıkıcı” bir hal almaya başladı…
Klasik “CHP düşmanlığı”nın yoğunlaşmasına neden oldu, oluyor…
“CHP karştlığı”nı bir “siyaset olarak sunmak ne kadar doğru?
Ya da CHP’den “istifa”ç ağrıları ne kadar anlamlı ve “iyi niyet”li…
***
Bu süreçte CHP’yi zayıflatmak ve güçsüzleştirmek kime hizmet eder?
CHP’nin kimi politika ve tercihlerine karşı tepkileri “kışkırtmak” kime hizmet eder…
CHP’den “istifa”lar veya “CHP’ye oy verme” kampanyaları kime hizmet eder…
***
CHP’de büyük bir mücadele yaşanıyor…
Daha da yaşanacak…
Şimdi görev CHP’de bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak için çalışmaktır…
Geçmişte CHP’den istifalarla kime hizmet edilmişti herkesin oturup düşünmesi lazım…
Erdal İnönü ve Murat Karayalçın’ın başını çektiği istifalarla neler yaşandı biliyoruz…
Şimdi görev; kalmak ve mücadele etmektir…
CHP’nin veya Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığı için “dua” etmek veya çalışmak “siyaset” yapmak değildir…
***
Şimdi daha çok CHP’ye sahip çıkacağız…
Aynı zamanda CHP içinde de birbirimize sahip çıkacağız…
Şimdi daha çok birliğe…
Şimdi daha çok dayanışmaya ihtiyacımız var…
Mücadeleyi; birliğimiz ve dayanışmamızla zafere ulaştıracağız…
Başka yolu yok…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel yayın Yönetmeni