İmambakır Üküş; Cumhurbaşkanlığı seçiminin ''matematiği'' ''Boykot'' ve ''geçersiz – boş oy'' seçeneğini ortadan kaldırıyor…
Cumhurbaşkanlığı seçimleri esas olarak baştan itibaren “anti-demokratik” bir seçim…
Baştan itibaren “sınırlayıcı” ve kapsayıcı” değil…
Halkın seçimiyle olacak…
Ama halk aday gösteremiyor…
Aday olmak için “sınır”lar var…
Dileyen herkes aday olamıyor…
***
Önce 4 yıllık bir Üniversiteyi bitirmiş olacaksın…
Cumhurbaşkanı olacak ama “cumhur” aday olamayacak…
Daha önemlisi, 4 yıllık bir okulu bitirmiş herkeste aday olamıyor…
Ya 20 milletvekilinin imzası gerekiyor…
Ya da mecliste grubu olan bir parti aday göstermesi gerekiyor…
***
Böylece parlamentoda temsil edilmeyen tüm siyasal ve toplumsal güçler aday gösteremiyor…
Baştan itibaren bir çok siyasal ve toplumsal güç seçim sürecinin dışına itilmiş oluyor…
***
10 Ağustos’ta seçimlere 3 aday giriyor…
AKP’nin Adayı Tayyip Erdoğan…
CHP ve MHP’nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu…
HDP’nin adayı ise Selahattin Demirtaş…
***
CHP ve MHP’nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleyen çok sayıda parti var…
HDP adayı Selahattin Demirtaş’ı da destekleyen bazı sol-sosyalist çevreler var…
Bu seçimlerde aday gösterilemeyen birçok siyasal parti ve örgütte “Boykot” ve “Boş oy” kullanmayı amaçlıyor…
Yine mevcut adayları desteklemeyen bazı CHP’li ve MHP’lilerde “boykot” veya “boş oy eğilimi var…
***
“Boykot” bugünkü siyasal ve toplumsal koşullarda bir “seçenek” olabilir mi?
“Boykot” veya “Boş oy- geçersiz oy” kullanmak kimlere hizmet edecek…
“Boykot” ve “boş-geçersiz oy”un Siyasal anlamı ne?
***
“Boykot” belli siyasal ve toplumsal koşullarda uygulanacak etkin bir yol-yöntemdir…
“Boykot”un seçenek olması için, gerçekten kitlelerin mevcut çözümlerden ve seçeneklerden kopmuş olması gerekir…
“Boykot”, ancak çok güçlü halk hareketinin olduğu koşullarda gerçekleştirilebilir…
Güçlü halk hareketinin varlığı bile tek başına yeterli bir gerekçe olmaz…
Aynı zamanda kitlelerin mevcut çözümlerde veya Partilerden “kopmuş” olması gerekir…
“Boykot” ancak “devrimci durumda” düzen içi çözümlerini reddetmek ve güçlü bir “kalkışma”ya yönelmek için başvurulur…
***
Bugün ne kitleler mevcut çözümlerden ve Partilerden kopmuş durumda…
Ne de güçlü halk hareketine zemin hazırlayan “devrimci” bir “durum” var…
***
Eğer güçlü bir halk hareketine dayanmıyor ve devrimci bir eylemliğe koşut gelişmiyorsa “Boykot” mücadele “kaçkınlığı”dır…
Ama daha kötüsü “devrimci öncü” güçlerin geniş halk yığınlarıyla bağ kurmasını engellemesidir…
“Boykot” etkili ve güçlü değilse, yapanları “yalnız”laştırır ve kitlelerden “tecrit” eder…
***
Seçimlere katılmamak, boş-geçersiz oy vermek bugünkü koşullarda siyasal bir tavır değildir…
Mevcut koşullarda “kendiliğindenliğin” ve siyaset kaçkınlığının peşine takılmaktır…
Devrimci öncülük, kitlelerin kendiliğinden tepkilerinin veya geri eğilimlerine teslim olmak değildir…
Tam tersine siyasal tavır almak ve öncülük yapmaktır…
***
Bugün 3 adayda aynıdır demek…
Kim seçilirse seçilsin demek siyaset bilmemek ve siyaset yapmamak demektir…
AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın 12 yıllık iktidarını görmemek demektir…
Bugün egemen olan ve esas olarak mücadele edilmesi gereken güç AKP ve Tayyip Erdoğan’dır…
Bugün esas olarak yenilgiye uğratılması gereken güç; AKP ve Tayyip Erdoğan’dır...
Bunu görmemek,kavramamak demektir…
***
Cumhurbaşkanlığı seçiminin “matematiği” “Boykot” ve “geçersiz – boş oy” seçeneğini ortadan kaldırıyor…
Seçimlere katılmamak veya boş-geçersiz oy kullanmak Tayyip Erdoğan’ın seçilmesinin yolunu açmaktır…
Çünkü Cumhurbaşkanı seçimlerinde seçmenlerin tüm oyları
veya seçime katılanların oyuyla değil, geçerli oylar sonucu belirleyecektir…
Kullanılmayan her oy…
Geçersiz her oy…
Boş her oy…
AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a hizmet edecektir…
***
Gerçektende bugünkü koşullarda “Boykot” veya “geçersiz-boş oy” koşulları yoktur…
Aslında, bunun koşullarının olmadığının en güzel ve somut örneği “boykot” ve “geçersiz –boş oy” tavrı alanların pratiğidir…
Bugün “boykot” veya “geçersiz-boş” diyenler sokaklarda etkin ve güçlü bir kampanya yürütemiyorlar…
Çünkü ne böyle bir kampanyanın “koşulları” var…
Ne de kendileri buna inanıyor…
Birçok siyasal güç/örgüt için ne yazık ki bu söylem ve tutum, siyasal bir iş yapmamanın da gerekçesidir…
“Boykot” veya “Geçersiz -boş oy”un doğruluğuna inanlar kitleleri de inandırmak için sokaklarda olması gerekir…
***
Yapılacak “iş” bellidir…
Bütün eleştirilerimize rağmen 10 Ağustos’ta sandığa gideceğiz…
AKP ve Tayyip Erdoğan’ın Diktatörlüğünden hesap soracağız…
Hiçbir “haklı eleştirimiz” veya “parti içi önceliğimiz” AKP ve Tayyip Erdoğan Diktatörlüğünden kurtulmaktan daha “öncelikli değil…
***
Seçim sonuçları ne olursa olsun, önümüzde büyük bir mücadele dönemi var…
Türkiye’nin AKP ve Tayyip Erdoğan belasından kurtulması gerekir…
Bu nedenle tüm demokrasi güçlerinin birliği çok önemlidir…
Seçimlerde kim hangi tutumu alınırsa alınsın, 11 Ağustos’ta birlikte olmanın önü kapatmamalıdır…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni