loading
close
SON DAKİKALAR

Cemaatin siyasi yapılanması ne olacak?

İmambakır Üküş
Tarih: 29.07.2016
Köşe: @imambakirukus

İmambakır Üküş; AKP, cemaatin bugünkü gücüne erişmesinin vesilesi olan yöneticileri ve belediye başkanları gerçeğiyle de yüzleşmelidir. En önemlisi de İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerine bakın; cemaate kim-nasıl 'kıyaklar' yapmış…

15 Temmuz darbe girişimiyle artık hiç kimse hangi gerekçeyle olursa olsun Gülen Cemaatini savunamaz…

Tam tersine herkes özellikle de daha düne kadar çok çeşitli nedenlerle “cemaat güzellemeleri” yapanlar cemaate karşı en pervasız açıklamaları yapacak/yapıyor…

Dün cemaatin “rüzgarını”, cemaatin “gücünü” arkasına alarak “iş” yapmaya kalkanlar bugün cemaate küfür etme yarışında açık ara birinci durumda…

Cemaat yapılanması artık “evlat olsa” sevilmeyecek durumda…

***

Türkiye 15 Temmuz’da büyük bir tehlikeyi atlattı…

Dinci-şeriatçı bir darbe girişimine Türkiye geçit vermedi…

Devlet ve TSK içinde örgütlenmiş siyasal İslamcı bir cemaatin darbe girişimine karşı Türkiye tek yürek oldu…

Şimdi yalnız bu darbecileri devletten temizlemenin ötesinde; Türkiye’yi bu noktaya getiren “politik”; “ideolojik” ve “kültürel” iklimle de mücadele görevi hepimizin önünde duruyor…

***

Yalnızca darbecileri ve işbirlikçilerini devletten temizlemek yetmiyor…

Eğer siz bu politik, ideolojik ve kültürel iklimle de mücadele etmezseniz Türkiye’nin demokratikleştirilmesine hizmet etmiş olmazsınız…

Türkiye’de kamusal tüm alanlarda “cemaat” ve “tarikat” örgütlenmelerini ortadan kaldırmadan sorunu çözemezsiniz…

Bir “cemaat” veya “tarikatın” yerine başka bir “cemaat” veya “tarikatı” getirerek Türkiye’yi demokratikleştiremezsiniz…

***

Türkiye son 3 yıldır devletten Fethullah Gülen çetesini temizlemekle uğraşıyor…

MİT kriziyle başlayan süreç son darbe girişimiyle yeni bir noktaya taşındı…

Şimdi kamuda ve TSK’da binlerce kişi cemaatle ilişkisinden dolayı gözaltında alınıyor veya tutuklanıyor…

Şimdi kamuda, TSK’da, yargıda, emniyette, iş dünyasında binlerce kişiye karşı operasyonlar yapılıyor; görevlerine son veriliyor…

***

Yargıda cemaate karşı operasyonları görüyoruz…

Eğitim ve sağlıkta, iş dünyasında cemaate karşı operasyonları görüyoruz…

TSK’da, emniyette, valilik ve kaymakamlıklarda cemaate karşı operasyonları görüyoruz…

Peki; cemaatin “siyasal kolu” yok mu?

***

Neden cemaatin siyasi uzantılarına veya sızıntılarına karşı operasyon yapılmaz?

Yargıya, emniyete, TSK’ya, eğitime, sağlığa ve iş dünyasına “sızan” cemaat; siyasi alanda hiç mi varlık göstermedi?

Cemaat; hiç mi siyasi partilere sızmadı?

AKP’den, CHP’den, MHP’den, HDP’den ve diğer siyasi örgütlerden cemaat uzak mı durdu?

***

Cemaatin ekonomik-finansal gücü yüz milyarlarca doların üstünde…

Bir “dini cemaatten” çok küresel bir şirket sanki…

Görünen ekonomik-finansal gücüyle dünyanın birçok küresel şirketinden büyük bir ekonomik-finansal güçten bahsediyoruz…

Peki; cemaati bu küresel ekonomik-finansal güce kimler; nasıl ulaştırdı?

***

Cemaate bedelsiz arsa ve arazileri kim verdi?

Hangi kamu kurumu cemaate hangi kıyakları yaptı?

Hangi belediye başkanları cemaate milyar dolarlık arazi ve arazileri peşkeş çekti?

Hangi kamu kurumu veya belediye bütün bol paralı işleri cemaate nasıl verdi?

***

AKP; iktidar olduğu 14 yılın son 10 yılında cemaatle tam “birlik” içindeydi…

Cemaatin hayatın her alanında önünü açtı…

Cemaat esas olarak yargıda, poliste ve TSK’da AKP döneminde etkin güç oldu…

Cemaat esas olarak AKP döneminde bugünkü ekonomik ve finansal gücüne kavuştu…

***

Hayatın her alanında cemaat kendi yapılanmasını yarattı…

Kendi medyasını kurdu; yüzlerce dergi, gazete, radyo, televizyon ve internet sitesi oluşturdu…

Kendi eğitim ve sağlık örgütlenmesini yaptı; yüzlerce dershane, okul, üniversite ve hastane kurdu…

Her alanda açık bir güç haline gelen cemaatçiler bir tek siyaset alanında “görünmez” oldu…

***

Cemaatin esas gücünü de bu “görünmezlik” oluşturdu…

Yargıda, poliste ve TSK’da bu “görünmez” ama “görünürde” etkili yapılanma cemaat hakkında “şehir efsanelerinin” üretilmesine yol açtı…

Cemaat: bu “görünmez” gücü sayesinde Türkiye’de bir “korku imparatorluğu” kurdu…

Silivri yargılamaları süreci de cemaatin bu “korku iklimini” güçlendirdi…

***

Cemaat her zaman siyasetin içinde oldu…

Bütün siyasi partilerle “ilişki” kurdu…

Ama iktidar partileriyle daha yakın ilişkiler kurdu…

Her partiye “mavi boncuk” dağıttı ama güçlü olan veya iktidar olana yapışarak kendini güçlendirme yoluna gitti…

***

Eğer cemaat bir siyasi parti kurup siyaset yapsaydı görünür olacaktı…

Gücü de güçsüzlüğü de ortada olacaktı…

Cemaat tam tersini yaptı; siyasi parti kurmadı ama her siyasi partiye “sızma” yolunu seçti…

Kimse kusura bakmasın; meclisteki her partide de cemaatle ilişkili insanlar oldu…

***

AKP için önemli sınav dönemi…

AKP; yalnızca devlet içinde yuvalanmış cemaatçi çeteyi temizlemekle yetinemez…

AKP cemaatin bugünkü gücüne erişmesine vesile AKP yöneticileri ve bakanları gerçeğiyle de yüzleşmelidir…

AKP; cemaatin bugünkü gücüne erişmesinin vesilesi olan yöneticileri ve belediye başkanları gerçeğiyle de yüzleşmelidir…

***

Bakın; cemaatin hastane ve okullarının büyük bir bölümü vakıf hastaneleri ve vakıf okulları…

Yine bu hastane ve okullara arazi ve arsalar “özel tahsis” eden kamu kurumlarına ve belediye başkanlarına bakın…

En önemlisi de İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerine bakın; cemaate kim, nasıl “kıyaklar” yapmış…

***

MHP’nin cemaatle ilişkisi çok eski…

Ta komünizmle mücadele dernekleri dönemine dayanır…

Gülen ve Alparslan Türkeş’in dostlukları çok eski…

Cemaatin bir eli hep MHP’nin içinde oldu…

***

Cemaatin DSP ve Bülent Ecevit’le “ilişkisi” biliniyor…

DSP, ANAP ve MHP iktidar dönemi de cemaatin devlette yer ettiği önemli bir dönem…

DSP’ye ve Ecevit’e iktidar yolunu cemaatin açtığı bir “şehir efsanesi”…

DSP-cemaat ilişkisinin görünen ismiyse Hüsamettin Özkan’dı…

***

CHP de cemaatin “sızma” hedefindeki partilerden birisiydi…

Özellikle kurdukları “sivil toplum örgütleri” ve devşirdikleri ikinci cumhuriyetçi aydınlar üzerinden cemaat CHP’yi kuşatmaya çalıştı…

Cemaatle “ilişkilerle” önem veren, Fethullah Gülen’e “bilge”; Zaman gazetesini “vicdan” ilan eden CHP’li yöneticiler, milletvekilleri oldu…

Hala da o “ilişki”ler içinde olup meydanlara çıkanlar var…

***

Bütün partiler ve siyasi güçler “cemaatle” ilişkiler konusunda bir özeleştiri yapmalıdır…

Bırakın parlamentodaki siyasi partileri; kendisine sol-sosyalistim diyen birçok yapı da cemaat örgütlenmesini “sivil toplum örgütlenmesi” olarak öne çıkardı…

Bu konuda “teori” oluşturanları unutmak mümkün değil…

Hele referandum sürecinde “yetmez ama evet” kampanyasını cemaatle birlikte yapanları unutmak mümkün mü?

***

AKP de, CHP de, MHP de, HDP de bu noktada “samimi” bir özeleştiri yapmalı…

Bugün için anlamsız ve değersiz olan cemaat kötülemeleri yetmez…

Somut ve net bir hesaplaşma yapılmalı;cemaatle ilişkili unsurlar-yapılar siyasi partilerden temizlenmelidir…
Yoksa; söylenen hiçbir sözün değeri ve anlamı olmaz…

***

AKP’nin, MHP’nin, HDP’nin ne yapacağı onları ilgilendirir…

Ama CHP’nin yapacağı özeleştiri hepimizi ilgilendirir…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bütün siyasi partilere bir çağrıda bulunarak “siyasi partiler de cemaat konusunda özeleştiri yapmalı” dedi…

Şimdi çağrının gereklerini yerine getirmesini bekliyoruz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan…

İmambakır Üküş
www.istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni


ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları