İmambakır Üküş; İstanbul’da Sarıgül’e mahkum olmak, yaşanan süreçten hiçbir şey anlamamak demektir…
Gezi direnişi Türkiye’deki yaygın ve yerleşik tüm anlayış “kalıp”larını yerle bir etti…Gezi isyanı, yalnızca AKP’nin otoriter ve baskıcı tutuma bir isyan değildi…
Gezi; aynı zamanda yerleşik ve egemen tüm siyasal anlayışlara da bir isyandı…
***
Gezi direnişi; eskiyi yerle bir etti…
Eskiye dair ne varsa yıktı geçti…
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz” sözü geziyi en iyi ifade eden sözlerden birisidir…
Yeniyi, özgürleşmeyi ve dayanışmayla yeni bir “birlik” anlayışı gezi direnişiyle ortaya çıktı…
***
Gezi direnişi, aynı zamanda tüm mevcut sol yapı ve anlayışlarında eleştirel olarak aşılmasıdır…
Sol’un bütün renklerine ve örgütlerine de bir başkaldırıdır…
Mevcut siyasi parti ve örgütlerin, toplumsal muhalefeti yerine getiremediğinin açık bir göstergesidir…
Mücadeleci ve öncü bir muhalefet örgütlenmesinin olmayışı gezi öfkesinin ve isyanının ortaya çıkmasına vesile olmuştur…
***
Gezi direnişiyle birlikte tüm Türkiye’de milyonlarca insan sokaklara çıktı…
Mücadele etti; direndi…
TOMA’lara, Biber gazlarına, plastik mermilere ve gerçek kurşunlara rağmen mücadele etmeye devam etti…
Binlerce, on binlerce genç kadın ve erkek alanlara çıktı…
Gençlerin kollarında, çantalarında, kasklarında kan grupları yazılıydı…
Herkes her şeyi göze alarak AKP diktatörlüğüne karşı çıktı…
Daha çok özgürlük daha çok demokrasi için mücadele etti…
***
AKP ve Tayyip Erdoğan ilk kez böyle bir direnişle karşılaşıyordu…
Yenilmez ve otoritesi tartışılmaz AKP ve Tayyip Erdoğan “çoluk-çocuk” ve “bir avuç çapulcu”ya yenilmişti…
AKP ve Tayyip Erdoğan’ın karizması yerle bir olmuştu…
Bir tek AKP değil, herkes şaşkınlığa uğramıştı…
Düne kadar gençliğe “apolitik” halka ise “makarnacı-kömürcü” diyen “elitist” Sol’da neye uğradığını şaşırmıştı…
Bu gençlikten bir şey olmaz diyenler…
Bu halktan bir şey olmaz diyenler destansı direniş karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar…
***
Bugün direniş başka başka biçimlerde ama hayatın her alanında devam ediyor…
Bugüne kadar hep diktatörlüklerin halkı “uyutma” aracı olarak görülen futbol bile geziyle birlikte büyük bir direniş alanı haline geldi…
Her stat gezi direnişinin bir parçası haline geldi…
Kavganın ve şiddetin boy gösterdiği statlar dayanışmanın ve renklerin kardeşliğinin merkezi haline geldi…
En apolitik kitle olan futbol seyircisi bile AKP diktatörlüğüne karşı isyanın sesi oldu…
***
CHP gezi direnişi başladığı ilk günden itibaren içinde yer aldı…
Genel Başkan yardımcılarından, milletvekillerine kadar her düzeyde “direniş”cilerle dayanışma içinde oldu…
Ama ne yazık ki CHP gezi direnişiyle ve direnişçileriyle “organik” bir bağ kuramadı…
Ne direniş sırasında ne de direnişten sonra…
***
Gezi direnişindeki gençleri alkışlamak veya destek açıklaması yapmak direnişle “bağ” kurmak değildir…
Ya da bazı “popüler” isimlerle görüşmek veya o isimlerden bazılarına “adaylık” teklifi götürmekte değildir…
Bunlar gezi direnişini var eden koşulları ve direnişin ruhunu anlamamak demektir…
***
Gezi direnişinin en belirgin özelliği “yukarıdan dayatmaya” itirazdır…
AKP’nin hayatın her alanında “dayattıkları”na isyandır…
Kente dair, kentin yönetilmesine dair dayatmalara itirazdır…
Parklarına, meydanlarına ve yaşam alanlarına sahip çıkma iradesidir…
***
Önümüzde bir yerel seçimler var…
Kentimize ve geleceğimize dair kararlar vereceğimiz bir seçim…
Gezi direnişinden sonra yerel yönetimler ve belediye başkanlıklarına eskisi gibi bakmak mümkün mü?
Ya da “ben seçtim siz de oy verin” demek mümkün mü?
Kentimizi yağma ve talan edenlerin üzerindeki parti etiketlerinin farklı olması neyi değiştirir…
***
CHP, bu yerel seçimlere gezi direnişi ruhu ve talepleriyle hazırlanmalıdır…
Eskiye dair ne varsa, dünde kalmalıdır…
Halkçı, demokratik ve yeşil bir belediye proğramı ve gezi ruhuyla seçimlere hazırlanmalıdır…
Dünün çürümüş ve AKP’li belediyelerinin kötü taklitle sözüm ona “popüler” isimlerle seçimlere hazırlanmak gezi direnişini hiç anlamamaktır...
***
Gezi direnişinde milyonlar tüm Türkiye’de sokağa ve alanlara aktı…
Bir liderini, öncüsünü veya “popüler” ismini bilen var mı?
Gezi direnişi, tüm Türkiye’de talepleri ve iddialarıyla vardı…
Hiçbir örgüt veya isme indirgenemez bir oluşumdur…
İstanbul’da günlerce on binlerce insan alanlarda oldu…
Hangi “popüler siyasi” isim bu insanları alanlara toplayabildi şimdiye kadar…
Hiç birisi…
***
CHP, yeni sözler söylemeli…
CHP, yeni insanlar ortaya çıkarmalıdır…
Bu güne kadar “Kent rantından” beslenen insanlarla CHP değişim gerçekleştiremez, CHP yenilenemez…
CHP, kırk yıllık siyasi hayatlarında paçavraya dönüşmüş isimleri toplumun önüne “çare” diye koyamaz…
***
Türkiye’de milyonlar gezi direnişinde iradesini ortaya koydu…
Mücadele etti…
Öldü…
Yaralandı…
Gözlerinden oldu…
Hala komada olanlar var…
Hala sakat olanlar var…
Bu isimlerle Mustafa Sarıgül’ü, Aytaç Durak’ı, Zihni Aldırmaz’ı, İlhan Kesici’yi, M. Ali Bayar’ı Mansur Yavaş’ı yan yana getirmek büyük bir ayıptır…
Gezi direnişine hakarettir…
Siz, İstanbul’da günlerce direnen insanların Şişli’deki bütün yeşil alanları ve okul yerlerini bile imara açan Sarıgül’e oyunu vereceğini düşünüyor musunuz?
Siz, İstanbul’da insanlar biber gazı ve plastik mermi yerken F. Gülen’in Türkçe Olimpiiyatlarında boy gösteren Mustafa Sarıgül’le insanların oy vereceğini mi düşünüyorsunuz?
Siz “gezi direnişinden ders aldık” derken AKP’ye karşı bu güne kadar hiçbir eleştirisi olmayan Sarıgül’ü mü “çare” olarak bizlere sunuyorsunuz?
***
CHP, sokaklara taşan öfkeyi ve isyanı görmüyor; anlamıyor…
CHP, Türkiye’de nasıl bir değişim ve yenilenme isteği olduğunu görmüyor; anlamıyor…
İstanbul’da Sarıgül’e mahkum olmak, yaşanan süreçten hiçbir şey anlamamak demektir…
Sarıgül, gezi direnişinden sonra İstanbul için bir “çare” değil, çaresizliktir…
“Kadir Abisi”ne bugüne kadar hiçbir itirazı ve eleştirisi olmayan birisiyle “Kadir Abi”ye karşı çıkmak nasıl bir “yeni” siyasettir anlamak mümkün değildir…
***
CHP, değişim ve yenilenmeye kendi içinden “temizlik”le başlamalıdır…
Kentini değil, kendini düşünen belediye başkanlarından kurtulmalıdır…
Topluma değişim ve yenilenme mesajı başka türlü verilemez…
Adları yolsuzluk ve hırsızlıkla anılmayan genç, birikimli kadın ve erkek adaylarla toplumun önüne çıkmalıdır…
Artık yeni şeyler söylemek lazım…
Onun içinde yeni yüzlere, yeni insanlara ihtiyaç var…
***
Eskinin çürümüşleri ve siyaset simsarlarıyla CHP’nin kazanacağı hiçbir başarı yoktur…
Siyaset bezirganlığını meslek edinmiş hayatları iktidar koltuğuna yapışık olarak geçenlerle, yeni CHP yeni siyaset olamaz…
CHP bu seçimleri İstanbul’da Ankara’da, Adana’da ve daha birçok yerde seçimleri kazanabilecek güçte…
Onun için bu “fareler” şimdi CHP’nin kapısında…
İktidar kokusunu alan bu “fareler” ancak CHP’nin temellerini kemirir…
Bunlara geçit verirseniz bir de bakarsınız ki “koca çınar” devrilmiş…
***
Kemal Kılıçdaroğlu’nun topluma parti içi demokrasi sözü var…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu topluma “yeni CHP” sözü var…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu topluma “halkçı parti” sözü var…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu topluma “devrimci parti” sözü var…
“Halkçı ve devrimci Kemal” olmak kolay değildir…
Şimdi görev ve sorumluluk Kemal Kılıçdaroğlu’nda…
Bakalım hep beraber göreceğiz…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni